BİR ZAMANLAR NE MESUT GÜNLER YAŞADIK
70'lerin çok ünlü, çok popüler ve albümlerine 'Gülden Fırtınası' gibi isimler koymayı gerçekten hak edecek kadar fırtınalar koparmış Gülden Karaböcek'in yeni albümü 'Silemem' yayınlandı.
'Silemem' yayınlanalı birkaç ay olmasına, bilboard ve otobüs duraklarında dev afişlerle duyurulmuş olmasına, ilk klip TV kanallarında kendine iyi kötü yer bulmuş olmasına rağmen 'fırtına' koparmak bir yana, neredeyse hiç ses getirmedi. Oysa bütün 70'ler, özellikle 70'lerin ikinci yarısı, 'Gülden Karaböcek' ismi ile dolup taşmıştı ve Gülden Karaböcek'in yeni bir albümü yayınlanmışsa, 'ses getirmek' ne demek, kıyamet kopardı. Ama zaman değişti, köprülerin altından çok sular aktı ve bir zamanlar 'dişi Orhan Gencebay' ya da 'dişi Ferdi Tayfur' olarak adlandırılmış olan ülkemizin 'Hüzün Kraliçesi' artık kimsenin umurunda değil.
Oysa 'Silemem' hiç fena bir albüm değil. Gülden Karaböcek, yine bildiği ve sevdiği usulde, o kendine özgü sound'unda bir albüm yapmış... O kolay kolay herhangi bir kategoriye konulamayan, yalnızca onun temsilcisi olduğu; pop olmayan, arabesk olmayan, halk ya da Türk müziği de olmayan, ama belki de hepsinin hoş bir toplamı olan ‘sound'u devam ettirdiği bir albüm... 70'lerin sonunda çıksa, herkesin baş tacı edeceği, yeri göğü inleten bir albüm olurdu 'Silemem'. Ama zaman bu tür albüm ya da şarkıcıların zamanı değil artık. Zevklerimiz, ölçülerimiz, alışkanlıklarımız 'kať'i surette' değişti ve kimsenin Gülden Karaböcek'i görecek, onu yeniden dinleyip 'geçmiş zamanın ardına' düşecek hali yok.
DiLEK TAŞI
Gelin biz düşelim gecen zamanın ardına.
İlk 45'liklerini 70'li yılların başında yayınladı şarkıcı. Koşma Koşma adlı şarkı.
Tamamen Selda'nin stilinde. Türküleri; hafifçe 'batı' sound'una yaklaştırılmış ama asla köklerinden koparılmamış bir şekilde söyledi. 'Ahu Gözlüm', 'Nem Kaldı', 'Yalancısın' bu dönemin birkaç örneği. Bu dönemi şarkıcının 'Ferdi Tayfur' dönemi takip etti. Ferdi Tayfur, Elenor'un bir başka sanatçısıydı...
Bu nedenle, şarkıcının, Ferdi Tayfur'a ait 'Bana Gerçekleri Söyle', 'Çeşme' ve 'Ne Bilirdim ki' adlı şarkılarını plak yapması kimseyi şaşırtmadı. Ama bu plaklarda şaşırtıcı olan, bu tamamen arabesk olan şarkıların, Gülden Karaböcek'in daha önceki 'stil'ine uyarlanabilmiş olmasıydı. Gayet güzel aranje edilmişlerdi. Herhalde bu son Ferdi Tayfur dönemiyle birlikte, Gülden Karaböcek de tam olarak ne yapmak istediğine karar verdi; türküleri de, başkasının şarkılarını da bir kenara bıraktı ve şarkılarını kendisi yazmaya başladı. Bunun ilk örneği de 'Dilek Taşı' oldu. Sözleri Poyraz Tekin'e ait olan şarkı tam anlamıyla yeri göğü inletti. Orhan Elmas'ın yönettiği bir filme konu oldu ve 45'liğin arkasından 'Müzik ve Ben' albümü geldi.
DUYMADIN SESİMİ, SÜRÜNÜYORUM
'Müzik ve Ben' ülkemizde bugüne
kadar yayınlanmış en 'fenomen' albümlerden biri. Çok fazla sattı… Şarkıcıya neredeyse bir Orhan Gencebay, bir Ferdi Tayfur miktarında ün ve popülerlik getirdi.
Herkesin dilinde bu albümün şarkıları vardı… 'Bir gün değil, sana her gün yalvardım, duymadın sesimi, sürünüyorum'. 'Hisseli Harikalar Kumpanyası' müzikalinde, Melih Kibar ve Çiğdem Talu arabeski 'ti'ye almak için yazdıkları 'Sabır Taşı Kolyesi'nde, bu albümün ikinci parçası olan 'Ayrılık Kolyesi'ni örnek aldılar.
Durmak ve yorulmak bilmeden, 'ayrılık' ve 'karşılıksız aşk' şarkıları söylemiş olan şarkıcının, 'İncileri onun hep gözyaşından, dilersen boynuna tak da öyle git' gibi oldukça naif ve oldukça yürek yakıcı dizeleri, 'Bir kolye yapmışım sana sabır taşından, tak bu kolyeyi boynuna, yıkıl karşımdan'a dönüştürüldü; hepimiz seyrettik, hepimiz güldük.
KÜSTÜM SANA DÜNYA
Bu çok tutmuş ve çok satmış albümden sonra 'Gülden Fırtınası' adlı diğer albüm geldi. Bu da bir önceki gibi, Gülden Karaböcek-Atilla Alpsakarya ortak çalışmasıydı. Bu albümün tek farkı söz yazarları değişmişti. İlk albümde yer alan Ahmet Selçuk İlkan ve Ali Tekintüre'nin yerine Halit Çelikoğlu gelmişti. Bu albümde, adına yakışacak bir şekilde tam bir fırtına kopardı. Gülden Karaböcek ülkenin en ünlü şarkıcılarından biriydi ve öyle kalacaktı.
NAİM DİLMENER
GAZETEPAZAR (31 Ağustos 1997)