AĞLIYORUM YİNE, GÜNDÜZ GECE

Gönlünde üç – bes star’a yer olan benim gibi insanların banko isimlerinden biridir Nilüfer; kimi Ajda Pekkan / Sezen Aksu / Nükhet Duru üçlüsünün arasında bir yer ayırmıştır ona, kiminin ilk üçünde ya da ilk beşindedir. Ama, bu kadar isme aynı anda tapıyor olmayı hiç anlamayıp saçma bulan, hayranlık dediğin şeyin, dört başı mamur bir şekilde ancak tek bir isme layıkıyla yapılabileceğini ölümüne savunan bir kesimin, hiç olmazsa bir kısmının da bir numarasıdır sanatçı. Ajda Pekkan’a tapınmayı fazla zahmetli ve zor (düşünsenize, bütün o ‘estetik’ tarihini hiç kaçırmadan takip edecek, kadının her saniye giyip çıkardıkları ile kendinize bir ‘in / out’ tablosu oluşturacak, bu arada hiçbir şarkıyı kaçırmayacak, mümkünse derhal ezberleyecek, ilk fırsatta, birilerine “oooo, ben dersimi çoktan çalıştım” edası ile mırıldanacaksınız...); Sezen Aksu’yu haddinden fazla ‘samimi’(isteseniz de istemeseniz de; sevenleriniz, şarkılarınızda anlattıklarınızın tarafınızdan tamamen yaşandığını kabul ediyor, o gözle kulak veriyor bu şarkılara; bir kısım insan, “git – gitme – kal – kalma” yakarışlarının ortalık yerde çok sık dile getirilmesinden rahatsız olmuş, “aşk dediğin şeyin”, biraz daha üstü kapalı ve “kendinle baş başa kalarak” yaşanması gerektiğine hükmetmişti) bulan bu tür dinleyici için, Nilüfer, kolaylıkla baş tacı edilecek bir isim olmuş, öyle de yapılmıştı. Ortalıkta pek görünmeyen, neredeyse tüm hayatını kapalı kapılar ardında geçirip giden, kimilerince ‘soğuk’ bulunsa bile, iş aşka ya da sevmeye geldi mi aslan kesilen biriydi Nilüfer. Şansına, çoğunlukla ‘esmer günler” düşecek; ‘kar taneleri’, kolkola girip yüzüne yalnızlığını haykıracak; hatta, sonunda ‘katran karası geceler’ e bulanacaksa bile aşktan vazgeçmeyen, bu uğurda canını bile feda edebilen biriydi o. Bütün bunları da, sessiz sedasız yapıyor, kimse görmüyor – duymuyor, ne tür acılar içinde kıvranmış olduğunu da, sevenleri ancak şarkılarından öğrenmiş oluyordu. Nilüfer’in, son birkaç ay içinde yaptıkları – yaşadıkları, herkesi çok şaşırttı ama, en çok da bu hayran grubunu alt – üst etti. İşte, Nilüfer de, diğer herkes gibi yapmış, yaşadıkları, her an hazır kameralardan naklen yayınlanmaya başlamıştı. Çoğu insan, Nilüfer’in apansız çark etmesini, gündelik hayatının bütün kanallardan tefrika edilmesini, en azından bu kanalların bir parçası olmasını anlamamış olmalı... Ama akıllı, çok akıllı kadındır Nilüfer; işlerin artık eskisi gibi yürümeyeceğini gördü; ince ince hesaplarını yapıp tedbirini aldı. Artık her şey, dünyaya bedel ‘bir kamera’ya bağlıydı; o olmadan hiçbir şey olmuyor, kendinizi ‘unutulmaz’ sanıp direttiğinizde, beş dakikada unutulup gidebiliyordunuz. Çıkması gereken son albümün aylardır çıkamaması, sürekli ertelenip durması, korkulması, ürkülmesi boşuna değildi. İşler çok sıkı tutulmalı, sonra “ben geldim” denmeliydi. “Büyük Aşkım” adı verilmiş son albüm, işte böyle taklalar atılıp, her şey hazır edildikten sonra sürüldü önümüze.
BEYAZ MENDİL
İlk plağını 1972 yılında yapmış Nilüfer’in, otuzuncu yıl kutlamalarına denk gelmiş olacak bu albüm. Otuz yıl içinde yüze yakın plak – albüm yapmış bir isim için fazlasıyla sıradan, renksiz ve tekdüze bir albüm bu. Albümün hazırlık çalışmaları sırasında ortalığı saran dedikoduların hiç olmazsa bir bölümünün doğruluk payı varmış gerçekten de. Nilüfer ve ekibinin ‘hit’ şarkı bulma konusunda çok zorlandıkları, içlerine sinecek şeyi bir türlü bulamadıkları; Nilüfer’in, Kayahan’ın önüne sürdüğü her şarkıyı “sen bundan daha iyisini yaparsın” diyerek çevirdiği duyulmuştu o günlerde. Böyle bir sorun ile çok boğuştukları, önümüze sürülen albümden rahatlıkla anlaşılabiliyor. ‘Hit’ şarkı mücadelesi kafa karıştırmakla, albümün sürekli olarak ertelenmesine neden olmakla kalmamış, son ana kadar da bulunamamış üstelik. O son saniyelerde de, Kayahan’ın “Büyük Aşkım” şarkısı, artık elden başka bir şey gelmediği için ‘hit’ şarkı niyetine ikame edilmiş. Öyle görünüyor. Albümün tamamına da yansımış zaten bu ‘orta halli’lik, bu kafa karışıklığı. On şarkının dokuzu aslında hiç de fena değil (bir tek Adnan Ergil’in ‘naif’ olayım derken ‘basit’ olabildiği “Anlat Arkadaşım” Nilüfer’e yakışmamış, Barış Manço’nun herhangi bir 45’liğine ancak ‘B’ yüzü olabilecek bu şarkıyı Nilüfer’in onlarca şarkı arasından seçip albümüne almış olması inanılır gibi değil), ama bu albümün sorunu da bu zaten; hiçbiri fena olmayan bu şarkıların arasında, herhangi biri parlamıyor, sizi o dakika sarmıyor, dilinize dolanmıyor. Belki bu mevsime değil ama sonbahara çok yakışacak olan “Bir Gün Bitecek” adlı şarkıdan dişe dokunur bir şey çıkartılabilir (klibi, Nilüfer’i, pamuklara ve muhabbet kuşlarına boğmuş Deniz Akel’in çekmemesi şartıyla), o da belki...
Bahis konusu olan yalnızca ‘orta halli bir albüm’ olsa, üstünde pek fazla durulmadan geçip gidilirdi. Nilüfer’in eski şarkılarına başvurur, hatta biraz zorlanarak olsa bu son şarkıları da sevmeye çalışırdık. Ama olup bitenler bundan fazlası, selden sonra kum değil, kameraların ‘kanlı – canlı yayın’ları kalacak gibi.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Kalbim Bir Pusula / Ağlıyorum Yine – CBS- 45’lik
Göreceksin Kendini / Aldanırım Sanma – CBS – 45’lik
Hatıra Defteri – CBS – 45’lik
Boşver – CBS – 45’lik
Al Beni Çal Beni – CBS – 45’lik
Ali – RCA – 45’lik
Bau Mirein Paradies – RCA – 45’lik
Nilüfer – CBS – LP
15 Şarkı – CBS – LP
Nilüfer’84 – Yaşar – CD
NAİM DİLMENER