1992 yılının sonlarına doğru bin bir zorlukla ilk albümü Bu Ateş Sönmez’i çıkartıyor. Albümünü Unkapanı piyasasına kabul ettirebilmek için tavizler veriyor ve soundu hayli yumuşatmasına rağmen ‘Bu Ateş Sönmez’i müziksever tutmuyor o günlerde. İşi zor; yerli popun yeni patlayıp çatladığı dönemde rock yaparak pastaya ortak olmak niyetinde. Yaşamı hep mücadeleyle geçtiği için sabretmek gerektiğini biliyor. Bir yıl sonra aynı albümü, repertuvarını gözden geçirerek, soundu sertleştirerek ve bir, iki parçayı çıkartıp ekleyerek Yollarda (Prestij Müzik) ismiyle yayınlıyor.
1986 ilkbaharı ve de yazı; İsveçli metal grubu Europe’un şarkısı The Final Countdown dünyanın en azından yarısında müzik marketleri alt üst ediyor. Grubun üçüncü albümünde yer aldıktan sonra tekliside çıkarılan The Final Countdown, İngiltere dahil 25 ülkede liste başı oluyor ve İngiltere’den ‘altın plak’ da alıyor. Şarkının alıcısı popçular; metalciler ise gruba fena halde kızgın. The Final Countdown’a kadar Europe melodik metal yapmaya çalışan orta halli bir topluluk. İsveç’ten başka bir yerde de tanınmıyor.
Ayna grubu, Mirkelam’ın Her Gece adlı parçayı tanıtırken kullandığı ‘merak’ kartına benzer bir politikayla girmişti 1997’de müzik dünyasına. Çok bildik Şeyh Şamil’in melodisi üzerine oturtulmuş Ceylan parçasının klibini televizyonlarda defalarca izleyenler plakçılara koşmuş, albümün çıkmadığını öğrenip buruk şekilde geri dönmüştü. Milleti günlerce meraklandırdıktan sonra, içinde Ceylan’ın da (söz: Cemil Özeren) yer aldığı ‘Gittiğin Yağmurla Gel’ albümü yayımlanmış, yıllardır kulaklara yerleşmiş melodiler üzerine monte edilmiş akılda kalıcı sözler ve güçlü ritimle işin sırrını keşfeden Aynacılar büyük satış rakamlarına ulaşmıştı.
Türkiye’de de çok dinleyeni olan Portorikolu usta Tito Puente, 1962 tarihli El Rey Bravo albümü için sevimli ça-ça ‘Oye Como Va’yı hazırlıyor. Parçanın giriş bölümü 1930’da Israel Cachao’nun yazdığı Chanchullo’dan devşirme. Sekiz yıl geçiyor; Meksikalı gitarist Carlos Santana ile grubu Santana Blues Band, ikinci albümleri Abraxas için parçayı düzenleyip öyle bir cover yapıyor ki ABD’de yer yerinden oynuyor.
Nilüfer’in 1970’lerin başına uzanan müzik serüveni çabayla, hırsla, emekle şekillenmiş yolculuk. Hafta Sonu gazetesinin açtığı ‘Altın Ses’ yarışmasına, ailesine haber vermeden katılıyor. Aralarında Ajda Pekkan’ın da yer aldığı jüri, on beş yaşındaki Nilüfer Yumlu’yu birçok aday arasından birinci seçiyor. İlk iş olarak okulunu değiştirip İtalyan Lisesi’nden Şişli Koleji’ne geçiyor Nilüfer; ardından da müzik dersleri ağır basınca okulu bırakıyor.
Birçoklarına göre Madonna’nın en iyi şarkısı. 35 yıldır diskolardan çıkmaması bunun göstergesi. La Isla Bonita (Türkçe anlamıyla güzel, tatlı ada) Madonna'nın üçüncü albümü True Blue'dan beşinci tekli seçilen hit. Parçayı Patrick Leonard, Michael Jackson’ın Bad albümü için yazıyor, ama beğendiremiyor. Bruce Gaitsch söz yazıyor. Bu arada, Hollandalı Micaela parçayı tekli halinde yayınlıyor. Sonra Madonna’ya kadar ulaşıyor. Hoşuna gidiyor.
