Bu Kalp Seni Unutur Mu

FİLİZ AKIN: 'BİR RÜYA SATTIK İNSANLARA'

14 Mart 2024 Perşembe 10:53

Yeşilçam’ın dört kraliçesinden Filiz Akın 8 Mayıs 2001 tarihli söyleşide Cumhuriyet’e eski filmlere ve beyazperde kariyerine nasıl baktığını anlatmıştı:

Önce, 20. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde jüri üyeliği yapan, ardından Yesilçam'ın diğer üç kraliçesiyle birlikte Ankara'da Uçan Süpürge 4. Kadın Filmleri Festivali'ni açan Filiz Akın, yıllardır kendisini özlemiş sinemaseverlerle ve onu TV ekranındaki Yeşilçam filmleriyle tanımış gençlerle bir arada olmanın heyecanını yaşıyor son dönemde. Paris'te büyükelçilik yapan eşinin görevi nedeniyle yurtdışında bulunan Akın, Türkiye'deki kısa ve yoğun programı arasında geçmiş ve bugünle ilgili düşüncelerini Cumhuriyet'e aktardı:

 

- Uçan Süpürge'nin açılış gecesinde Şoray, Girik ve Koçyiğit'le aynı sahneyi paylaşırken neler hissettiniz? Neden daha önce böyle bir buluşma gerçekleşmemişti?

FİLİZ AKIN- Sahnede ve salonda müthiş bir duygu patlaması oldu; anlatması zor, çok heyecanlandığımı söyleyebilirim. Neden daha önce böyle bir buluşmanın olmadığını anımsayamıyorum, ama ikili halinde bir araya gelmiştik; dörtlü ilk kez gerçekleşti. Ayrıca sistemin getirdiği müthiş bir çalışma temposu vardı; cumartesi, pazar, bayram yoktu, sürekli çalışıyorduk. Bir de hiç açıklanmamış, gizli rekabet sürüyordu, bunun için hepimiz aynı karede görünmek istememiş de olabiliriz.

 

-Uzun yıllar hor görülen Yeşilçam filmlerine son dönemde televizyon aracılığıyla büyük bir ilgi var. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu gelişmeyi?

AKIN- Devrinde tenkit edildiğinde haklı ve haksız yönler vardı. Biz çok az imkanlarla, çok kısa zamanda film yaparak bir rüya satıyorduk. Bir insanın değil, on insanın başına gelecek olaylar yaşıyordu kahramanlar…

Bugün toplum güce ve paraya tapar olunca romantizm ve masumiyet önemli hale geldi. Bu filmlerde büyük aşkları, eski İstanbul'u görmek, iyinin kazanmasına şahit olmak, yetişkinlere nostaljik tatlar yaşatmak gençleri de etkilemeye başladı. Filmleri insanın mutsuzluğunu yatıştırıcı bir ilaç gibi görüyorum. Onun için çok izlendiğini düşünüyorum.

 

- 'Pes,bu kadarı da fazla' deyip yönetmenle tartıştığınız roller oldu mu?

AKIN- Tabii ki tartıştığımız oldu, ama dramatik öğe ne kadar fazlaysa film o kadar iş yapıyordu ve kariyerimize katkı sağlıyordu. ‘Aman daha çok sürünelim, daha çok kör ve topal olalım’, diyorduk biz de.

 

- Gelelim; sizin sarışın köylü kızı tipinize. Bu kadar eleştirilmesi hakkında neler düşünüyorsunuz?

AKIN- Sarışın köylü kızı var Ege’de, Trakya’da, Karadeniz’de aslında; ama genel, resmi değil. Özel bir köylü kızını almış oluyoruz. Komedilerde çok rahat geçebilecek bir unsurdu, ancak köy sorunlarında yadırganıyordu. Tipimi çeşitlemek isterdim, ama nedense festivallik filmler mesajlı köy filmleri oluyordu ve iyi oyunculuk da o eserlerde öne çıkıyordu. Sarışın tipte ise boya işin içine giriyordu; burjuva ürünü ve daha yapay, Batı’ya özlem, kolejli zengin kız gibi değerlendirilebiliyordu.

 

- Kariyerinizde en öne koyduğunuz filmler hangisi?

AKIN- Bir tanesi son yaptığım televizyon dizisi Geçmiş Bahar Mimozaları; ilk defa bir filmimde bu derece yoğun ilişkilerimizin ve evlilik müessesesinin sorgulanması, yeni sevgi arayışları gibi konular hakimdi. Benim gibi yankesici kızları filan oynamış biri için Ankara Ekspresi’nde de ağır ve anlamlı bir rol vardı. Utanç da önemlidir bence.

 

- Pekiyi hangi jönle daha iyi bir çift olduğunuza inanıyordunuz beyazperdede?

AKIN- Bizim dönemin aşağı yukarı bütün erkek jönleriyle çalıştım. Belirli şablonlar vardı ve ona göre oynandığı için aralarında bir fark bulamayacağım, ama yönetmen olarak Yılmaz Güney’i beğenirim. Siyasi yönünü ayrı tutarak oyuncuyu özgür bırakışını sevdim. İstediği sonucu alana kadar oyuncuyu havaya sokmak için yaptıkları çok anlamlıydı. Ondan çok şey öğrendim.

 

- Neden bu kadar erken bıraktınız sinemayı?

AKIN- Televizyonun gelişiyle sinemaya giden aile evine kapandı. Bizim filmler de onların eğlencesiydi. Sokakta boş gezen insana cinsellik yanı fazla filmler yapılmaya başlanmıştı; sonra şarkıcıların, türkücülerin filmleri geldi. Ayrılmak sebebim budur. Ardından bir takım psikolojik, felsefi yanı ağır eserler çıktı. Onlarda da rol almaya çok büyük arzu duymadım, belki o filmlerde yerim de yoktu. Sinemada kalıp hala savaş veren, üreten arkadaşlarıma son derece saygılıyım, ama şöhreti yeterince tatmıştım. Benim için her şey sinema değildi. Aile, çevre, çocuk vardı; şu an eşim büyükelçi, onun görevinden dolayı başka işlerim var.

 

- Türk sinemasının yeni örneklerini izleme olanağınız oldu mu?

AKIN- Yakından izleyemedim, ama yeniden büyük seyirciyle buluşuyorlar. Ümitliyim; İran filmleri gibi kendimize özgü bir dil yakalarsak yurtdışında da festivallerde yer bulup dünyaya açılabiliriz. Yeni filmlerle televizyondaki popülariteyi sinemaya getirip başarılı olunduğu söyleniyor. Ben öyle düşünmüyorum. Etkisi vardır, ama iyi film değilse bu kadar seyirci gitmez. Bizim zamanımızda da en büyük futbolcuları ve şarkıcıları kullandılar, ama bu kadar ilgi olmadı. Örneğin Vizontele; çıktığı yol ve sıcaklığı etkileyici. Kapalı topluma televizyonun gelişi. Bu cümleye film yapılabilirdi ve yapmışlar. Çok sevdim.

 

 

 



Diğer Haberler

AHMET SAN KİMİN OĞLU?
AHMET SAN KİMİN OĞLU?
24 Nisan 2024 Çarşamba 21:07

'YENİ BRANDO'
'YENİ BRANDO'
12 Nisan 2024 Cuma 10:53

'BÜYÜK USTA' 75 YAŞINDA
'BÜYÜK USTA' 75 YAŞINDA
29 Mart 2024 Cuma 11:10

‘YÜZÜNÜ BİLMEDİĞİMİZ ÜNLÜ’
‘YÜZÜNÜ BİLMEDİĞİMİZ ÜNLÜ’
20 Mart 2024 Çarşamba 11:56

'BAL MAHMUT'
'BAL MAHMUT'
17 Mart 2024 Pazar 10:56

'ALTIN ÇOCUK' 88 YAŞINDA
'ALTIN ÇOCUK' 88 YAŞINDA
15 Mart 2024 Cuma 13:00