20. yüzyılın en büyük udilerinden Yorgo Bacanos; hem de Ortadoğu coğrafyasının. 21 Eylül 1900’de İstanbul Silivri’de doğuyor. Babası lavtacı Haralambos (Lambo) Efendi, kemençe üstadı Aleko Bacanos’un da kardeşi. Dayısı Anastas kemençe, kuzenleri Sotiri ile paraşko kemençe, dedelerinden Leondi Efendi kemençe, Ligori Efendi de kanun çalıyor.
Türkiye'nin en ünlü menajeri, yapımcısı ve organizatörü Ahmet San, youtubedaki İmkansız İşler kanalında Doksanlı yıllarda başından geçmiş ilginç olayı şöyle anlatıyor. Ahmet San, caz yıldızı Roberta Flack'i konser için İstanbul'a getirmek istiyor ve bağlantı kuruyor. Konser hazırlıkları sürerken Roberta Flack'i zirveye taşıyan, ABD'nin en önemli müzik adamlarından Ahmet Ertegün'le de New York'ta tanışıyor.
Yıl 2001; sonunda Benicio Del Toro, 25 filmlik kariyerini (Bunların 16’sını son iki yıla sığdırıyor) Oscar heykelciğiyle (En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu) süslüyor ve iyi oyuncu olduğu bir kez de Amerikan Film Akademisi üyeleri tarafından Trafik filmiyle onaylanıyor… O gün bugün, onun ilginç, umursamaz, derin bakışları sık sık dergi kapaklarında, internette sık sık yer bulmayı sürdürüyor…
Tarihi 60 yıla varan yerli pop müziğin serüveninde, Seksenler ve Doksanlar deyince ismi neonların en üstüne gönül rahatlığıyla yazılan bir kaç isimden biriydi Kayahan Açar. Müzik için, güzel Türkçe için çok çabaladı; Türk halkı da çabanın karşılığını O'na 'büyük usta' kartvizitiyle iade etti. Aşağı yukarı üç kuşağı aşk şarkılarıyla duygudan duyguya sürüklemiş Kayahan'ın yaşamı, sözleri, çekişmeleri, düşünceleri, değerleri, ilişkileri, ayrılıkları ülkenin gündeminde hep yer buldu...
Efekt deyince birkaç kuşağın aklına gelen ilk isim Korkmaz Çakar. Radyo Tiyatrosu, Arkası Yarın derken 1968’de başlayıp 40 yıl süren ilginç bir öykü onunki. Tek değil tabii işinde; Erhan Mesutoğlu, Ertuğrul İmer ile Yüksel Doğru gibi isimlerin de büyük emeği var efekt konusunda TRT’ye. Adıyla soyadının ilginçliğinden midir, nedir, TRT’nin ‘yüzü bilinmeyen yıldızı’ Korkmaz Çakar. Ocak 1990’da Çakar’ı İstanbul Harbiye’deki ‘Radyoevi’ne ziyarete gidiyoruz.
İtalyan sinemasının en büyüklerinden Bernardo Bertolucci’nin 83. doğum günü 16 Mart (ölüm 26 Kasım 2018). Dile kolay; 60’lı yıllardan başlayarak sürekli başrolde kalmış, ürettikleri hep merakla, heyecanla izlenmiş yönetmenlerden Bernardo Bertolucci. İlginç bir kuşağa mensup aynı zamanda; ‘yeni gerçekçilik’ için genç, ‘68’liler ya da militan sinemaya dahil olmak için de biraz olgun…
1970’ler; TRT’nin siyah beyaz dönemi. Önce tek gün başlayan yayınlar haftanın diğer günlerine paylaştırılınca program sıkıntısı yaşanıyor. Radyodaki birçok sevilen programın televizyon versiyonu hazırlanırken bayram programları için akla Bal Mahmut yani Mahmut Baler geliyor. Dinleyicilerinin yakıştırdığı Bal Mahmut lakabıyla ünlenen Mahmut Baler 1969’da Abdi İpekçi’yle radyoda programa çıkmış, dost toplantılarında anlattığı fıkralar, taklitler ve anılarla çok sevildikten sonra radyo aracılığıyla özel dinleyicisini yakalamış, hoş sohbet biri. Baldan Damlalar adlı kitabı da var.
İktisat Fakültesi’ne gidiyor, Yeşilköy Havaalanı’nda bir İngiliz şirketinde çalışıyordu. Sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, yakışıklı bir gençti. Yönetmen Sırrı Gültekin de Bakırköylüydü. Semtten birçok artist keşfetmiş, sinemaya getirmişti. Bir gün kız kardeşi ona Göksel Arsoy’dan (d. 15 Mart 1936) söz etti. Gültekin onu gördü, beğendi ve hemen filmde oynamasını teklif etti.
Yeşilçam’ın dört kraliçesinden Filiz Akın 8 Mayıs 2001 tarihli söyleşide Cumhuriyet’e eski filmlere ve beyazperde kariyerine nasıl baktığını anlatmıştı:
Ege türkülerini, yöresel figürleri Denizli ağzıyla yorumlayarak, konuşarak, fıkralar anlatarak ünlenen Gönlüm, o dönemin tek kanalı TRT’de sık sık görünerek büyük hayran kitlesi kazanıyor. Radyo ve TV'de yayınlanan Nineden Mektuplar tiplemesi çok seviliyor; Çöz de Al Mustafali türküsü adeta hit oluyor.
Evet, Türkiye’de ilk kez eli ayağı düzgün bir müzik yapım şirketi hayata geçiyor. Adı da Şanar ile Attila’nın ilk harflerinden oluşan ŞAT Yapım. Beyoğlu Galatasaray’da bir hanın odasında başlıyorlar; sonra Fitaş Sineması’nın arkasına düşen bir yerde, içine stüdyo da sığacak mekana geçiyorlar. Hedef, sipariş üzerine şarkı hazırlamak ve bunları sahneye, plağa uygun hale getirip müşteriye sunmak.
Bugünlerde İnci Taneleri dizisiyle gündem olan Yılmaz Erdoğan'la 08 Kasım 1995'te yaptığımız söyleşiyi yayınlıyoruz. Erdoğan'la, onu Türkiye'yle tanıştıran Mükremin tiplemesini konuşmuştuk:
1974 başında gazetelerde bir ilan yayınlanıyor. Hafif Müzik Derneği, beste yarışması düzenlediğini, adının 1. Topluiğne Beste Yarışması olacağını, katılım şartnamesini, yarışmanın TRT televizyonundan yayınlanacağını duyuruyor. TRT’nin başında İsmail Cem var ve Hafif Müzik Derneği’yle ele, bestelerin ülkede aranjmana galip gelmesi adına tavır koyuyor. Yarışmayı düzenleyen kadronun başında Şanar Yurdatapan ile Attila Özdemiroğlu bulunuyor.
Hollywood’da 1970'ten 1990'a yirmi yılda müthiş işler yapıyor. Taking Off'la (1971) Hollwood stüdyolarına adım attıktan sonra 1975'te başyapıtı ilan edilecek Guguk Kuşu’nu (One Flew Over the Cuckoo's Nest) yönetiyor. Filmin başrolüne Kirk Douglas dahil 10 aday arasından seçilmiş Jack Nicholson’ın devleştiği Guguk Kuşu, Forman’ın en çok gişe hasılatı toplayan yapıtı oluyor.
1999’da, dinleyicileri arasında yaptığı ankette ‘best of’un parçalarını saptar. Geçmişte farklı şirketlerden yayımlanmış parçaların haklarını bir araya toplamanın zorluğunu çokiyi bildiğinden, bunları özgün halleri yerine yeni düzenlemelerle (yazan: Eser Taşkıran) kullanmaya karar verir. Ancak, Mançoloji adlı bu best of albüme son rötuşları atarken, 31 Ocak 1999’u 1 Şubat’a bağlayan gece aramızdan ayrılır. Manço’nun ölümü ülkeyi yasa boğar ve televizyondan canlı yayımlanan cenaze törenine binlerce seveni katılır.
Bu topraklarda rockla pop müzik adına yapılan birçok yenilikte imzası olan, arayışın, dinamizmin, sol duruşun önderliğini üstlenen, çok genç yaşta arkadaşıyla Anadolu’nun binlerce yıllık müzik hazinesinden örnekleri kente taşımaya çabalayan, yorumculuğunun yanında besteleriyle de müziğimizin şekillenmesinde büyük pay sahibi olan bir sanatçıdır Muhtar Cem Karaca (doğum: 5 Nisan 1945 İstanbul).
