Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

18 EKİM 2019

17 Ekim 2019 Perşembe 20:35
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Dördüyerli yapım olmak üzere toplam yedi yeni film merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.

 

KARAKOMİK FİLMLER
 

-Zor iş ‘kara komedi’!-

Cem Yılmaz’ın senaryosunu yazdığı, yönettiği, başrolde yer aldığı ve yapımcılığını üstlendiği ‘iki film birden’ konseptli yeni projesi ‘Karakomik Filmler’in ilki, ‘2 Arada’ ve ‘Kaçamak’ isimli birer saatlik iki orta metraj filmden oluşuyor. 
‘2 Arada’, karakomik isminin daha çok kara film ayağını oluşturmakta! Dram yoğun öykü, bir arabalı vapurun büfesinde çalışan Metin’in hikâyesi! Cem Yılmaz, Ozan Güven, Zafer Algöz, Cem Davran ve Cemre Ebuzziya başlıca rolleri üstleniyorlar. İkinci orta metraj film ‘Kaçamak’ ise, çapkınlık yapmak için eşlerine yalan söyleyen bir grup orta yaşlı erkeğin bir SPA merkezine gelmelerini ve merkezin yakınlarına dünya dışı varlıkların inmesiyle gelişen olayları öykülüyor. Cem Yılmaz, Özkan Uğur, Zafer Algöz, Necip Memili, Nilperi Şahinkaya ve Can Yılmaz, ikinci öykünün oyuncuları. Sosyal içeriğe de sahip, içinde nefes alıp verdiğimiz sistemi sorgulayan, hüzünlü bir hikâye ilk orta metraj filmde izlediğimiz. İkinci film daha fazla komediye ağırlık vermiş. Özellikle ikinci filmin merkezinde yer alan bilimkurgu ve fantastik unsurlar, projeye farklı bir boyut eklemiş.
Cem Yılmaz, ilk öyküde daha başarılı. Filmimiz karadır abiler derken daha inandırıcı yani! Belki de bundan böyle, kendisinden alışageldiğimiz mizah yanını, beyazperdede kurduğu yoğun dramatik yapıyla zenginleştirebilir. İkinci öykü, daha ziyade geniş kitleye seslenen, daha ‘ticari’ bir proje olmuş. Biraz daha alelade, günlük mizahla süslü memleketim insanı hikâyesi, inceliklerden arınmış kaba bir halde servis ediliyor. Çok harcayıp, yapım tasarımının zahmetini değil, eğer sinema yapılıyorsa, meseleyle biçimin buluştuğu, özgünlük içeren projeleri vurgulamak önemli! Kara komedi ayrıca zor iş. Coen Kardeşler, Taviani’ler, Todd Solondz, Martin Scorsese, Martin McDonagh, Tim Burton, Woddy Allen, Terry Gilliam, Danny Boyle gibi büyük ustaların yanı sıra, yedinci sanatta çok iyi örnekleri yer alan tür; derin bir sosyo-politik ve kültürel bakış gerektiriyor; bir de cesaret tabii! 
Cem Yılmaz’ın, perdede farklı bir arayışa ve mütevazı bir bakışa ihtiyacı olduğunu düşündüm bugün karakomik öyküleri izlerken! Geçmişten gelen ‘Hokkabaz’ örneğini… Karanlık dramları anlatmanın bir yolunu bulup, onların üzerine gitmesi gerektiğini söylüyordu ilk öykü. Fazlalıklardan arınıp, sahip olduğu gözlem gücüyle bambaşka bir üretime geçmesi gerek kanımca. Tabii, çoğunluğun ve ticaretin tamamen farklı düşündüğünü biliyorum. Gülüp, geçmek ve unutmak istiyorlar. Sinema değil, eğlence aradıkları insanların. Herkesin güldüğüne gülmek, ‘bu espriyi anladım ve ben de yapabilirim’i yakalamak derdinde geniş kitle. Haklılar belki de! Yine de ‘sanat uzun hayat kısa’! (2 / 5) 

 

MALEFİZ: KÖTÜLÜĞÜN GÜCÜ
 

-Aile bağları ve iyilik üzerine-

2014 tarihli ‘Maleficient / Malefiz’in devam filmi karşımızda! İlk filmi anımsayalım önce. Klasik ‘uyuyan güzel’ masalının popüler kötü kahramanı Cadı Malefiz’in öyküsüydü 30 Mayıs 2014 tarihinde vizyon gören ilk film. İntikam hırsıyla yanıp tutuşan Malefiz’i, ‘kötü kalpli cadı’ yapan nedenler ve karakterin içinde yaşadığı gerçeği izlemiştik! İyi ile kötünün değişkenliği, sevgi ve gerçek aşk nedir üzerine görsel efektlerle desteklenmiş, ezberlenmiş klasik deyimle, yediden yetmişe; bütün aile üyeleri için keyifli bir seyirlikti film. Orman krallığının en güçlü perisi olan Malefiz, insanlığın krallığından intikam almak adına, kralın yeni doğan kızı Aurora’ya bozulması imkânsız bir büyü yapıyordu. On altı yaşına geldiğinde sonsuza dek sürecek bir uykuya dalacak olan prenses, ancak gerçek bir aşk öpücüğüyle uyandırılabilecekti. Yıllar önce büyü yaptığı Auroro’yla yakınlaşan Malefiz, iyi kalpli genç prensesin, iki krallık arasındaki barış köprüsü olduğunu fark edip, kendi yaptığı büyüyü bozma gayretine giriyordu sonuç olarak! Malefiz’i, filmin aynı zamanda yapımcıları arasında yer alan Angelina Jolie’nin canlandırdığı fantastik macera; ‘Uyuyan Güzel’ masalının; Charles Perrault (1628-1703) ve Grimm Kardeşler yorumlarından; animasyon uyarlamaları ile tanınan LindaWoolverton tarafından senaryolaştırılmıştı. Yönetmen koltuğunda ise görsel efekt departmanından gelen Robert Stromberg oturuyordu. Genç ve başarılı aktris Elle Fanning, ‘District 9 / Yasak Bölge 9’ ile tanıdığımız Güney Afrikalı güçlü karakter oyuncusu Sharlto Copley ve Sam Riley’in diğer önemli rolleri üstlendiği sevimli yapımda, usta İngiliz aktrisler Imelda Staunton ve Lesley Manville’de rol alıyorlardı. Gerçek aşk nedir sorusuna, içten, ‘numarasız’ ve dürüst bir yanıt getiriyordu film.
Bir seriye dönüşen filmin yeni halkası, ‘Maleficient: Mistress of Evil / Malefiz: Kötülüğün Gücü’ adını taşıyor. İkinci filmde, Malefiz ve Aurora’nın arasındaki karmaşık ilişkiyi ve Moors topraklarına gelen yeni tehditlerle mücadelelerini izliyoruz. Yıllar, Malefiz ve Aurora’ya nazik davranmıştır. Acı ve intikamla başlayan ve nihayetinde sevgiye dönüşen ilişkileri gelişmiştir. Ancak insanlar ve periler arasındaki kin devam etmektedir. Aurora’nın Prens Phillip’le yaklaşmakta olan evliliği, Ulstead krallığı ve komşu Moors’ta kutlamalara neden olmuştur. Amaçlanan ve düşlenen, düzenlenecek düğünün, iki dünyayı sonsuza dek birleştirmesidir. Kötü kalpli Kraliçe Ingrith ise kapkara planlarını düşmanlık ve intikam üzerine kurmaktadır. Malefiz ve Aurora, yaşanan karmaşa içinde bağlılıklarını test edeceklerdir!
İkinci filmi yöneten isim, ‘Max Manus’, ‘Kon-Tiki’, ve ‘Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales / ‘Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı’ filmlerinden anımsayacağımız Norveçli Joachim Rønning. Angelina Jolie ve Elle Faning ikilisine, Michelle Pfeiffer, Sam Riley, Chiwetel Ejiofor, Juno Temple, Lesley Manville, Imelda Staunton, Robert Lindsay ve Ed Skrein’den oluşan dev kadro eşlik ediyor! Peri masalı, titiz yapım tasarımı ve gelişmiş efektlerle sürüyor. Yüreği ihmal etmeden, akılcı bir masal anlatılmış yine. İncelikli, nüansları fazla, tempolu, duygusal, keyifli bir seyirlik. (3 / 5)

 

Mehmet Akif Büyükatalay’ın yazıp yönettiği Almanya yapımı ‘Oray’, Berlin Film Festivali’nde ‘En İyi İlk Film’ ödülünü elde etmişti. Dram, Almanya’da İslam’a bağlı bir hayat süren Oray’ın, karısı Burcu ile aralarında geçen bir tartışma anında, İslami kaidelere göre boşanma anlamına gelen ‘talâk’ hakkını kullanmasıyla gelişen olayları konu ediniyor. Michael Melski imzalı Kanada yapımı korku-gerilim ‘The Child Remains / Vahşet Oteli’, Jack Burton’ın yönettiği, İngiltere yapımı aksiyonu yüksek macera Viking Siege / Viking Kuşatması’ ile birlikte iki yerli yapım; Kamil Çetin imzası taşıyan komedi ‘Karışma Bende’ ve Orhan Kılıç’ın yazıp yönettiği ve başrolü üstlendiği aksiyon türündeki ‘En Uzun Gece’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar