DÜNYANIN TÜM SESLERİNE AÇIK RADYO
Açık Radyo 15. yaşını kutluyor. Hazırlıkları 1995 yılının ortalarında başlayan, 13 Kasım 1995’te yayına başlayan ama 1996 ile birlikte bilinirliği-yaygınlığı artan bu radyo, kelimenin tam anlamıyla, bir rüyayı gerçek kıldı. Hem kuruluşu, hem de kuruluş sonrası işleme ve çalışma biçimi farklıydı; ekonomik anlamda da, siyaseten de. Adının önüne ya da arkasına “sermaye grubu” nitelemesini koymuş hiçbir grup ya da şahıs yoktu kurucuların arasında. (Aşağı yukarı) aynı kafa yapısına sahip, dünya ve gelecek ile ilgili aydınlık tasavvurları/hayalleri olan ve geçerli politik sistemlerin hemen hemen bütün fertleri madden ve manen ezdiği/paçavraya çevirdiği konusunda hemfikir 92 arkadaş bir araya gelmiş, ceplerindeki parayı masanın üstüne boşaltmış ve “Haydi başlayalım,” demişlerdi.
Başladılar ve hala da devam ediyorlar. Aynı sistemle, aynı kafa yapısıyla. Ve çok zor hatta imkansız olmasına rağmen bu geçen 15 yıllık süre içinde, şartlar ne olursa olsun, hiçbir sermaye grubunun kapısını çalmadılar. Çalmak bir tarafa, sermaye grupları tarafından bizzat çalınan kapılarını bile, ya duymadılar ya da ciddiye almadılar. Dünyanın tüm titreşimlerine açıktılar ama bu titreşimlerin “para parra parrra” esaslı olmaması gerekiyordu. Haklıydılar. Çok zor günler geçirdiler, (çoğu ekonomik) krizler yaşadılar ama atlattılar. Önce dinleyicilerine güvendiler, sonra da kendilerine. Bu radyo ve dinleyicileri, hakikaten KAPI gibiydi. Sağlam ve dimdik; birbirlerini anlıyor, kolluyorlardı.
Farklı Dinleyici/Farklı Destek
Nerdeyse bütün dünyanın, ama bilerek (yani kötücüllükten) ama bilmeyerek (yani saflıktan), “Bu olmaz!” dediği bir metodu/sistemi gerçekleştirmişti Açık Radyo; yüzde yüz kolektivist bir sistemi. “Aydın” nitelemesini boydan boya hak eden Ömer Madra’ya verilmişti radyonun sevk ve idaresi ama, geri kalan işlerin (hemen hemen) her adımında; birlikte düşünülüyor, birlikte karar alınıyor, birlikte hareket ediliyordu. İşin özeti, uygulanabileceği her yeri cennetten bir köşeye çevirebilecek bir metod ya da sistemdi bu. Kendi alanında zaten yaptı da bunu; dinleyicilerinin hayatını cennete çeviremediyse dahi, bayram yerine çevirdi.
Radyosuna tamamıyla bağlı ve tutkun Açık Radyo dinleyicisi, kulağını bu frekansa dayadığında, hayata ya da insana dair yanlış bir şey duymayacağından tamamıyla emin. Bugün bir programcının söylediği bir söz ya da cümlenin, yarın bir başkası tarafından sıfırlanmayacağından da emin. Çünkü tamamen gönüllülük esasına göre radyonun çatısı altına girmiş programcılarda ilk aranan nitelikler, tıpkı radyoyu kuran ve yönetenlerde mevcut olduğu gibi; ayrımcı, cinsiyetçi, ırkçı yani FAŞİST olmamalarıydı. Elbette her insanın rengi ya da biçimi farklıdır; ama anti-faşist olunduğunda, işin geri kalanı konuşmaya, birbirini iknaya bakardı.
Ekonomik her kriz ya da dar boğaz da, dinleyicilerin desteği ile atlatıldı. Kaç yıldır uygulanmakta olan “Dinleyici Destek Projesi” mucibince, radyonun dinleyicileri programlara maddi katkıda bulundu, radyolarını destekledi. Rüya sürüyor.
Açık Kitap
Radyo 15. yılını gayet mütevazı bir biçimde kutladı. Ama sürprizi de yok değildi. Uzun bir süredir hazırlıkları devam eden Açık Kitap, nihayet yayımlanabildi. Dünyanın en şık tasarlanmış kitabından daha iyi bir biçime sahip, ansiklopedi dahil, her türlü kitaptan daha eğlenceli/eğitici olan “Açık Kitap”ta da farkının altını çizdi Açık Radyo; kimselere benzemiyordu, hiç niyeti yoktu buna.
Çatısı altında Babylon’u bulunduran Pozitif’in de bu çapta ayrıksı ve aykırı bir görünüme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Hem dünyanın en iyi canlı performans mekanları arasında görülen/sayılan Babylon’da, hem de Doublemoon adlı yapım firmasında, başından beri sıra dışı işlere imza atıyorlar. Onların şiarı da Açık Radyo ile aynı: “Dünyanın tüm seslerine açık…”
Yakın bir zamanda (16 Aralık 2010) çok farklı bir yapıdaki radyoları da yayına başladı. Babylon’un radyosu bir internet radyosu ve www.radyobabylon.com adresinden rahat ve net bir biçimde dinlenebiliyor. Bir ADSL ya da muadili güçlü bağlantıya sahip herkes, ilk gününden beri gürül gürül akan bu radyoyu rahatça dinleyebiliyor. Murat Abbas ve Murat Meriç gibi mühim ötesi yazar ve DJ’ler başta olmak üzere, çok sıkı bir programcı kadrosu da oluşturdular; kısa vadede tiryakilerinin oluşacağı aşikar. Zaten radyonun sorumlularından biri, Açık Radyo tecrübesine de sahip Deniz Koloğlu.
Dünyanın tüm hallerine de açık Açık Radyo ve Babylon, (belki biraz duygusal hatta biraz gözü yaşlı olacak ama) omuzuna baş yaslanan bir eş ya da dosttan farksız. Çekinmeyin; kendinizi tamamıyla ellerine/seslerine/sözlerine bırakabilirsiniz.
NAİM DİLMENER