HERKES HAKLI, HERKES HAKSIZ
İnsanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz ihtimal olduğunu söylemiş Sylviane Herpin; düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşıdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve elbette anladığı… Bir de henüz kendisinin bile anlayamadığını, önceliklerin inci gibi dizildiği hayat ağacında, anlatabilme ihtimallerini düşünün… Üstüne üstlük her şeyi bir anda değiştirme gücüne sahip, sırtında küfesi, görünmeyen bir şey var ki, ‘ömre bedel’: Psikoloji... Sisler Evi (House of Sand and Fog - 2003), basit, çözülebilecek bir sorunun büyük bir trajediye dönüşümünü, tam da bu nedenlerle anlatıyor.
Ukraynalı yönetmen Vadim Parelman’ın ilk filmi. Aynı isimli çok satan uyarlaması. En iyi erkek oyuncu (Ben Kingsley), en iyi yardımcı kadın oyuncu (Shohreh Aghdashloo) ve film müziği (James Horner) olmak üzere üç dalda oscar adaylığı var. Kimlik ve kültür karmaşası yaşayan albay Behrani rolünde Ben Kingsley -yine- çok iyi. Kırılgan, hayal kırıklıkları yaşayan, manevi değerleri güçlü ve duyarlı eş Nadi de iyi yazılmış bir karakter ve Shohreh Aghdashloo hakkını veriyor.
Film üç ana karakter/aile üzerinden ilerliyor. Kathy, depresyonda. Kocası tarafından terkedilmiş, depresif. Behrani ve ailesi, İran islam devrimzedelerden... Şah zamanı hava kuvvetlerinde albayken, ABD’ye göç etmek zorunda kalmış. Evli, çocuklu polis memuru Lester ise, evinde bulamadığı aşkın ve tutkunun peşinde.
Kathy, öyle bir halde ki, babadan kalma evinin vergi borcunun farkında değil. Sistemin devreye girişiyle, üç kuruşluk borç yüzünden evinden atılıyor. Ülkesinde bir zamanlar güçlü ve etkiliyken, Amerikan rüyasının pek de göründüğü gibi olmadığını anlayan Behrani ise ailesini mutlu etmek için çabalıyor. ‘Fırsatlar ülkesi’ ne de olsa, birinin krizi diğerinin fırsatı oluyor ve üç kuruşluk borçla açığa çıkan evi, beş kuruşa satın alıyor. Ancak Kathy evi bırakma niyetinde değil.
Sonda söylenecekler başta söylenir bazen, bazen de tam tersi...
Melodramdan bir an bile uzaklaşmayan hikayede Kathy, Batı’nın zayıf yanını yansıtıyor. Behrani, ABD karşıtı ama orada yaşamaya mecbur.
Herkesin ‘suçlu’ olduğu kadar ‘kurban’ durumuna da düştüğü, hiçbirine sırtımızı dönemeyeceğimiz karakter bütünlüğü sunuyor film. Psikolojik savaşın müsebbibi görünmeyen canavar ‘sistem’ yine dokunulmazlığını korurken, aslında bir adımla yok olabilecek çözümsüzlüğün ağır mı ağır bedeli ise finale saklanıyor...
Bazı filmlerde o her şeyi değiştirebilecek, incecik çizginin etrafına konuşlanan psikolojiyi ve etkisini kavramak, empati kurmak zor. “Neden böyle yapıyor ki?”, “Neden şöyle yapmıyor?” “Neden...?”, “Ben olsam....”
Etkileyici drama sunarak yalnızlığı bir ‘ev’de kesiştiren Sisler Evi de bu filmlerden işte... HİLAL ÇETİNDER
Yönetmen: Vadim Parelman
Senaryo: Vadim Parelman
Oyuncular: Ben Kingsley, Jennifer Connelly, Shohreh Aghdashloo, Ron Eldard
IMDb: 7,5