NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

YÜREĞİNE AL SAKLA

15 Eylül 2024 Pazar 09:44
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

60’ların başları: Türk Popu, “resmi” açılışını yapmak üzere. Fecri Ebcioğlu, bir yabancı şarkıya söz yazmakla meşgul, “Şarkılar artık Türkçe söylenmeli” diyor. Bir başka kişi de, Doruk Onatkut’un yapmakta olduğu işi bitirmesini bekliyor. Alpay ( o zamanlar Alp Ay) bu. O da; İspanyolca, İtalyanca, Fransızca’nın... yanında, Türkçe şarkı da söylenmesi gerektiğini düşünüyor ve Doruk Onatkut’un, “batılı bir forma” sokmaya çalıştığı “Kara Tren”i bekliyor heyecanla. Gelişmeler; birlikte, iç içe yaşanacak ve İlham Gencer; Fecri Ebcioğlu marifetiyle “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” deyip “tatlı kız”ın masalını anlatmaya başladığında, Alpay da, sahnelerde “Kara Tren”in düdüğünü çaldıracaktır. Bu zengin başlangıcı; Tülay German-Erdem Buri ikilisinin, son derece planlı – programlı “popüler müziğimizi inşa hareketi” takip edecek, devreye Erol Büyükburç, Erkin Koray, Barış Manço ve diğer öncülerin girmesiyle de Türk Popu başını alıp gidecektir... 
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70  ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz. 

EMSALSİZ BİR ÖYKÜ BU
“Küçük Bir Öykü...”, aslında yeni bir albüm değil. İki yıl önce, Class Müzik adlı bir firma tarafından yayınlanan “Yüreğine Al” adlı albüm, DMC tarafından, bir parça zenginleştirilerek yeniden basıldı. Her geçen gün biraz daha güçlenip, giderek daha sıkı projelere imza atan DMC; Alpay ile geçen yıl başlamış olan beraberliğine oldukça fazla önem veriyor. Öyle de olmalı. Alpay, bir plak firmasının kapısından, her gün geçebilecek bir isim değil. Türk Popu için yaptıkları ortada ve  Ercan Saatçi’nin yönetimindeki DMC de, nasıl bir sanatçı ile karşı karşıya olduğunun epeyce farkında. Universal’in Erol Büyükburç’a, Sony’nin Ömür Göksel’e yaptığı “sıradan” kampanyaların aksine, DMC, geçen yıl “Tango & Latin”i büyük bir tantanayla pazarlamıştı. Firma, bu albüme, müzik piyasamızın görebildiği en alımlı “promo” kutuyu yapmakla  kalmamış,  bu ahşap kutulu baskının bir miktarını “limited edition” damgası ile D & R’larda satışa sunmuş, albümün plakçı raflarından gerekli ilgiyi görmesi için elinden her geleni yapmış ve sanatçıya çektiği klipler ile de, bu desteği çıkarabileceği en uç noktaya çıkarmıştı. Bu son albümde de durum değişmedi. “Küçük Bir Öykü...”, layık olduğu bir kampanya eşliğinde sürüldü piyasaya. Albümün bir önceki baskısı, küçük bir firma olan Class Müzik tarafından doğru dürüst bir şekilde tanıtılamamış – dağıtılamamış ve bu albüm, ulaşması gereken insanların büyük bir bölümüne ulaşamamıştı. Albümün, bu sefer, alınması gereken bütün yolu alıp her eve gireceği anlaşılıyor. Alpay’ın yıllardır söylemekten bıkmadığı “Ayrılık Rüzgarı”, “Allahım Yeter”, “Cennet Yolu”, “Hayalimdeki Resim” ve diğer hit’leri, yeniden bir arada. Sanatçının orkestrasında  yer alan Özhan Unakıtan’ın “Yüreğine Al” adlı şarkısı da, bu devasa hit’lerin yanında son derece güçlü bir şekilde durabilmiş... “Eylül’de Gel” hariç, albümün bütün şarkıları, iki yıl evvel kaydedildikleri versiyonlarıyla yer almışlar albümde. Bir tek “Eylül’de Gel” bu baskı için yeniden çalınmış – söylenmiş... Ama her bir şarkı; daha önce defalarca söylenmiş olmasına rağmen, hala büyülerinden hiçbir şey kaybetmemiş gibiler. Eskilere ait şarkıların “yeni versiyon”ları, çoğu dinleyicinin hiç haz etmediği bir şeydir. Ama Alpay’da bu durum tamamen tersine dönüyor. Onun kırk yıl, yirmi yıl, on yıl evvel söyledikleri de, dün bugün söyledikleri de birbirinden eşsiz... Yalnızca stüdyolarda kaydedilmiş versiyonlar da değil; herhangi bir gece, herhangi bir sahnede söylediği her bir şarkı da aynı duyguyu uyandırıyor insanda. Bu güçlü ses, yılların tecrübesi ile, memleketteki her bir şarkıcıya ders verebilecek bir şekilde duruyor sahnede. Dimdik, sapasağlam... Alpay, son olarak, Galatasaray’daki Alegria’da sahne aldı, burada da aynı şey oldu. Genç – yaşlı, erkek – kadın, herkes Alegria’yı tıklım tıklım doldurup seyretti Alpay’ı. Özellikle genç şarkıcılarımızın, Alpay’ın peşine düşüp, her nerede sahneye çıkıyorsa onu ısrarla dinlemeye gitmeleri gerek. Ne yaptıklarını ya da yapamadıklarını ancak böyle görüp anlayacaklar... Alpay’ın varlığı nedeniyle herkes kendini bir parça şanslı kabul etmeli. Alpay olmasa da Türk Popu bir şekilde olur, akar giderdi. Ama şimdiki halinden epeyce uzakta, çok daha zayıf, çok daha yoksul da olurdu. Nice şarkılara Alpay, nice albümlere...


BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Norma Mia - Odeon - 45'lik
Estrella Del Mar - Penguen - 45'lik
Fabrika Kızı - Disko - 45'lik
Ayrılık Rüzgarı - Yonca - 45'lik
7 Dilde Alpay - Diskotür - LP
Anılarla - CD - Kalan
Gitme - CD – Kalite
Tango & Latin (Limited Edition) – CD - DMC

 

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar