Mert Ali Başarır’ın Cumhuriyet DERGİ’deki Anket Defteri adlı köşesine 26 Kasım 1989’da Kemal Sunal konuk olmuş. Başarır’ın giriş yazısı ve söyleşi şöyle akıyor:
Yıl 1964; Türkiye Müzisyenler Sendikası’ndan Muammer Yeşil, Yugoslavya’nın başkenti Belgrad’da 1 ve 2 Eylül’de düzenlenecek Balkan Melodileri Festivali’nde Türkiye’yi temsil edecek Milli Orkestra’da yer alacak isimleri önce Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’ndan seçer. Boğaziçi Müzik Festivali’nde başarılar kazanmış bu orkestranın Türkiye’yi temsil etmesinin uygun olacağını düşünülmüştür. Ancak...
Adının Ünal Gürel olduğunu bilen az, ama Kemal Sunal filmlerinin en sevilen kötü adamı olarak reytingi her zaman yukarıda... Hanzo’daki öfkeli hasta bakıcıdan sonra 1977 tarihli Sakar Şakir’deki ‘Gardırop Fuat’ tiplemesiyle ülke çapında ünleniyor. Ardından Avanak Apti’de Barut Osman, Yedi Bela Hüsnü’de Karamürselli Deli Hamdi, Tokatçı’da Karbonat Erol, Tarzan Rıfkı’da Kerpeten Hüsnü, Dokunmayın Şabanıma’da Fatsalı Osman, Atla Gel Şaban’da ‘kedi kesen kasap’ oluyor.
Samanyolu (Sen Kalbimin Mehtabısın), Adalı Kız (Bahar Geldi Gül Açıldı Ruhuma Neş’e Saçıldı), Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar, Sarmaşık Gülleri (Yalnız Kalan Ruhumun Acısı Çok Derindir), Buruk Acı (Gurbet İçimde Bir Ok Her Şey Bana Yabancı), Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım, Kıskanırım (Saçın Yüzüme Değse Telini Kıskanırım) gibi Türk Sanat musikisinin çok sevilen bir dolu bestesine imza atan Teoman Alpay yapıtlarıyla yaşamaya devam ediyor aramızda.
Cumhuriyet Gazetesi’nin Pazar eki Cumhuriyet DERGİ’nin 03 Mart 1991 tarihli sayısında Mert Ali Başarır, Ayıptır Sorması adlı köşesinde Tarık Akan’a sorular yöneltmiş. Yazı şöyle akıyor: Türk sinemasının bir dönem ‘apolitik çocuğu’ olan Tarık Akan, arka arkaya üstlendiği rollerle ‘politik kimlik’ kazandıktan sora dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.
Bir dönemin gözde dergisi Ses'in '1963 Ses Kapak Yıldızı' seçilen Ajda Pekkan için derginin 20 Temmuz 1963 tarihli sayısında şunlar yazılmış: 'Yıldız yarışmamızın bu yılki genç kız birincisi, her role gidebilecek güçlü bir fiziğe sahip. Bakıyorsunuz, başında örtü, omuzunda şal munis bir hanımefendi olmuş. Bir de kucağında kedisi, gözleri alev alev yanan, bakışları esrarlı, vamp Ajda. Bütün bunların dışında ortada bir de gerçek var. Müsabakamızın birincisi Ajda henüz 17 yaşında. Sinema tecrübesi yok. Fakat büyük kabiliyetin, işlenmemiş cevherine sahip...
Mükremin diye tanıdık onu; Yılmaz Erdoğan olduğunu sonra öğrendik. Bir zamanlar Umut Taksi’yi yazdığı ve dizide rol aldığı da Mükremin’deki başarısının ardından gündeme geldi. Dizinin adı pek önemli değildi; Mükremin için geçiliyordu ekranın karşısına. Mükremin, ikram anlamına geliyordu, ama dizideki harbi delikanlının adının anlamıyla uzaktan yakından alakası yoktu. Delikanlılığın raconunu kendine göre yontuyor, kan kardeşi Tirbuşon’la bazen ‘Robin Hood’luğu unutup esnafın canını yakmaktan geri kalmıyordu.
70’li yıllarda TRT’de Dünden Bugüne, Haftanın Plakları, Dinleyici İstekleri, Yeni Plaklar gibi programları sunan Yavuz Aydar (d. 1946) askerden döndükten sonra, yönetime yeni bir öneri sunmuştu. Türkiye Radyoları’nda ilk canlı pop müzik stüdyo programını hazırlayıp sunmak istiyordu. Teklifi kabul edildi; Ankara Radyosu’dan TRT 3’de yayınlanmak üzere canlı yayın yapacaktı. Sunucu olarak yanına arkadaşı Şebnem Savaşçı’yı (d. 1946) almıştı. Savaşçı 1966’da TRT’ye spiker olarak girmişti; Aydar ise 1967’de. Programın adını Stüdyo FM koymuşlardı.
Hürriyet Gazetesi’nin 60’larda düzenlediği Altın Mikrofon Yarışması, aranjman anlayışına karşı kazanılmış büyük bir zaferdir. Bu umut verici gelişme karşısında, dönemin diğer önemli yayın organı Milliyet Gazetesi de boş durmaz ve kurumun halkla ilişkiler müdürü Necdet Günkut önderliğinde 1967 yılında, ülke çapında, Milliyet Liseler Arası Hafif Müzik Yarışması’nı başlatır. Amaç, gençlere hafif müziği sevdirmek, besteye yazmaya teşvik etmektir. Ayrıca Sayan Plak da dereceye girenlerin plaklarını basacaktır.
Yeşilçam’ın ‘dört büyüğü’nün öncüsü Fatma Girik; yarışma desteği olmadan işe figüranlıkla başlayan, gönül koyduğu sinemaya yarım yüzyıldır aynı aşkla hizmet etmiş bir yıldız O. Köylü kadın da O, kırsaldan kente göç eden kadın da; güzelliğinin getirdiği avantajların bir adım önüne geçip oyun gücüyle de kabul gören, bir dolu sıradan filmi sırtlayıp götüren, dramlar kadar güldürülerde de başarılı olan, kısa sürede milyonların sevgilisi haline gelen bacı da, sevgili de, ulaşılmaz kadın da, ‘Erkek Fatma’ da, rolü için dekolteden kaçmayan da O…
Türkiye’de radyolu günler… Dönemin gözde müzik ve gençlik dergisi HEY 15 Eylül 1971 tarihli sayısında, Türkiye’deki tek yayıncı TRT’nin en sevilen programlarından olan, bugünün sitcomlarına benzer ve 17 yıl kesintisiz yayınlanmış (Farklı kadroyla TV’de de devam etti) Uğurlugil Ailesi’ne sayfa ayırmış. Şöyle akıyor haber:
Sekseninci yaşını kutlayan Şener Şen’in radyoda şov menlik yaptığını bilen kaç kişi var acaba. Elimize Zahir Güvenli’nin 70’lerde Şener Şen’le yaptığı bir söyleşi geçti:
Batı için Compay Segundo’nun doğum günü 16 Eylül 1997’ydi. Bu tarihte piyasaya çıkan albüm ile Wenders’in filmi, Kübalı yaşlı müzisyenlerden oluşan grubu kısa sürede müzik listelerinin zirvesine taşımıştı. O günden sonra Segundo Batı pazarı için dört solo albüm yayımladı (Son albüm Duets). Uluslararası müzik şirketiyle yaptığı bol sıfırlı anlaşma sonucu, Segundo yaşamının geri kalan bölümünü refah içinde geçirebilecekti.
David Carradine ismi yeni kuşaklara çok bildik gelmese de, siyah beyaz TRT ekranında yabancı dizilerle tanışmaya başlayanlar için tam anlamıyla benzersiz bir yıldızdı. Hem sinemada, hem televizyonda parlak işler çıkarmış David Carradine (asıl adı John Arthur Carradine) ömrünü Uzakdoğu felsefelerine adamış, Kung Fu’nun ‘çekirge’si, iki Kill Bill’in meşhur Bill’iydi. İlerlemiş yaşına karşın her dem delikanlıydı.
Tünay Süer 24 Haziran 1946 İstanbul Kadıköy doğumluydu. 1964 yılında Kırk Küçük Kadın filmiyle Yeşilçam’a adım attı. Birkaç filmde rol aldıktan sonra sahnelere geçti ve orkestrasını kurdu. Tünay Süer Türkiye’nin ilk kadın orkestra şefi olarak yerli müzik tarihine geçti. Sümer Özyalçın, Can Okan Soner, Kenan Soner, Donat Daburi, Enver Acar, Yüksel Süer, Muhabbet Kurtar’dan oluşan orkestra İspanyolca ağırlıklı repertuvara sahipti.
