NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

ZAMANIMIZIN BİR KAHRAMANI

07 Kasım 2021 Pazar 20:05
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Kalan Müzik ve Çınar yayınları, ülkemizde pek başvurulmamış bir şey yaparak, Türk Popu'nun öncülerinden Tülay German'ın '62 - '87 Burçak Tarlası' adlı albümü ile "Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu" adlı kitabını aynı anda yayımladılar. 
Doğrusunu söylemek gerekirse, hem albüm hem de kitap mükemmel ve her ikisinde de her şey dört başı mamur bir şekilde bir araya getirilmiş. Bu nedenle, biri diğerinin eksik ya da açıkta bıraktığını tamamlıyor değil; ayrı zamanlarda  yayımlansalardı da hiçbir şey fark etmeyecekti ama, ikisinin birden yayımlanması Türk popunun öncüsü ve ilk süperstar'ı  Tülay German'a  daha fazla dikkat edilmesini sağlayacak. Bu da olmaya başladı bile. Aklı başında her yazar, her eleştirmen, kitap ya da albüme, bazen ikisine birden gerekli ihtimamı göstermeye başladı. 
Tülay German, bunu fazlasıyla hak eden biri.  Efsanevi Tülay German için ne yapsak yetmez. Türk popunun temelini atan, harcını karan isimlerden biri hatta en önemlisi Tülay German, ama bu kadar da değil. Bunu yaparken; doğru bildiği yoldan bir an bile sapmamış, Murathan Mungan'ın dizeleri ile söylersek "sokakların Deniz'lere çıkması" için ömrü billah çalışmış çabalamış, bunun her şeyin önünde geldiğini bir an olsun unutmamış birisi Tülay German. Bu yoldan sapmasını hiç bir şey sağlayamamış hem de: Ne para, ne pul, ne şöhret, ne pırıltılı yaşam, ne yüz binler satmış ve listeleri alt üst etmiş plaklar, ne aradaki mesafeler, ne Paris… Ne de başka herhangi bir şey.  Bu açıdan bakıldığında, yalnızca müzik alanında değil, herhangi bir alanda, son elli yıl içinde, geçmişine ve kendisine sadık kalabilmiş neredeyse tek isim. 
Bunu yapabilmek imkansız gibi ama Tülay German bunu yapmış biri işte, üstelik bağırıp çağırmadan, "bakın ben buradayım" diye çığlıklar atmadan, ortalığı toza dumana boğmadan. "Sessiz sitemsiz" bir şekilde, oturduğu yerden, takdir, taltif ve alkış beklemeden. Çoğu insan, bu olağanüstü  yaşamı, bu yeni yayımlanmış kitap ve albümden öğrenmiş olacak.

BU KOYU GÜNLERDEN
Sanatçının "Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu" adlı kitabı, büyük ölçüde,  1996 yılında Bilgi tarafından yayımlanan "Erdem'li Yıllar" adlı kitaba dayanıyor. Ama bu ikinci kitap çok daha 'serin kanlı'. Sanatçının Erdem Buri'yi kaybetmesinin hemen ardından yazmaya başladığı "Erdem'li Yıllar", Buri ile ilgisi olmayan hiçbir olay ya da ayrıntının yer almadığı bir kitaptı, bu ikinci kitapta ise ağırlık sanatçının kendisinde, o günleri kavramamıza, anlamamıza yarayacak yüzlerce satır ve ayrıntı var bu sefer. Kalan'ın yayımladığı albüm de yalnızca bir albüm değil, burada da karşımıza bir başka kitap çıkıyor. 
Türk Popu için yaptıkları saymakla bitmez eleştirmenlerimizden Murat Meriç; son derece uzun ve yorucu geçmişe benzeyen bir hazırlık sonrası, Tülay German'ın geçmişini mükemmel bir şekilde toparlayıp Aktarmış bize.  Eksiksiz bir Tülay German incelemesi olmuş bu kitap; sanatçının hayat hikayesi, müzikal yaşamı, önemi, plakları; dört dörtlük bir şekilde, (ülkemizde çok zor yapılabilen bir şekilde) her şeyin tarihi verilerek anlatılmış, aktarılmış. Albümün kendisi de, bu çabayı boşa çıkarmayacak ya da karşılıksız bırakmayacak kadar sağlam.

Albüm, yalnızca Tülay German'ın mevcudu kalmamış bile olsa, bir şekilde bilinen plak ya da şarkılarını değil, hiç bilinmeyen, tamamen habersiz olduğumuz ve arşivlerde yıllar yılıdır bugünü bekleyen şarkı ve kayıtları da bir araya getirmiş. Odeon'un deneme maksadı ile yapmış olduğu 1962 tarihli "Senin Şarkını Söylüyorum" ve "Mutlu Günler", bu bilinmeyen şarkılar arasında en fazla önem taşıyanlar. Murat Meriç'in de söylediği gibi, Odeon, eğer nazlanmaz da bu plakları piyasaya sürseydi, bu şarkılar Türk popunun ilk şarkıları ya da plakları olacak ve "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" un tahtına kurulmuş olacaklardı. Ama bana sorarsanız, bunların plak olarak basılmamış olması da bir şeyi değiştirmez. Önemli olan bu şarkıların hazırlanmış ve kaydedilmiş olmasıdır, bu da yapılmış zaten. Belki de hiçbirimiz,  Türk popunun ilk şarkısı…" gibi cümleleri kolaylıkla kuramayacak artık, üzerinde fazlasıyla düşüneceğiz.

