KALBİM ÇARPAR SENİNLE
Ajda Pekkan'ı sahnede seyretmek başka bir şeydir. Plaklar, şarkılar, albümler tamam, onları da hiçbir zaman dinlemeye doyamam edemem ama, Superstar'ı sahnede seyretmenin tadına doyulmaz. Yıllar yılıdır değişmedi bu; Ajda Pekkan'ın sahneye çıkacağını her duyduğumda yerimde duramaz olurum. İki elim kanda bile olsa gider seyrederim Ajda Pekkan'ı. Gazino, kulüp, o mekan şu sahne ayırımı yapmadan koşarım peşinden. Fuar zamanı, sırf onu seyredebilmek için İzmir'e gitmişliğim de vardır.
Gider, Basmane'de ucuz bir otelde kalır, iki ya da üç gün üst üste onu seyreder dönerdim. Bebek Belediye ya da muadili yerler bile hızımı kesememiştir. Arkalardan, olabilecek en ucuz masayı seçer, 'fiks-menü' nün bir milim bile dışına taşmamaya gayret ederek, olağan programın, akışını bir an önce tamamlayıp sıranın ona gelmesini beklerdim. Egemen Bostancı'nın bu piyasaya el atması ile işim daha da kolaylaşmıştı. Daha kolay ve daha ucuz ulaşabiliyor olmuştum artık Ajda Pekkan'a. Açıkhava ya da Şan Tiyatrosu'na, Superstar'ın neredeyse sahnede olduğu her gece giderdim. Konser ya da showun bütün akışını ezberler, salondaki herkese, şu koca şarkıcıyı yalnızca bir kere gelip seyredebiliyorlar diye burun bükerdim. Geçtiğimiz yaz da, Rumeli Hisarı'nın programı açıklanır açıklanmaz koşup biletlerimi almıştım. Ama sanatçının geçirdiği rahatsızlık, bu konserlerin ertelenmesine neden olmuş, ben ve benim gibiler boyunlarını bükerek çıkabilecek ilk fırsatta dört nala koşturmak üzere tetikte bekler olmuştu.
Bu fırsat da geçtiğimiz cumartesi çıktı önümüze. Ajda Pekkan, 27 Ocak Cumartesi gecesi; Buğra Uğur, Berç Yenal, Asım Ekren gibi devlerin de içinde olduğu orkestra eşliğinde, Bostancı Gösteri Merkezi'nde sahnedeydi…
BÜYÜ OLUR SARAR DÖRT YANDAN
Görülecek şeydi Ajda Pekkan. Tıklım tıklım dolu bir salona söyledi şarkılarını. Superstar'ı kırk yıldır bilenler, takip edenler bile şaşkınlık ve heyecan içinde seyretmekteydiler onu. Fikret Şeneş, Şehrazat, Erkan Özerman, Nino Varon, Dani Grunberg de oradaydı. Nihat Odabaşı da… 90'lı yılların bu çok yetenekli ismi, heyecandan yerinde duramayarak "Bu kadın inanılmaz, bu kadın taş gibi" demekteydi dostlarına… Nihat Odabaşı çok haklı; bu kadın inanılmaz. Her ne yapıyorsa yapıyor ve bin yıldır onu her saniye takip etmişleri bile şaşırtıyor. Tam da "Sihirli Aşk" şarkısında söylüyor olduğu gibi, büyü olup dört yandan sarıyor herkesi.
Perde açıldığında gördüğümüz Ajda Pekkan, ilk bakışta; öyle tuhaf, öyle anlamsız, hatta öyle 'saçma' kıyafetlere sarılıp sarmalanmıştı ki, bunları ondan başka kim giyse gülmekten yerlere yatardınız. Neredeyse 'kürk manto' diyebileceğiniz bir şeyle sahneye adım atmıştı Ajda Pekkan. Altında da, bin tane deli saçması 'parça', aksesuar, ıvır zıvır. Ama, daha ilk şarkının hemen sonunda, hepimiz birden, kadının, "çok ama çok şık" olduğuna hükmettik. Böyle bir gücü var Superstar'ın, sizi her şeye, hem giydiklerine hem söylediklerine inandırabiliyor.
Her zaman böyle olmuştur, o gece de öyle oldu. 'Sıkı' Ajda Pekkan hayranlarının uzak durmaya çalıştığı son 'hit' "Aşka İnanma" da bile büyülenmiş gözlerle bakıp durmaya devam ettik, "Aşka İnanma" sak da, Ajda Pekkan'a inandık. Eski yeni her şeyini söyledi o gece Ajda Pekkan… "Bu şarkı da üzerime yapıştı kaldı" dediği "Petrol" ü de, 60'lardan "Saklambaç" ı da, "size şimdi hiç bilmediğiniz, yepyeni bir şarkı söyleyeceğim, bakalım sevecek misiniz?" diyerek başladığı "Kimler Geldi Kimler Geçti" yi de, "yaşamca" kalmış olan "Son Yolcu" yu da, hatta çoğu zaman ihmal etmiş olduğu emsalsiz "Sihirli Aşk" ı da… Ama hiçbir Fransızca şarkısını söylemedi, "Viens Dans Ma Vie" yi olsun söylemedi. Belki günün şartları gereği bu böyleydi, belki de Fransızca sayfasını tamamen kapatmıştı Superstar. Ama Yunanca şarkılar alınmıştı bu sefer repertuara. Memleketimizi kasıp kavurmakta olan 94'lük "Eleni" ve Angela Dimitriou'nun bir şarkısı, bu sefer Ajda Pekkan'ın sesinden yankılandı salonda.
Çok yakınlarda, Atina'da vereceği konserde, bu şarkıları söylediğinde salonu eminim ki alkıştan inletecektir Ajda Pekkan; ama bana, bir parça "Japonya dolaylarından" derlenmiş gibi gözüktü bu şarkılar. Ben de bir tek kelime olsun Yunanca bilmem ama, çok fazla dinlediğim bir müziktir Yunan müziği ve Ajda Pekkan'ın versiyonları, bana hiç "oralı" gibi gelmedi. Ama ne gam, üstünde bile durulmazdı bunun; on dakika denilip, neredeyse bir saati bulmuş olan aradan sonra yerimize oturduğumuzda, müthiş bir sürpriz beklemekteydi bizi…
Ajda Pekkan, tavana yakın bir noktaya asılı tutulmuş bir motosikletin üzerinde gülümsemekteydi bize perde açıldığında. Bu sefer de, bir kolej öğrencisi kadar sadeydi, bir beyaz gömlek ve bir siyah şort… Sanki, uyanmış da, yatakhanenin tuvaletine, dişini fırçalamak üzere gidiyormuş gibi sade ve sıradan. Ajda Pekkan'ın, bir tek beyaz gömlek/siyah şortla yapabildiğini, bir başkasının yapabileceğini sanmam…
Düşündüğüm, söylediğim her şey, hep aynı noktaya getirip bırakıyor beni: "Bir tek o, yalnızca o, hep o…"
Hep böyle düşünüp, her zaman böyle söyleyeceğim: "Haykıracak nefesim kalmasa bile…"
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Onyedi Yaşında - Serengil - 45'lik
Üç Kalp - Regal - 45'lik
Moda Yolunda - Odeon - 45'lik
Pour Lui - Philips - LP
Hoş Gör Sen - İstanbul - CD
Unutulmayanlar - Yaşar - CD
The Best of Ajda - Elenor - CD
Diva - Universal - CD
NAİM DİLMENER