Ajda Pekkan demişken! Kızılok muhalefetinin sivrileştiği ve agresifleştiği bu dönemde, 1987 tarihli Pencere Önü Çiçeği’nin (Çekirdek Sanatevi etiketli) sekizinci ve son parçası Şarkıdaki Maymun özel dikkat çekiyor. Kızılok’un pop pazarının maymunlaştırdığı bir şarkıcıyı provokatif şekilde eleştirdiği şarkıda anlattığı her şeyiyle Ajda Pekkan. Açık açık söylemiyor ama Ajda’ya yazıldığı ortada…
1973 yılı sonu; İtalya müzik listelerine genelde romantik parçaların hakim olduğu dönem. İtalyanlar’ın ele avuca sığmaz yıldızı Adriano Celentano, hangi dilden olduğu anlaşılmayan, İtalyanca söylenmediği kesin ‘Prisencolinensinainciusol’ adlı şarkıyla ortaya çıkıyor. İngilizceye benzeyen tarzanca birkaç sözün ardından aynı nakarat ‘prisencolinensinainciusol’, paraa, papparaa, parara’yı tekrarlayan mi bemol bir parça.
Ele Güne Karşı Yapayalnız şarkısının hikayesi, adını verdiği albümden çok önceye gidiyor. 1979’da Fuat Güner, STFA’daki görevinden istifa edip tamamen müziğe eğiliyor ve Ferhan Şensoy’un en parlak yapıtlarından Şahları da Vururlar oyununun müziklerini yazıyor. Mazhar Alanson ise, o tarihte Ankara’da tiyatroda oynuyor. Fuat ile Özkan da Şensoy’un Orta Oyuncuları’yla birlikte, sahnenin bir köşesinde Şahları da Vururlar’ın müziklerini seslendiriyor. Sahnede yer ala ala, zamanla oyunda hem müzisyen, hem de oyuncu oluyorlar. Ele Güne Karşı Yapayalnız o günlerde tiyatro oyununda Döndü Pervaneler adıyla söyleniyor. Şarkıyı duyan Mazhar Alanson çok beğeniyor ve söz yazıp başka bir sanatçıya satmayı teklif ediyor.
Şarkının öyküsü ise şöyle başlıyor: Don Felder 1975'te Malibu sahilinden ev kiralıyor ve bir yaz günü tüm kapılar, pencereler açıkken denize bakıp bakıp 12 telli gitarı tıngırdatıyor. Gitar sololarını da halledip çıkan besteyi kasete kaydediyor ve sözler için Don Henley'e gönderiyor. Bir süre sonra Henley ‘den telefon geliyor: ‘Meksika kokan reggae tatlarında bir şey bu. Çok sevdim’. Don Henley ile Glenn Frey sözler üzerinde kafa yormaya başlıyor. Ana fikir, gerçeğin kenarında yürürken masalın tuzağına düşmek. Şarkının kayıtları, Los Angeles'taki Record Plant Studios'ta Felder'in evindeki ilk halinden neredeyse bir yıl sonra başlıyor. Ancak, Kaliforniya'da deprem dedikodusu artınca Miami'deki Criteria Studios'a taşınılıyor.
Aynı yıl, Hittit Sun albümünü Türkiye’de Düm-Tek (Coşkun Plak) adıyla yayımlayan Moğollar’ın Fransa macerası değerlendirildiğinde, üç 45’lik ile iki uzunçalar ve eleman sıkıntısına karşın vasatı aşan işler çıkarıldığı görülüyor. Albüme ismini veren Düm-Tek, Cahit Berkay bestesi ve ‘düm-teka-düm-tek’ nakaratı hariç bütünüyle sözsüz parça. Yıllarca birçok Yeşilçam filminde kullanılan Düm-Tek, asma davul ile bas gitarın başarılı yürüyüşü, yaylı tamburun varlığı ile gitarın gücüyle çok seviliyor.
a-ha yaptığı müziğin pop olduğunun farkında ama biraz daha farklı, incelikli sound istiyorlar aslında. Morten’in sesi iyi, yakışıklı, sound da İskandinav tadı veriyor ama aranjmanda sorun var sanki. Take On Me teklisi Warner Bros. tarafından Avrupa’ya dağıtılıyor ama İngiltere listelerinde ancak 137. sıraya yüksebilirken sadece Norveç’te üçüncü olabiliyor. Videoklibi de kötü; şarkıya hiç yardım edemiyor… Warner Bros. onlardan umudu kesmiyor ve bu kez parçayı yapımcı Alain Tarney’le kaydetmelerini istiyor.
19. yüzyılda Anadolu’dan Kıbrıs’a göç ediyor Mehmet Ağa. Ayağından çıkarmadığı sarı çizmeleri nedeniyle Sarı Çizmeli Mehmet Ağa diye tanınan, yoksullara yardım eden, parası olmayanın veresiyeye yazdırdıklarını hemen kapatan ağanın öyküsünü bir KKTC seyahatinde dinleyen Barış Manço şarkısını yapıyor. Şarkı patlayınca özellikle magazin basınında sarı çizmeler sürekli yer alırken, tekerlemeler üstadı Manço’nun ‘Yaz tahtaya bir daha/ Tut defteri kitabı/ Sarı Çizmeli Mehmet Ağa/ Bir gün öder hesabı dillere pelesenk oluyor…
Garfunkel yazlık eve dönünce Simon hemen parçayı dinletiyor ve onu seslendirmesi için iknaya çalışıyor. Garfunkel fazla bireysel bir iş olduğunu, dolayısıyla Simon’ın söylemesi gerektiğini, demodaki performansı da çok beğendiğini belirtiyor. Israr devam edince Garfunkel okuyor şarkıyı. Daha sonra bir söyleşide Simon, ‘Keşke tek başıma söyleseymişim’ diye pişmanlığını dile getiriyor. Bridge Over Troubled Water ,‘Simon and Garfunkel’ ikilisinin beşinci ve son albümü için kaydedilen son şarkı olarak tarihteki yerini alıyor.
Alpay’ın bir türlü eli gitmiyor parçaya. Diskografisi sağlam işlerle dolu; folkun niteliklisini denemiş, hafif müziğin kalitelisini yapmış, 10 dakika uzunluğundaki Güven Parkı’yla, Fabrika Kızı’yla toplumcu söylemi yoklamış, kadın işçi sınıfının sorunlarını yeniden gündeme taşımış. Ne olacağını kestiremediği aranjmanla riske girmek istemiyor. Ancak, Ebcioğlu’nu da kıramıyor. Gülen Yüzüme Bakıp da parçasının B yüzüne Eylül’de Gel’i istemeye istemeye koyarak yayınlıyor.
ABD Billboard listesinde ‘1 numara’; Türkiye dahil 15 ülkede de liste başı. Yılın Şarkısı dalında Grammy ödüllü. Phil Collins’in 1989 tarihli Another Day in Paradise şarkısının başarısından birkaç örnek... Genesis kariyerinden sonra solo işlere yönelen Phil Collins’in belki de en flaş parçası. Ancak, tüm bu görkemli tabloya karşın sözleri nedeniyle müzik yazarları tarafından çok eleştirilmesi de hala belleklerde.
Nisan 1976’da protest müziğin dozunu iyice arttırarak, Beni Siz Delirttiniz 45’liğini çıkartıyorlar. Arka yüzde Niyazi var. Dervişan ile Cem Karaca ‘Toplum İçin Sanat’ yolunda en önemli yapıtlarından birine daha imza atıyor. İktidardaki Milliyetçi Cephe’ye halkın sorunlarını, ülkenin gündemini kara mizah tadında sıralıyor Cem Karaca sözü ve müziğini yazdığı Beni Siz Delirttiniz’de.
Olmasa Mektubun aslında Ola Se Thimizoun adlı Yunanca şarkı: bestesi de Manos Loizos’a ait. Murathan Mungan, beraber ünlenecekleri Yeni Türkü için Olmasa Mektubun'a, besteyi sıcacık sarmalayan müthiş sözler yazıyor. Günebakan albümünün lokomotif parçalarından biri haline geliyor Olmasa Mektubun ve grubun ilk klasikleşecek aranjmanları arasına giriyor.
