Gerçekten de ‘acayip’ bir albümdü bu. Boş parça yoktu ve bunlardan yedi tanesine videoklip çekilmişti. Beş yıl sonra Tarkan’ı Avrupa listelerinin üst sıralarına taşıyacak Sezen Aksu şarkısı Hepsi Senin mi’yle açılan albüm, Yıldız Tilbe sözleriyle Kış Güneşi, Gitme, Dön Bebeğim, Unutmamalı, Gül Döktüm Yollarına’yla haftalarca gündemde kalmayı başarıyor, Tarkan star gibi davranma evresine geçiyordu.
1980’den itibaren de bireysel olarak albümler üretmeye başlamıştı. Tamamen arabeske teslim olmuş piyasada ‘vaha’ işlevi gören çalışmalardı bunlar. Gitarı iyi bilen, kapasitesini tanıyan, bu çalgıya üslubunu da eklemeyi beceren Canku, 1990’da ise üçüncü solo albümü Sonsuza Dek- Ayrılık’ı yayınlamıştı.
Mart 1971’de Moğollar’a çok önemli bir haber ulaşmıştı. Danses Et Rythmes de La Turquie ‘Dhier A’Aujourd’hui (Dünden Bugüne Türkiye’nin Dans ve Ritmleri), daha önce Jimi Hendrix (Electric Ladyland albümü) ile Pink Floyd grubuna (Umma Gumma albümü) verilmiş Academie Charles Cros Grand Prix du Disque ödülüne layık görülmüştü. Aynı uzunçalar 1973 yılında Türkiye’de, Anadolu Pop adıyla, farklı bir kapak düzenlemesiyle basılmıştı.
Rapstar, Ceza'nın 15 Ocak 2004'te piyasaya çıkardığı ikinci solo albümüydü. Daha sonra Ceza'yla arası açılan Sagopa Kajmer’in yanı sıra Türkiye'den Mehmet Can ve Bahadır ile yurt dışından (Almanya, İsveç) prodüktörler üretmişti. O günlerin popüler TV yarışma programı Popstar’dan çıkıp kendilerini yıldız görenlere gönderme yapmıştı albümün kapağında.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de yorumculuğuyla öne çıkmış isimler için iyi beste bulabilmek büyük sorundu. İmdada, Duru’nun ilk albümünü yayınlayan şirket 1 Numara’nın sahibi Ali Kocatepe yetişmiş ve ikinci uzunçalar için Kocatepe besteci yanıyla, bir şekilde Teoman-Taşkan-Duru üçlüsüne katılmıştı. Albüme, Kocatepe’nin Sabahattin Ali sözlerine yazdığı Melankoli parçasının ismi verilmişti.
1970’lerin ortasında, söz yazarı Çiğdem Talu’yla tanışmıştı. Talu’yla birlikte yaptıkları Tanrım Bu Hasret Bitse / Şoför Mehmet 45’liği büyük ilgi toplayınca ortaklık devam etmişti. Aralarına besteci olarak Melih Kibar da katılmıştı ve yerli pop tarihinin en başarılı, en üretken, en isabetli işler üreten takımı vardı bundan böyle pazarda. Üçlüden benzersiz şarkılar gelmeye başlamıştı ve hepsi listelerin üst sıralarına yükselmişti. Aranjmancılara kesin ve tartışmasız galibiyetti bu.
Yeni Bir Gün gibi müthiş bir albümün ardından Barış Manço-Kurtalan Ekspres’in neler yapacağı merak ediliyordu. Müzikseverlerin beklentilerini boşa çıkarmadan, çıtayı düşürmeden iki yıl sonra tarihe birçok hit parça armağan edecek yeni albümlerini yayınladılar: Sözüm Meclisten Dışarı.
Piyanist rockçulardan Fethi Taner, grubu Toplama Adamlar’la 1990’da ‘Fame Star 90’ yarışmasına katılarak adını duyurmuştu. Grup, 1993’te ‘İş Dönüşü İstanbul Kentinde’ albümünü yayınladı. Güneş Devrim Demirci (gitar), Yavuz Çetin (gitar), Gültekin Kaçar (gitar), Hakan Özer (gitar), Turgay Çelik (bas gitar), Melih Güzel (gitar), Aydın Şeref’ten (davul) oluşan Toplama Adamlar’da sürekli kadro değiştiğinden kalıcı bir kariyer oluşturulamadı ve ilk dönemde üretilen nitelikli blues çizginin devam gelmedi.
Sıvas’ta yakılan 37 aydının anısına, Alaaddin Us’un yazdığı ve bestelediği Türküler Yanmaz’ı ad olarak vermişti albüme Edip Akbayram. Bu ülkede insanları yakabilirler, ama türküleri yakamazlardı…
Üçüncü albüm Onyedi ise, müzik ve sözlerde Teoman’ın en iyi performansını ortaya koyduğu, söz yazarı hakka şair olarak da önemsenmeye başladığı, o güne kadar en fazla sattığı yapıt oldu. Herkesin bir şarkıyı benimsediği albümden beş parça, beş yıl sonra yayınlanacak Best of Teoman albümüne girdi.
Hindistan yolculuğundan geriye kalanla, Ortadoğu’dan bulduklarını birleştirerek yaptığı 45’likler 1976’da kendi iradesi dışında, bağlı olduğu plak şirketi tarafından uzunçalar olarak ‘Erkin Koray 2’ adıyla yayınlandı. Albümde ‘boş yoktu’ ve müziği sınırlara ayırmayı sevmediğini söyleyen rock yıldızı Erkin Koray, yüzünü Doğu’ya çevirip Şaşkın, Fesuphanallah, Estarabim, Arap Saçı, Gönül Salıncağı, Tımbıllı gibi kısa sürede hitleşen şarkılarla piyasayı alt üst etmişti.
Daha o tarihte, bir çeşit Levent Yüksel’in ‘best of albümü’ esprisi kazanmıştı. Doksanlar gençliği için önemli bir isim olan Levent Yüksel, arabeskin tirajlarının popa akmasını sağlayanlar arasına girmişti. Televizyonların da büyük desteğiyle büyük satışa ulaşan bu albüm sonrası Levent Yüksel’den hep böyle bir çalışma beklendi.
Kapağında, pembe zemin üzerine Nilüfer’in şirin bir fotoğrafının bulunduğu Selam Söyle, çoğu daha önce Batı’da hit olmuş, dokuz aranjman ile bir de Nino Varon bestesinden (Boşver) oluşuyordu. Düzenlemelerin altında Attila Özdemiroğlu ile Onno Tunç’un imzasının bulunduğu bu şarkılar Nilüfer’e ‘altın plak’ ödülü getirdi
Albüm, daha sonra açılarak milyona yakın satmış, 1983 baharında çıkan çalışma, özenli sözleri, sanat müziğiyle Akdeniz ezgilerinin harmanından oluşan sounduyla ‘Darbe’ sonrasında pop için tam bir umut haline gelmişti.
Ozan tavrının ayrıksı ve özgün örneklerinden biriydi; toplumun dertlerine uzak gibi görülse de aslında milyonların fotoğrafıydı diziler. Her parçanın yakaladığı farklı birileri vardı. Modalar, kuşaklar gelip geçerken Benimle Oynar mısın ? her dönem başucu albümü olarak gündemde kaldı. Ufak, ufak hep sattı; aşılamadı…
1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar, ikilinin adını geniş kitlelere taşıyan yapıt oldu. Şarkıların bir bölümünün Derviş Zaim’in yönettiği Tabutta Rövaşata filminde kullanılması da albümün tanıtımına önemli katkıda bulundu. İlk albüm Yansımalar’da kullandıkları ney ve gitara, bu çalışmada ut, akordeon, kemane, tambur, bendiri ekleyerek daha zengin sounda ulaşan Filiz ile Yayla, o günlerde aralarına Engin Gürkey’i de (vurmalılar) dahil etmişti.
