NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

GERÇEK DÖNDÜ MASALA

23 Ağustos 2023 Çarşamba 09:32
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Bir terslik ya da bir “son dakika yasağı” olmazsa eğer, Yunanlıların efsane müzisyeni/yorumcusu George Dalaras, 26 Haziran Cumartesi akşamı, İKSV’nin önderliğinde ve sanatçının “Encore Tour” adı verilmiş Avrupa turnesi kapsamında, Açıkhava’da olacak. “Son dakika…” deme sebebimiz de, ilan edilmiş bir önceki konserinin, bizzat bizim buralardaki işgüzar yöneticiler tarafından ve üstelik açıklamaktan hicap duymadıkları (tam anlamıyla) sudan bahanelerle yasaklanmış olmasıydı. “İkametgah/nüfus sureti/vesikalık fotoğraf/vize…” demişti, Dalaras’ın herhangi bir biçimde ne ifade ettiğinin farkında olmayan “memur” kesimi; ya da buna benzer sebepler yığını sıralanmıştı. Bazı kırtasiye eksiklikleri, şu bu. 
2007 yılının Temmuz ayındaydı bu olup bitenler; Fener Rum Patrikhanesi’nin düzenlediği “2. Uluslararası Ortodoks Gençliği Konferansı” çerçevesinde, Rumeli Hisarı’nda verilecekti konser; konferansa katılan gençlere bir teşekkür, bir eğlence babında. Ama olmadı. Bahanelerin “sudan”lığı olmasaydı bile bu yasaklama kararı konuşulacaktı. Çünkü işin içinde, Dalaras hayranlarını çok aşan mevzular vardı. Fener Rum Patriği Bartholomeos da vardı, buna bağlı olarak “ekümenik/patrik” başta olmak üzere, çok sayıda isim/unvan tartışması. İlaveten de, bizimkilerin (her ama her seferinde buna aramak şartmış gibi) “eşitlik” sorgu ve sualleri: “Bizim gençlere bunu Yunanistan’da yapma imkanı verilir miydi?”den başlayan ve Rum’a/Pontus’a uzanan “fitne/fesat” çabaları, türlü çeşitli nifak tohumları.

Masal Döndü Gerçeğe
Buna da, öncesinde de takılıp kalmanın alemi yok. Nihayetinde her şey tamir edilmek, tamamına ermek üzere; Dalaras geliyor! Hem bu sefer işin içinde Ortodoks gençliği de, Bartholomeos da olmadığına göre, Pek Kıymetli Devlet Büyüklerimizin bu seferki konseri gayet “sıradan” bir konser gibi göreceklerini ve fazla aldırmayacaklarını düşünüp, işin tadını erkenden çıkarmaya da başlayabiliriz.
Nitekim ajs, Dalaras’ın “Gi Afto Iparhoune I Fili” adlı son albümlerinden birini (evet, “son albümlerinden biri” doğru cümle; Dalaras’ın albüm trafiği her zaman yoğun, her zaman son sürat, her zaman Google’ın dahi başa çıkamayacağı kadar karışıktır) yayınlayarak bu kutlama işini başlattı bile. Kısa bir zaman önce Haris Alexiou’nun bir Best Of’unu mükemmel bir kapak tasarımıyla yayınlamış olan ajs, bu sefer aynı şeyi Dalaras için yaptı. Temiz baskılı, bol fotoğraflı kitapvari bir kapakla yayınlanmış bu albüm, bütün dünyayı etkilemiş Dalaras’ın en sakin albümlerinden biri. Eksik olmasın, had safhada politik, bir o kadar da fanatik bir milliyetçidir Dalaras! Kendisini “Sosyalist” diye konumlar ama biliyorsunuz, artık bizde de böyle oldu, Sosyalist ve milliyetçi olma gibi “ikisi bir arada” durumlarını, “bünye”ler red etmiyor artık, havada-karada red etmesi gerekirken hem de. Böyle olduğu için de Dalaras, bağırmayı çağırmayı, hatta yeri geldiğinde taş üstünde taş bırakmamayı, her zaman sevdi. Ama bu son albüm öyle değil. Sükunet, hatta hüzün baş köşede. Günahı boynuna; zor bir dilde şarkı söylüyor, şarkıların içine pekala da, “Ben ve benim ülkem ve benim milletim” methiyeleri yerleştirmiş olabilir. Ama her halükarda, vokal ve enstrümanlar “Marş marş!” şeklinde çınlamıyor. Bu nedenle, bu olağanüstü sesin söylediklerinin üstüne altına ya da arasına, herkes rahat rahat kendi hikayesini yerleştirebilir.

Tarihten Birkaç Yaprak
Adet(imiz) olduğu üzere bir parça da tarih, birkaç satır Dalaras geçmişi: Çok genç, hatta çocuk sayılacak bir yaşta sahneye çıkmaya başlamış. O sıralarda da “Expectation” adlı ilk şarkısını kaydetmiş. Fazla beklemesine gerek kalmadan da, Yunanistan’ın en prestijli plak firmalarından Minos girmiş devreye. İlk albümü 1969 yılında yayınlandı. Ardından ülkenin en önemli müzisyenlerinden Apostolos Kaldaras ile birlikte çalıştı ve Kaldaras’ın şarkılarını “O Giorgos Dalaras Tragouda Apostolo Kaldara” adlı bir albümde topladı. Bu ikili daha sonra da “Mikra Asia (Asia Minor)” ve “Byzantine Vespers (Byzantine Evening)” gibi projelere imza attı.
1974 yılında ise Theodorakis (ki İstanbul konserine de katılacağı söyleniyor) ile çalıştı. Bu ortak çalışmanın sonucu “18 Lianotragouda Tis Pikris Patridas” adlı albüm oldu. İşin sonrası da çok ama çok şaşaalı geldi. Manos Loizos ile de çalıştı (“Ta Tragoudia Mas”), Paco de Lucia ve Al di Meola (ki bu ortak çalışma sonucu çıkan “Latin”, Dalaras’ın ülkemizde en fazla satan albümüdür) ile de.
“Çırak” iken “usta”lardan görülen desteğin önemini hiç unutmadı. (Biraz sert ve hoyrat bir “usta” olduğu söylense de) gençlere her zaman el uzattı, destek verdi. Haris Alexiou mesela, 70’lerin ilk yarısında en büyük desteği Dalaras’dan görmüştür. Yakın bir zamanda bu topraklardan/sahnelerden bir kere daha geçmiş Glykeria da öyle.
26 Haziran’da  “bir insan” olarak kusurları saymakla bitmez ama bir müzisyen ve yorumcu olarak eşi benzeri zor bulunur “bir dev” olacak Açık havanın sahnesinde. Bütün şartları zorlama pahasına orada olmak gerek.

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar