Konuk Yazar

'KEDİDİR KEDİ'...

02 Ekim 2022 Pazar 16:18
'KEDİDİR KEDİ'...

Birkaç ay önce vizyona giren Apichatpong Weerasethakul imzalı ‘Memoria’da İskoç botanikçi Jessica, Kolombiya’da yaşayan kız kardeşinin yanına gider. Bogota’da kaldığı yerde tuhaf bir patlama sesi duyar. Aynı sesi daha sonra kalabalık bir lokanta ortamında da duyar. Çevreye bakar ve bu sesi sadece kendisinin duyduğunu anlar. Meseleyi ortaya çıkarmak için arayışlara girişir; bu çaba onu insanlığın varoluşsal dertlerine, zihnin oyunlarına, anılara ilişkin psikolojik bir yolculuğun içine taşır...
Nazlı Elif Durlu’nun senaryosunu Ziya Demirel’le kaleme aldığı ‘Zuhal’in ana karakteri de tıpkı Jessica gibi duyduğu sesin peşinden sürükleniyor. İstanbul Film Festivali’nde En İyi İlk Film, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu, geçen yıl da Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazanan söz konusu yapım bu hafta itibariyle vizyonda. Önce kısaca konu diyelim: İstanbul’da yaşayan, sevgilisi Dubai’de çalışan başarılı avukat Zuhal, günün birinde evinde kedi sesi duyar. Onu uykusuz bırakmaya başlayan bu ses zamanla gündelik ritmini altüst eder. O da meseleyi çözmek için yaşadığı apartman sakinlerinin kapısını çalarak benzer bir sesi onların da duyup duymadığını araştırmaya başlar. Bu ‘amatör dedektiflik’ uğraşı, bir tür iletişim kurma, komşularını tanıma ve adeta ‘Beni sevmeyenler listesi’ oluşturma sürecine dönüşecektir.
‘Zuhal’, elbette ‘Memoria’ gibi bir derdin peşinde değil. Film, modern toplumda yalnızlığın, iletişimsizliğin, kaybolan değerlerin ve komşuluk ilişkilerinin panoramasına soyunuyor. Öte yandan bu genel resmi çizerken sırtını da mizahi bir tona yaslıyor. Zaten bu konuda önemli bir avantajı var; Zuhal karakterini canlandıran ismin yetenekleri... Nihal Yalçın, Zuhal’e hayat verirken onun durumu kabullenmeyen, kendi düşüncelerindeki ısrarcı kişiliğini, doğru bildiği yolda yürüme çabasını sarkastik bir hava içinde başarıyla perdeye taşıyor, karakterinin kabına sığmayan hınzırlığını yansıtmada ne kadar mahir olduğunu gösteriyor. Öte yandan Serdar Akar’ın ‘Gemide’sinden beri eleştirmen camiamızın (ben de dahil) o çokça sevdiği ve yazılarında dillendirdiği “Bir memleket gibidir gemi” metaforunu bu örnekte “Bir memleket gibidir apartman” şeklinde okumak mümkün.
Bazı bölümlerinde hafiften tekrarlara düşse de meramını anlatan bir ilk film ‘Zuhal’. Yönetmeni adına da uzun metraja kayda değer bir ilk adım hamlesi... Bu arada son olarak Nihal Yalçın’ın yanı sıra küçük rollerde tatlı dokunuşlarda bulunan kadrodaki diğer isimlerin de filme olan katkılarının altını çizmek gerekiyor. Ayrıca ‘Zuhal’de, temmuzda aramızdan ayrılan, son dönem sinemamızın emektar yüzlerinden Sencar Sağdıç’ı da son rollerinden birinde izlediğimizi belirteyim.

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/01.10.2022)



Diğer Yazılar