YARINA SESLENEN
 Albüme de adını vermiş olan  "Burçak Tarlası", Tülay German'ın hayatını boydan boya etkilemiş bir şarkı, her şey onunla başlamış onunla bitmiş gibi. Şanar Yurdatapan'ın düzenlediği "Kara Tren" ile birlikte Anadolu Pop akımının doğmasına yol açmış olan bu şarkıyı Doruk Onatkut düzenlemişti. Aslında bu şarkı, plak yapılmasına karar verilmeden çok önce sahnelerde söylenmekteydi Tülay German tarafından ve o zamanki düzenlemesi Erdem Buri tarafından yapılmıştı. Zaten, Türk Popu'nun yollarını açacak önerilerin tamamı Erdem Buri tarafından yapılmıştır sanatçıya. O zamanlar ağırlıklı olarak caz söyleyen Tülay German'a, "artık Türkçe şarkı söylemesi gerektiğini" tavsiye eden Erdem Buri, sanatçının kabul etmesi üzerine de, bu işe; başta Ruhi Su, Melih Cevdet Anday ve Yalçın Tura olmak üzere son derece önemli isimleri seferber etmiş, kısa bir zaman içerisinde, Tülay German'ın bütün repertuarının Türkçe şarkılardan oluşmasını sağlamıştı.
 "Burçak Tarlası" nın Balkan Melodileri Festivali' ndeki başarısından sonra, bu şarkıyı plak yapmak isteyen firmaların hepsi sıraya girmiş olmasına rağmen, Tülay German arkadaşı olan Aykut Sporel'in teklifini kabul eder, bunun üzerine Ezgi Plak kurulur ve firmanın ilk plağı da "Burçak Tarlası" olur. Ancak sahnelerde "bakın şu deyyusun kaç tarlası var" şeklinde söylenen bir dize, Aykut Sporel'in ısrarları ile "bakın şu adamın kaç tarlası var" şekline dönüşür plakta.

"Deyyus" sözcüğünün yerini "adam" ın alması da pek bir işe yaramaz aslında; bu şarkının böylesine yaygınlık kazanmasından huzursuz olanları asıl rahatsız eden onlara "deyyus" denilmiş olması değil "kaç tarlası var?" sorusunun alenen sorulmuş olmasıdır. Bu onları çileden çıkarır ve bunlardan birinin As Kulüp'te bu şarkıyı söylediği sırada Tülay German'a silah çekmesi üzerine de sanatçı kararını verir ve Paris'e gider. O gün bugün oradadır Tülay German. Ama bu  son kitap ve albümünden kolaylıkla anlayabildiğimiz gibi, her zaman bizimle birlikte, her zaman müzik ile iç içeymiş: Timur Selçuk'un düzenlediği Türküleri (Gelin Ayşe, Tombalacık Halimem, Aras Üste Buz Üste, Olam Boyun Kurbanı) söylemiş, Zülfü Livaneli ile (Günlerimiz, Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor) çalışmış; Aşık Ali İzzet'ten (Bir Allahı Tanıyalım) hiç vazgeçmemiş; Yılmaz Güney'i  (Doğrul Koçum Doğrul) bağrına basmış; hepimizin yüreğini dağlayan şeyler (Şarkışla'ya düşürmesin Allah sevdiği kulunu) onu da derinden yaralamış, "Şarkışla-Elmalı-Gemerek şeytan üçgeni" onu da, ta oralarda tarifsiz bir şekilde acılara boğmuş. "Yusuf'u vuran çavuş" un madalyasını aldığı o günlerden bugüne çok fazla şey değişmedi, aynı karanlık aynı boğuntu sürüyor.

"Bu koyu günlerden yarına seslenen" Tülay German'ın şarkıları herkes için hala çok önemli olmalı.  "Benim yokken, deyyusların neden üçer beşer tarlası var?" sorusunu kendinize bir kere daha sorup, bir cevap bulamadığınız için yeniden derin bir karanlığa saplanmak üzereyken elinizin altında bulunsun bütün Tülay German şarkıları.  Aşık Ali İzzet'in dediği gibi "karanlık dünyaya ışık salan kız" dır o.


BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Burçak Tarlası - Ezgi - 45'lik
Yarının Şarkısı - Ezgi - 45'lik
O Eski Günler / Sevmem Bir Daha - Philips - 45'lik
C'Est Joli De S'Aimer / Kumbaya - Philips - 45'lik
Le Chant Des Poetes  - Arion  - CD
Yunus'tan Nazım'a - Kalan - CD
Erdem'li Yıllar - Bilgi - Kitap
Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu - Çınar - Kitap
'62 - '87 Burçak Tarlası - Kalan - CD

NAİM DİLMENER

TEMMUZ 2001 / RADİKAL

[email protected]



Diğer Yazılar