Bu kez durum farklı; The Holdovers vitrinlik film olmasa da Giamatti'nin Oscar şansı yüksek. Tabii aynı filmle kısa süre önce gelmiş Altın Küre ödülü Oscar yarışında büyük avantaj. The Holdovers’da zengin, disiplinsiz, cahil bir grup öğrenciye Barton Koleji’nin kalın duvarları arasında medeniyeti aşılamaya çabalayan huysuz, çaresiz öğretmen Paul Hunham’ı oynuyor.
İlk filmi C-Blok'la üç yıl önce İstanbul Altın Lale'de ödülü reddeden ve basının büyük bölümünce yaramaz çocuk diye tanımlanan Demirkubuz, bugün sinemanın, medyanın baş tacı. Bu ilginç ikilemi, son gelişmeleri ve Masumiyet'le ilgili bir takım teknik konuları konuştuk Demirkubuz'la:
Sette motor dendiğinde atlar bir soldan sağa, bir yukarıdan aşağıya defalarca koşturuluyor. Başroldeki oyuncunun dikkatini çekiyor ve Atadeniz’e nedenini soruyor. Atadeniz büyük ciddiyetle alternatif sahneler planladığını anlatıyor. Oysa başroldeki oyuncu bilmiyor ki, aynı anda iki farklı filmde oynuyor.
Bütün bölümleri satın alıyor TRT ve çoluk çocuk, anne-baba, dede-nine basketbolu, smacı, koçun ne olduğunu keşfediyoruz hep birlikte. Gençler, çocuklar basketbola sevdalanıyor birden; hiçbir yerde pota yok ama. Okullara pota koyuluyor; zengin semtlerin parklarında potalar mantar gibi çoğalıyor. Fakirler de demir çember, altı delik kova ne bulursa asıyor gecekondu duvarlarına.
Sezon hız kesmeden sürüyor. Sayısı 10’dan aşağı pek düşmüyor haftanın yeni filmlerinin! Dördü yerli yapım olmak üzere toplam on bir yeni filme ev sahipliği yapıyor 2 Mayıs haftası… Başrollerini Bill Skarsgård ve usta aktör Anthony Hopkins’in paylaştıkları büyük çoğunluğu tek mekânda, bir arabanın içinde geçen psikolojik gerilim ‘Locked / Tuzak’ ve yönetmenliğini Doğuş Algün’ün üstlendiği, gösterildiği festivallerden ödüllerle ayrılan yerli dram ‘Ölü Mevsim’ haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan yeni yapımları.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
1930’ların başında Şikago’da suçlarla örülü dünyalarını bırakıp anavatanlarına, Mississippi’ye geri dönen ikizler ve burada açtıkları eğlence merkezi niteliğindeki kulübü vampirlerin basmasıyla yaşanan kaos... Özellikle Marvel evrenine dahil iki ‘Black Panther’ filminin yönetmeni olarak bilinen Ryan Coogler imzalı ‘Günahkârlar’ blues müziğin ön planda olduğu, siyahlara ilişkin sosyolojik bakışlara sahip etkileyici bir gerilim filmi. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/19.04.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Ülkenin gündemi düzenli yazılarımıza müsaade etmedi bir süredir. Yaşanan hukuksuzluklar, gençlerin başını çektiği protesto gösterileri, boykot vs. derken, ülkenin gündemi yoğunluklu olarak bunlarla ilgiliyken, sinema yazmak içimden gelmedi açıkçası. Yaşananları unutmadan ve gündemden düşürmeden, sinemaya yavaş yavaş geri dönelim. Gecikmeler olunca, geçtiğimiz Şubat ayındaki Berlin Film Festivali izlenimlerinin son bölümü de bu haftaya kadar sarkmış oldu. Ama bu filmler, ülkemize ancak uğramaya başladığı için, halen eski bir gündem değil diye düşünüyorum. O halde buyurun, Berlinale izlenimlerinin, son bölümüne.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 21.15'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.