NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

BÜTÜN YOLLAR AJDA PEKKAN'A ÇIKIYOR

27 Kasım 2021 Cumartesi 21:25
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

İlginç bir albüm yayınlandı geçtiğimiz günlerde; bir konsept albüm, hatta daha çok bir proje. 

Aslında bir karma albümdü bu, bildiğimiz karma albümlerin herhangi biri gibiydi. Çok sayıda ismin, tamamen farklı zamanlarda ve muhtelif stüdyolarda yaptıkları kayıtları bir araya getiren bir albümdü bu. Yani “albüm” dediğimiz formatın/mecranın temel özelliklerini dikkate aldığımızda, bu albümün bir “karma albüm” olduğundan şüphe duyulmazdı.

Haris Alexiou ve George Dalaras albümleri gibi, “şık bir kitap” biçiminde yayınladığı bu albümün, firmanın her zaman yapmayı sevdiği gibi parçalı (ya da uzun) bir ismi var: “Superstar Ajda Pekkan’s Greek Songs”. Yani bu karma albümde, aslında her şarkı Ajda Pekkan’a çıkıyor.

Genel koordinatörlüğünü Zeynep Çorlık ve danışmanlığını Michael Kuyucu’nun yaptığı bu albümdeki şarkıların bir kısmını, bizzat Ajda Pekkan söylüyor.  

Superstar’ın Yunanca seslendirdiği ve o zamanlar iki 45’lik halinde yayınlanmış dört şarkısının yanında; (“Sanane Kimene” gibi) bazı Türkçe hitlerine kaynaklık etmiş şarkıların orijinalleri ve (“Pet’r Oil” gibi) bizzat Pekkan’a ait hit’lerin Yunanca versiyonları var bu albümde. On şarkının onu da, dışarıdaki koleksiyoncuların “rare” (yani “nadir”) dedikleri türden; zor bulunabilen-ulaşılabilen, kelimenin mutlak anlamıyla “hazine” değerinde şarkılar.

 

Çok Dilli Bir Superstar

Superstar’ın Fransızca merakı ya da ilgisi her zaman, hepimizin bilgisi dahilindeydi. Kariyerinin hemen hemen ilk günlerinde Serge Lama’nın “Toi”sını, (laf aramızda, aslında Fransızca demenin milyon şahit gerektirdiği bir telaffuzla) kaydetmişti, mesela. Bunu hepimiz biliyor ve olağan karşılıyorduk. Ne de olsa “Batılı Yüz”ümüzdü; gelmiş geçmiş tek moda ikonumuz da! Böyle biri, modanın merkezi Paris ile, oraların diliyle ilgilenmeyecek de ne yapacaktı?

Ama internet sayesinde gördük ve anladık ki, Superstar’ımızın yabancı dillerde şarkı söyleme merakı bununla sınırlı kalmamış; Almanca, Japonca ve Yunanca da söylemiş(miş), o 70’lerin başındaki Paris günlerinde.

Pekkan’ın Japonca şarkı söylediği haberleri ilk duyulduğunda, (Bu Satırların Yazarı gibi) “azılı” Pekkan hayranları, Japonya’da yayınlanmış ama Türkçe ya da İngilizce seslendirilmiş şarkılar ihtiva eden bir plaktan söz ediliyor sanmıştı. Ama hayır; Pekkan adlı adınca Japonca şarkı söylüyordu… 

Bu, birinci şoktu. İkinci şoku ise, Yunanca plakların/şarkıların bulunuşu ile yaşadık; Pekkan Yunanca da söylemişti! Pekkan hayranı olsun ya da olmasın, herkes ama herkes şaşkınlıklar içinde kaldı.

Evet, Pekkan her zaman “çok dilli” bir superstar oldu. Hele önceden ve sonradan yaptıklarını da (İtalyanca, İspanyolca, İngilizce ve Kürtçe kayıtlar ya da canlı sahne performansları) eklersek bunun yanına, onun “Şarkılar özgürdür ve ben de bu özgürlüğü sonuna kadar kullanıp her dilde şarkı söyleyebilirim,” diye düşündüğünü, rahat rahat söylemek mümkün. 

 

Aman Türkçe Canım Yunanca

2009 yılında, “Güldünya Şarkıları” konserinde, Aynur ile düet yapması da bu isteğin ya da coşkunun bir sonucu olmalı. Pekkan gibi 40 yıldır, 40 farklı eğilimin süper star’ı olmuş biri, Kürtçe gibi insanı hala neye uğradığına şaşırtacak bir dil ya da alana; olup bitecekleri hiç düşünmeden, uzun boylu tartmadan hesaplamadan, ancak böyle bir “aşk” ya da “tutku” nedeniyle girişebilirdi.

O düet ya da performansı, aklı başında herkes alkışladı, Pekkan’a sevgi ve saygılarını onlarca yazı ile sundu. Ama az miktarda da olsa, birkaç çatlak (aslında, çatlaktan öte, adlı adınca faşist) ses çıkmadı değil. 

Ve bu seslerin yaratabileceği tahribatı da, sanatçı bir açıklama yaparak engellemeye çalıştı. Şöyle diyordu: “Bütün istediğim hep şarkı söylemek olmuştur, başta gelen isteğim her zaman bu olmuştur. Şanslıyım ki, bunu yapabilme imkanı buldum; her zaman ve her fırsatta. Bugüne kadar Fransızca, İtalyanca, İngilizce, İspanyolca, Almanca, Yunanca hatta Japonca şarkılar söyledim… Hürriyet’in, ezilmiş kadınlara bir el uzatmak-bir destek vermek amacıyla düzenlediği ‘Güldünya Konseri’nde de, Kürtçe şarkı söyledim, bu dilde söylenen müziğin en önde gelen isimlerinden Aynur (Doğan) ile bir düet yaptım. ‘Keçe Kurdan’ı Aynur ile birlikte, şarkıda sözü edilen hemcinslerimin mücadelesini, kalbimde hissederek söyledim…”

Belki de Ajda Pekkan her zaman böyle düşünmüştü ve Yunan düşmanlığının en tepede olduğu o 70’lerin başında, korkmamış ve Paris’teki stüdyolara kapanıp, kendi ülkesinde yerden yere vurulan bir ülkenin diliyle “Sensiz Yıllarda (“Den Rotises Pote)”, “Tek Yaşanır mı (Alli De Tha Vreis Opos Emena)”, “Olmadı Gitti (San To Karavi)” ve “Yağmur (I Agapi M’afise)”yi çalışmış, söylemiş, kaydetmişti. 

ajs’nin “Superstar…” albümünün gösterdiği en mühim şey bu işte; en az, bu kayıtların dijital bir ortama nakledilmeleri kadar mühim bir şey; Aynur’un “Keçe Kürdan”da dile getirdiği şey: “Kılıcın yerini kalem, düşmanlığın yeri kardeşlik almalı.”

Dört bir yanımızda da, ister o dil ister bu dilde olsun, şarkılar bulunmalı; o her derde deva şarkılar.

Superstar Ajda Pekkan’s Greek Songs, Karma,  ajs

 

NAİM DİLMENER

[email protected]



Diğer Yazılar