The Days of Pearly Spencer ilk bestelendiğinde bir balattı. Londra’da kaydedilirken üzerinde çok oynandı, temposu arttırıldı, yaylılar eklendi. Stüdyoya dışarıdaki bir kulübeden telefon hattı çekilerek, parçada yer alan telefon bölümünde özgün ses yakalandı… Parçaya çok güvenen şirket, iyi para harcayarak sokaklarda, otobüslerde, basında reklamını yaptı. BBC ise, denizlerde dolaşan korsan radyo Radio Caroline’de çalıyor diye şarkıya sansür uyguladı ve yayınlamadı.
Telife para ödenmediği, erken davrananın şöhreti bulduğu günlerde, Yunan yorumcu Stelio Kazanjidis’in Efiye Efiye (beste: V. Vasiliadi, Pithagora) şarkısını 1969’da Duyduk Duymadık Demeyin adıyla ve Sezen Cumhur Önal’ın sözleriyle plak yapmış (arka yüz Uzaklaşma Benden Öyle) ve çok satmıştı. Birkaç korsan 45’liği yapılan Duyduk Duymadık Demeyin haftalarca listelerin üst sıralarında dolaşmış, şarkının büyük popülaritesini gören yapımcılar Stelio Kazanjidis’e Yunanca-Türkçe söylettikleri yorumu (Feridun Ersin Orkestrası çaldı kayıtta) Türkiye’de piyasaya sürmüştü.
Carlos’un Lady Laura (beste: Roberto Carlos ile Erasmo Carlos) şarkısının bu görkemli kariyerde önemli yeri var. Onu ve kardeşlerini zorluklar içinde büyütmüş annesi Laura Moreria Braga’ya 1978 yılında armağan etmiş Lady Laura’yı. Şarkı kısa sürede patlamış, Latin Amerika’da 20 hafta liste başı kalmış ve yıl içinde bir milyondan fazla plak (arka yüzü La Primera Vez) satmış. Madam Laura 2010’da 91 yaşındayken yaşamını yitirince, oğlu Roberto cenaze töreninde gözyaşları içinde Lady Laura’yı seslendirerek annesini uğurlamış.
Kan ve Gül liste başı olmuş, çok sevilmiş ve o gün bugündür sevilmeye devam etmişti. İskender Doğan daha sonra Menekşenin Moru, Mahizer gibi dillere düşen parçalar da yapmıştı ama simge şarkısı olarak Kan ve Gül belleklere çakılmıştı. Aslında 45’liğin A yüzüne, İskender Doğan’ın Aşık İhsani’nin sözlerine yazdığı Hepsi Bizim bestesi konulmuş, dönemin politik ortamında lokomotif olacağı hesaplanmıştı. Oysa, B yüzündeki Kan ve Gül patlamış ve çok satmıştı.
Eşini trafik kazasında yaşamını yitirdiği günlerde yazdığı Sensiz Saadet’in sözleri Altın Güfte ödülünü almış ve bestesini Zeki Müren’in yapması kararlaştırılmıştı. Ancak anlaşmazlık doğunca Güvenir besteyi yazmış ve Gönül Yazar seslendirmişti. Plak satış rekorları kırarken daha sonra Yaşar Güvenir’in kendisi de şarkıyı yorumlamıştı.
Birçok yerli filmde kullanılan, ayrıca TRT’nin siyah-beyaz günlerinde teknik aksaklık yaşanınca ekrana gelen o ünlü necefli maşrapa görüntüsüne sürekli eşlik eden, yine birçok programın jeneriğinde yer alan Denizaltı Rüzgarları, TRT Ara Müzikleri 2 albümüyle de müzikseverlere ulaştırılmıştı. O dönemin psychedelic arayışlarının simge yapıtlarından olan şarkının kayıtlarında, Attila Özdemiroğlu moog, Oğuz Durukan bas gitar, Arif Sağ bağlama, Okay Temiz vurmalılar çalmıştı…
Anadolu popun yerini arabeske bıraktığı günlerdi. Her iki akımdan da tatlar taşıyan Deli Etme Beni Aşk 45’liği (arka yüz Neden Ayrıldık) Tülay’ı zirveye taşıyan plak oldu. Yerli popa katkısı büyük olan Bora Ayanoğlu’nun bestesine Tülay’ın yazdığı sözlerden oluşan Deli Etme Beni Aşk’ın düzenlemesi de Esin Engin’e aitti.
Seksenler çocuklarının iki şarkısı vardı; biri Arkadaşım Eşşek, diğeri de İtalyan şarkıcı Pippo Franco’nun seslendirdiği Chi Chi Chi Co Co Co. Özellikle ikincisi çocukları akraba toplantılarında, okul müsamerelerinde, tatil yerlerinde zorlar, kalabalıklar önünde şarkının videosunun koreografisini bire bir uygulamaları istenirdi…
Grubun dördüncü albümü Midnight Cafe'de (1976) yer alan ve bu uzunçalardan seçilen üçüncü tekli olan I'll Meet You At Midnight (arka yüzü Miss You), grubun lideri Chris Norman'ın karizmasının da yardımıyla Smokie'nin zirvedeki yerini sağlamlaştırmış, dönemin klasikleri arasına girmişti.
1977’ye dek sıradan bir şarkıcı olan Umberto Tozzi, İtalya’da Sanremo’dan sonra en fazla önemsenen Festivalbar müzik yarışmasına katıldığı Ti Amo’yla birinciliği almış, şarkının 45’liği (arka yüzü Dimentica Dimentica) bir yılda uluslararası alanda sekiz milyondan fazla satılarak ve Fransa’da bile altı haftadan fazla listenin en üst sırasında kalarak büyük başarı elde etmişti.
Karaca’nın seslendirdiği Dadaloğlu şarkısı Anadolu pop akımının o yıllarda çıkan en sıra dışı yapıtı olarak sivrilirken ‘sol müzik’in de bayrak şarkısıydı... Dadaloğlu şarkısı, o dönem ülkenin politik hayatta daha sert bir döneme gireceğinin de göstergesiydi. Dadaloğlu'nun başarısı Cem Karaca’nın üstün yorumunun yanında bir isyan türküsü olmasında da yatmaktaydı.
70'li yıllarda Ali Kocatepe, Akdeniz bölgemizin gözde kentleri Antalya ile Mersin için iki güzel şarkı bestelemişti.Antalya Belediyesi, 1974'te Ali Kocatepe'den o dönem kentin tanıtımına büyük katkıda bulunan Altın Portakal Film Festivali için bir beste yazmasını istemişti... 1-7 Haziran 1975'te Mersin'de düzenlenen 1. Akdeniz Tekstil ve Moda Festivali için Ali Kocatepe’nin söz ve müziğini yazdığı beste ‘Merhaba Mersin’i seslendirmek üzere...
Öyküye göre 10cc'den Eric Stewart ile Moody Blues grubundan Justin Hayward'ın tatilde Barbados’daki tatillerinde yaşadıklarını yine Eric Stewart ile Graham Gouldman şarkı yapmıştı. Mekan Jamaika’ya kaymış, burada tatil yapan beyaz adamın, boynundaki kolyeyi isteyen, uyuşturucu satmaya çalışan tiplerden korkusu anlatılmış, işin içinde Jamaika olunca, coğrafyanın vazgeçilmezi reggae devreye girmişti.
Grubun 1971’de çıkardığı 45’lik (B yüzü Rainin’n Painin), bütün zamanlarda 10 milyon satış barajını aşan beş plaktan biri unvanıyla müzik tarihine geçti. Bu versiyon, son derece basit yapısıyla ve kulaklarda kolay kalan ezgisiyle günümüze kadar birçok kez coverlandı ve zamansız bir şarkı olarak birçok kuşak tarafından sevildi, kabul gördü.
Grubun ilk flaş parçası Gence’nin düzenlediği Hilal adlı mehter marşı yorumu oldu. Devamında Kafkas halk kahramanı Şeyh Şamil’e adanmış ‘Şeyh Şamil’le Durul Gence 10, haftalarca listelerin en üst sırasında kalmayı başardı. 45’liğin yüzünde Hilal, arka yüzünde Şeyh Şamil (1970) vardı.
Bizde de herkesten önce davranıp Taka Takata’yı Nilüfer kapmıştı. Nilüfer, Aralık 1972'de çıkan ilk 45'liği Kalbim Bir Pusula/Ağlıyorum Yine ile pop markete adımını atmıştı. Daha sonra Gülden Karaböcek (Şaka Yaptım), Sevil Hasman (Şaka yaptım Ben Sana), Neşe Karaböcek (Aşka saygın Varsa), İstanbul Gelişim Orkestrası (Taka Taka), Örder Bali, Öztürk Serengil, Kutsi (Taka Taka), Osman İşmen, Meyra da şarkıyı yorumlamıştı.
Yetmişler’in başı; arabesk egemenliğini ilana hazırlandığı günlerde bu tip arayışlara ‘fantezi müzik’ de dendiği zamanlar. Zerrin Zeren (1954/Kırşehir) isminde gencecik bir ses çıkıyor ve fantezi şarkılarıyla önce tavernalarda adını duyuruyor, ardından da gazino sahnelerine transfer oluyor, assolistliğe kadar yükseliyor. Büyük ilgi çekiyor, özellikle de 1973’de dönemin flaş topluluğu Kupa Dörtlüsü’yle doldurduğu, orgun hakimiyetinde akan Tatlı Dile Güler Yüze’yle.