‘Nerede doğduğu önemli değil; her müzikçiye yapıtını dinletme ve yayımlama hakkı sağlanmalıdır’. World music, dilimize çevrilmiş adıyla ‘dünya müziği’ hareketinin öncüleri çeyrek yüzyıl önce bu hedefi gerçekleştirmek amacıyla dünyanın dört bir yanında çaba sarf etmeye başlamıştı. Akım, insanları melodiler yardımıyla müziğin geniş dünyasında yolculuğa çıkartan, uzak kültürleri birbirine yaklaştıran pasaport işlevi de görecekti.
1970'lerin gözde gençlik dergisi HEY'in 11 Ağustos 1971 tarihli yazısında Altan Demirkol'un hazırladığı sinema sayfasında dönemin Yeşilçam kraliçeleri ve krallarıyla ilgili şöyle bir yazı yayınlanmış. İşte tam 50 yıl öncesinde sinemamızın zirvesindekiler:
Bülent Ortaçgil, o zamanki adıyla sadece ‘Bülent’ 1970’lerin başında ufak ufak ünlenirken kendisiyle yapılan şöyleşide şunları anlatmış:
Eva Bender; yolu Yeşilçam'a düşmüş nadir yabancı oyunculardan biri. Kısa süre önce yitirdiğimiz Kartal Tibet'in başrolündeki Tarkan serisinde kötü kadın rolleriyle ünlenen Bender, uzun bir dönem Türkiye'de yaşamış, payvonlarda striptiz yaptığı günlerde yönetmen Halit Refiğ'le tanışıp 1968'de evlenmiş, bir kaç küçük filmin ardından Bir Türk'e Gönül Verdim filmiyle Yeşilçam'da aranan isimlerden olmuş, o dönem için sıra dışı sayılabilecek ölçüde çıplak kamera karsısına geçerek magazin basınının gözdesi haline gelmişti.
Babasının Toprak Mahsulleri Ofisinde Tekel baş memuru olarak görev yaptığı Şarkışla Sivas'ta doğan, 13 yaşında Arif Sami Toker'den müzik dersleri almaya başlayan, üç yıl süresince İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Beşiktaş Şan Bölümü'nde eğitim gören, bir ara yabancı hafif müzik söyleyen ve devamında sanat müziğini seçerek şöhret merdivenlerini hızla tırmanan Emel Sayın, 70'li yılların başında dönemin ünlü dergisi HEY'de yayınlanan söyleşide özelliklerini şöyle sıralamıştı:
Sezon hız kesmeden sürüyor. Sayısı 10’dan aşağı pek düşmüyor haftanın yeni filmlerinin! Dördü yerli yapım olmak üzere toplam on bir yeni filme ev sahipliği yapıyor 2 Mayıs haftası… Başrollerini Bill Skarsgård ve usta aktör Anthony Hopkins’in paylaştıkları büyük çoğunluğu tek mekânda, bir arabanın içinde geçen psikolojik gerilim ‘Locked / Tuzak’ ve yönetmenliğini Doğuş Algün’ün üstlendiği, gösterildiği festivallerden ödüllerle ayrılan yerli dram ‘Ölü Mevsim’ haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan yeni yapımları.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
1930’ların başında Şikago’da suçlarla örülü dünyalarını bırakıp anavatanlarına, Mississippi’ye geri dönen ikizler ve burada açtıkları eğlence merkezi niteliğindeki kulübü vampirlerin basmasıyla yaşanan kaos... Özellikle Marvel evrenine dahil iki ‘Black Panther’ filminin yönetmeni olarak bilinen Ryan Coogler imzalı ‘Günahkârlar’ blues müziğin ön planda olduğu, siyahlara ilişkin sosyolojik bakışlara sahip etkileyici bir gerilim filmi. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/19.04.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Ülkenin gündemi düzenli yazılarımıza müsaade etmedi bir süredir. Yaşanan hukuksuzluklar, gençlerin başını çektiği protesto gösterileri, boykot vs. derken, ülkenin gündemi yoğunluklu olarak bunlarla ilgiliyken, sinema yazmak içimden gelmedi açıkçası. Yaşananları unutmadan ve gündemden düşürmeden, sinemaya yavaş yavaş geri dönelim. Gecikmeler olunca, geçtiğimiz Şubat ayındaki Berlin Film Festivali izlenimlerinin son bölümü de bu haftaya kadar sarkmış oldu. Ama bu filmler, ülkemize ancak uğramaya başladığı için, halen eski bir gündem değil diye düşünüyorum. O halde buyurun, Berlinale izlenimlerinin, son bölümüne.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 21.15'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.