Babası Türkiye’nin en zengin adamlarından olmasına karşın o solda nefes almayı tercih etmişti ve bir şarkısında şöyle söylüyordu: ‘Doğarken başkaydı yerim, şimdi halkla beraberim…’. 1977’de Melike Demirağ ilk albümünü yayınladı. Şanar Yurdatapan bestelerinden oluşan uzunçalardan Masal, Ninni, Ağlamak Ayıp Değil, Bir Gün Gelecek parçaları öne çıkmış, ülkede üretilen sol müziğe pop cenahından önemli bir destek sağlamıştı…
Şeşenler kulaklarda yer etmiş bestelerini, Türkiye’de yaşayan Yunan müzisyen Nikiforos Metaxas’a emanet ederek ve tamamen akustik enstrümanlar kullanarak Mest Of albümünü çıkardı. İlhan Şeşen’in ‘eski şarkıları kurtarma operasyonu’ diye tanımladığı bu yapıt, daha önce Gündoğarken albümlerinde yer almamış Rüzgar adlı parçanın klibiyle grubu birden listelerin en üst sıralarına taşımıştı.
Bir ayağı Batı’da olan Barış Manço yenilikleri, modaları yakından izleyebiliyordu. 70’lerin sonuna doğru, dünyadaki gelişmelere uygun olarak gruptaki nefeslileri tamamen silip yerine tuşluları öne çıkartmış ve soundu elektronikleştirmişti. Bu yeni soundu yansıtan Yeni Bir Gün, hem Manço’nun hem de Kurtalan Ekspres’in zirve albümü olacaktı.
Modern Folk Üçlüsü pes etmemiş, adlarındaki folk lafına rağmen bu kez de Klasik Türk Sanat müziğini çok sesli yorumlamaya karar vermişti. 1974’te Doğan Canku, Hacettepe Üniversitesi’nde kurulan ‘Müzik Ve Güzel Sanatlar Bölümü’nde müzik direktörlüğüne başlarken üçlü, alaturka şarkılardan oluşan ‘40 Yıl Sonra’ adlı albümle yerli popa yepyeni bir hava getirmişti.
44. İstanbul Film Festivali sürüyor… İlkbaharın İstanbul’a dokunuşudur bir bakıma film festivali ta o ilk ‘sinema günleri’ yıllarından bu yana… Eski tadı ve heyecanı olmasa da festival önemlidir. Başımızın tacıdır! Vizyon durur mu; o da hız kesmiyor... Beşi yerli yapım, ikisi yeniden vizyon görecek film olmak üzere toplam on filme ev sahipliği yapıyor 18 Nisan haftası… Özünde politik bir tür kırması olan ‘Sinners / Günahkârlar’ ve gerilimli casusluk öyküsü ‘Black Bag / Kara Torba Operasyonu’ haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan iki yenisi!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
CIA’de masa başı bir görevi olan Charles Heller’ın eşi, iş dolayısıyla gittiği Londra’da terörist saldırısı sonucu öldürülür. Bu durumda intikam almak için yola çıkan kocasıysa geniş kaslara ya da silah kullanma becerisine sahip olmasa da zekâsı ve yanında taşıdığı laptop’la hedefine ulaşmaya çalışır. Eski bir romanın sinemadaki yeni uyarlaması olan ve kimi bölümleri İstanbul’da çekilen ‘Amatör’ün başrolünde ‘Bohemian Rhapsody’de canlandırdığı Freddie Mercury rolüyle Oscar kazanan Rami Malek var. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/12.04.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Geçen hafta, Berlin Film Festivali (Berlinale) izlenimlerimize başlamıştık. Kaldığımız yerden devam edelim. Bu hafta bahsedeceğimiz filmler arasında, festivalden Altın Ayı ile dönen ve İstanbul Film Festivali’nde de gösterilecek olan Drømmer, Radu Jude’nin yeni filmi Kontinental ’25, tümüyle yapay zeka ile oluşturulmuş görseller ile yapılmış bir animasyon ve festivalden Teddy ödülü ile dönen, Lesbian Space Princess de var. Haftaya, Berlinale notlarımızın üçüncü bölümü ile devam edeceğiz.
Mehsem Özşimşir ile Alp Arslan aşiyan yollarından nağmelerle bugün 18.15'te TRT Müzik'te ekranlara gelecek Gönül Penceresi programında.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.