Şarkıyı önce P.J. Proby kaydediyor ama beğenmeyip yayınlamıyor. Tom Jones bu kaydı dinliyor ve çok komik şarkı olduğunu söylüyor. Menajeri ise ‘İşte senin onu ciddi, ciddi okumanı istiyoruz’, diyor. Aslında kritik şarkı; bir kadının ölümü var işin içinde. Prodüktör Peter Sullivan bu güçlü balada biraz flamenko tadı katıyor. Bazı eleştirmenler, anlatılanların Carmen’i çağrıştırdığı için böyle bir hava verildiğini iddia ediyor…
Frankie Valli, şarkının ona gelişini 2013'te Billboard’a şöyle anlatıyor: ‘Barry Gibb, arayıp güzel bir şarkı yazdığını, tam bana göre olduğunu ve filmde kullanılacağını söyledi. Film yapımcısı ise iki teklifle geldi; ya filmde rol alıp şarkılardan birini söyleyecektim ya da filmin adını taşıyacak şarkıyı kaydedecektim. Kısacası; şarkı mı, oyunculuk mu dedi. Şarkı çok hoşuma gitti; stüdyoya girdim...'
Müzik listelerinde Mabel Matiz 'Kömür'le birinci, Can Baydar-Teoman 'DSenin Yüzünden'le ikinci, Semicenk 'Gözlerinden Gözlerine ile üçüncü oldu.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Söz ve müziği Gökçe’ye, düzenlemesi Aras Yıldıran’a ait “Müsaadenle Gidicem” şarkısı Pasaj Müzik etiketiyle yayınlandı. Şarkıda Gökçe “Artık ilişkiden beklentisi ve umudu kalmamış, yorulmuş bir insanın bu ilişkiden gidiyor olması anlatılıyor. Fakat, kafası karışık olduğu için hem gidiyorum bak, hem de neden gitmemem için bir şeyler yapmıyorsun.” diyor.
Lana Del Rey, merakla beklenen onuncu stüdyo albümü için çalışmalarını sürdürüyor. 15 yıllık profesyonel müzik kariyerine on albüm sığdıran Del Rey yeni yapıtına The Right Person Will Stay adını verdi.21 Mayıs'ta satışa verilecek albüm country ağırlıklı olacak.
2021 yılında kaydedilen ve İlham Gencer'in modern stüdyo ortamında gerçekleştirilen ilk albümü olma özelliği taşıyan The Legend B.I.G. İlham Gencer'in 100. Doğum Yılına Özel plak formatında yayınlandı. A.K. Müzik etiketiyle satışa çıkan 'The Legend B.I.G.' İlham Gencer'in, 2022 yılında yaşamını yitirmiş caz şarkıcısı kızı Ayşe Gencer ile yaptığı iki düet ile hem duygusal hem müzikal açıdan çok özel albüm.
Belçikalı Michael Gaspar’ın, Avrupa’da şansını denemek isteyen bir grup Afrikalı genç müzisyen tarafından kapısı çalınıyor. Gelenler Zaireli şarkıcı Steve Banda Kalenga ile Angolalı arkadaşları. Hemen kollar sıvanıyor ve ilk iş olarak gruba Black Blood adı bulunuyor. Devamında ilk 45’liğe olarak iki şarkı seçiliyor: Marie Therese ile A.I.E. (A Mwana). A.I.E (A Mwana) 1971 tarihli Aieaoa’nın Swahili dilindeki versiyonu. Belçika’ya yayınlanan şarkıyı kim anlayacak bu sözlerle? Ama ne gam; soul ile funk yerinde olsun, tempo herkesi dansa davet etsin, yeter.
Yerli müzikte Çatma Yarim ile Reynmen birinci, Semicenk 'Gözlerinden Gözlerine'yle ikinci, Blok 3 'Sevmeyi Denemedin'le üçüncü oldu.
Rock ve müzik tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için rap şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu fotoğrafı tıklayınca:
Birbirinden güzel eserlerin icra edildiği bir TRT klasiği "Akşam Sefası" programı, bugün 21.00'de TRT Müzik'te.
Naz Koçaş, best of'unu Stig'in şarkılarından yaptı:
İsmi Açık Hava Tiyatrosu; halkın ağzında Harbiye Açıkhava; kartvizitinde ise ‘Türkiye’nin Müzik Mabedi’ yazılı. Hem ülke, hem dünya kültür tarihinde bir Royal Albert Hall, Madison Square Garden, Olympia kadar önemli ve değerli bir amfitiyatro. Kent mimarisi için de önemli merkez. Batılı örneklerine benzer şekilde bir eğlence vadisinin ortasında bulunuyor. En üstte Hilton, biraz altında, günümüzde adı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı olmuş meşhur Spor ve Sergi Sarayı, Açıkhava Tiyatrosu, Küçük Çiftlik Park lunaparkı ve ismi sürekli değişen stadyum…