Hayatımıza bu kadar girmiş kaç tane yabancı parça vardır ki! Yetmişli yılların başında dillerden düşmeyen Si Tu Savais Combien Je T’Aime adeta marş olmuştu o günlerde. Şarkının söz ve müziğini yazan ve de seslendiren Christian Adam Türkiye’ye davet edilmiş, imza günlerine katılmış, parçanın 45’liği (arka yüz Je N’Ai Jamais Rencontre) çok iyi satmıştı.
Yıl 1975'ti; Türkiye ilk kez katılacağımız Eurovision Şarkı Yarışması'nın heyecanını yaşıyordu. Büyük orkestrayı yönetecek Timur Selçuk, sınıfındaki öğrencilerden yarışmanın sinyal müziği için beste yazmalarını istiyor, Melih Kibar'ın bir gecede hazırladığı ve 'Çoban Yıldızı' adını verdiği sinyal müziğini seçiyordu. 'Çoban Yıldızı' o kadar beğeniliyordu ki ...
O güne kadar yaptığı plaklar çok satmasa da adını geniş kitlelere tanıtmayı başaran Barış Manço, 1970’de ilk büyük ticari çıkışını gerçekleştirir ve Türkiye’de bir ilki başararak bestesi Dağlar Dağlar’ı iki ayrı yorumla plağa okur. 45Liğin ilk yüzünde grubu ‘Barış Manço Ve’ ile parçayı söylerken, arka yüzünde Türk Sanat musikisinin usta isimlerinden Cüneyt Orhon’un klasik kemençesi ona eşlik eder.
Müzik listelerinde Semicenk 'Geçiyor Zaman'la birinci, Dedüblüman 'Sana Güvenmiyorum'la ikinci, Mabel Matiz 'Dudaklarımdan Yıllarca Düşmeyecek'le 'le üçüncü oldu.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Çellist Çağ Erçağ ile piyanist İris Şentürker’in, Brahms, Rachmaninov, Fauré ile Tchaikovsky’nin çello ve piyano için yazılmış eserlerini yorumladığı “Miras” albümü, dijital platformlarda satışa çıktı. İki müzisyenin profesyonel kayıt stüdyosu yerine Kaş’ın Gökçeyazı köyündeki bir taş evin akustiğinde kaydettiği Miras'ın kayıt, mix ve mastering çalışmaları Saygın Özatmaca’ya ait.
James LaBrie, John Petrucci, John Myung, Jordan Rudess ile Mike Portnoy'dan oluşan Dream Theater, 2009 tarihli "Black Clouds & Silver Linings"'den 15 yıl sonra yeni albüm hazırladığını duyurdu: "Parasomnia". 7 Şubat 2025 tarihinde satışa çıkacak albümden ilk tekli olarak "Night Terror" şarkısını seçen Dream Theater, parçanın videoklibini internete koydu.
'Sanat Güneşi'miz Zeki Müren'in yorumlarından oluşan Best of Zeki Müren albümü 26 Aralık 2024 tarihinde AJS Müzik etiketiyle, uzunçalar formatında satışa sunuldu.
Bülent Ortaçgil pek önemsemese de en sevilen, hiç eskimeyen şarkılarından oldu Şık Latife. Belki diğerleri gibi derin mesajları ya da entelektüel tadı yoktu ama bir sinema filmi, videoklip gibi akıp gidiyordu gözler önünde kentli kadının yalnızlığı, mutsuzluğu, rutini. Kalabalıkların ortasında bir başına kalmış Şık Latife’nin öyküsü albümde hemen öne çıkmış, inci gibi işlenmiş düzenleme, akustik çalmalar bu hınzır mizahı başarıyla sarmalamıştı.
Yerli müzikte Lan ile Zeynep Bastık birinci, Reynmen 'Renklensin'le ikinci, Emre Fel Sana El Pençe Durmam'la üçüncü oldu.
Rock ve müzik tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için rap şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu fotoğrafı tıklayınca:
Göksel Baktagir, Çiğdem Gürdal ve Şennur Dinleyen'le ince sazın aşkı bugün 20.00'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Ahenk programında.
Naz Koçaş, best of'unu Stig'in şarkılarından yaptı:
İsmi Açık Hava Tiyatrosu; halkın ağzında Harbiye Açıkhava; kartvizitinde ise ‘Türkiye’nin Müzik Mabedi’ yazılı. Hem ülke, hem dünya kültür tarihinde bir Royal Albert Hall, Madison Square Garden, Olympia kadar önemli ve değerli bir amfitiyatro. Kent mimarisi için de önemli merkez. Batılı örneklerine benzer şekilde bir eğlence vadisinin ortasında bulunuyor. En üstte Hilton, biraz altında, günümüzde adı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı olmuş meşhur Spor ve Sergi Sarayı, Açıkhava Tiyatrosu, Küçük Çiftlik Park lunaparkı ve ismi sürekli değişen stadyum…