NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

EĞER AĞLIYORSAM YAŞIYORUM BEN

24 Ekim 2020 Cumartesi 20:03
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Göksel’in ikinci albümü “Körebe“, yalnızca şarkıcının kendisine şans getirmedi; albümün kalkış noktaları olduğu için, Karaböcek kardeşlerin de önünü açtı. “Neşe Karaböcek şarkılarının Gülden Karaböcek tarzında söylenmesi“ şeklinde özetlenebilecek bir konsepte sahip olan bu albüm, her iki kardeşin eski kayıtlarının (çoğunluk kaset üzerinde olmak üzere) yeniden basılmalarına sebep oldu.
Son olarak, Göksel kotasından, Gülden Karaböcek’in “Altın Klasikleri“ yayınlandı. Jet Müzik; Gülden Karaböcek’in çoğu önemli şarkısını bir araya toplayarak “3 kaset + 1 CD“lik bir paket yapmış. Bu şahane paketin fiyatını ise kapaktan girmiş firma: “Şok fiyat: 3 kaset bir arada ve CD’si ile birlikte, KDV dahil perakende satış fiyatı: 7.500.000.-TL“. Günümüzde, bir kasetin dört - beş milyona alınabildiğini düşünürsek, sudan ucuz bir fiyat bu. 70 ve 80’lerin kült şarkıcısının, hemen hemen her parlak anına bu fiyata ulaşılabilecek. Bu kampanya çerçevesinde, sanatçının son iki albümü “Güldence“ ve “Silemem“ dahil, bütün geçmişi, tek tek kasetler halinde de satışa sunuldu. Bedava sayılabilecek bir rakamla, bütün bir Gülden Karaböcek geçmişine sahip olmak işten değil. 70’li yıllarda, albümlerine “Gülden Fırtınası“ gibi isimler koyacak kadar popüler olan sanatçının bu son kampanyasının bir miktar olsun ses getirip getirmiyeceğini bilmiyoruz, ama her durumda bir fırtına koparmayacağı çok belli.
O günlerden bugüne çok şey değişti; bir zamanlar “dişi Orhan Gencebay“ ya da “dişi Ferdi Tayfur“ olarak adlandırılmış olan ülkemizin “hüzün kraliçesi“ eski günlerinden artık çok uzak. Uğruna her yeri, her şeyi devirmiş hayranları da öyle, köprülerin altından çok şarkı, çok şarkıcı aktı. Ama her durumda, Gülden Karaböcek’in, o kendine özgü sound’una kulak vermek isteyen birileri çıkacaktır. Herhangi bir kategoriye kolaylıkla sokulamayacak, yalnızca Gülden Karaböcek’in temsilcisi olduğu; pop olmayan, arabesk olmayan, halk ya da Türk müziği de olmayan, ama belki de hepsinin hoş bir toplamı sayılabilecek bir kılık biçmişti kendisine Gülden Karaböcek.

GÖZÜMDE CANLANIR KOSKOCA MAZİ

Gülden Karaböcek, ilk 45' liklerini 70' li yılların başında yayımladı. Bu ilk dönem plakların arasında en fazla ses getireni “Koşma Koşma“ adlı plak oldu. Tamamen 'pop' olan, günün taleplerine uyan ve sonradan şarkıcının binbir arayış, binbir emekle oluşturacağı 'sound' u ile uzaktan, yakından ilgisi olmayan bir 45' likti bu. Plak tutunca da devamı geldi. Şah ve daha sonra Elenor' dan çıkan bu plaklarda, başta Aşık Ferrahi ve Aşık Mahzuni Şerif olmak üzere onlarca türkü seslendirdi sanatçı.
Türküleri, hafifçe 'batı' sound’una yaklaştırılmış ama asla köklerinden koparılmamış bir şekilde söylemekteydi. Bu dönemi, şarkıcının “Ferdi Tayfur“ dönemi takip etti. Ferdi Tayfur, Elenor' un bir başka sanatçısıydı; bu nedenle, şarkıcının, Ferdi Tayfur' a ait “Bana Gerçekleri Söyle“, “Çeşme“ ve “Ne Bilirdim ki“ adlı şarkıları plak yapması kimseyi şaşırtmadı. Ama bu plaklarda şaşırtıcı olan, bu tamamen arabesk şarkıların, Gülden Karaböcek' in daha önceki stil' ine uyarlanabilmiş olmasıydı. Mükemmel bir şekilde aranje edilmiş bu üç - beş plak sonrası, Gülden Karaböcek bir adım daha atttı, tam olarak ne yapmak istediğine karar verdi, türküleri de, başkasının şarkılarını da bir kenara bıraktı ve şarkılarını kendisi yazmaya başladı.
Bunun ilk örneği de “Dilek Taşı“ oldu. Sözleri Poyraz Tekin' e ait olan şarkı tam anlamıyla on ikiden vurarak yeri göğü inletti. Orhan Elmas' ın yönettiği bir filme konu oldu ve bu 45' liğin arkasından “Müzik Ve Ben“ albümü geldi. “Müzik Ve Ben“ ülkemizde bugüne kadar yayınlanmış en 'fenomen' albümlerinden biridir. Hesaba kitaba gelemeyecek kadar çok sattı bu albüm. Şarkıcıya neredeyse bir Orhan Gencebay, bir Ferdi Tayfur miktarında ün ve popülerlik getirdi.
Bütün ülkenin dilinde bu albümün şarkıları vardı: “Bir gün değil, sana hergün yalvardım, duymadın sesimi, sürünüyorum“. Bu durumu komik bulanlar da vardı elbette. “Hisseli Harikalar Kumpanyası“ müzikalinde, Melih Kibar ve Çiğdem Talu, arabeski 'ti' ye almak için yazdıkları “Sabır Taşı Kolyesi“ nde, bu albümün ikinci parçası olan “Ayrılık Kolyesi“ ni örnek seçtiler kendilerine. Durmak yorulmak bilmeden, 'ayrılık' ve 'karşılıksız aşk' şarkıları söylemiş olan şarkıcının, “İncileri onun hep gözyaşımdan,dilersen boynuna tak da öyle git“ gibi oldukça naif, oldukça yürek yakıcı dizeleri, “Bir kolye yapmışım sana sabır taşından, tak bu kolyeyi boynuna, yıkıl karşımdan“ a dönüştürüldü, bir kısmımız kıkırdamak için bunu fırsat bildik... Bu çok tutmuş ve çok satmış albümden sonra, önce “Gülden Fırtınası“, sonra da diğerleri geldi. Her albüm, şarkıcının başarısını daha da keskinleştiriyor, “hüzün kraliçesi“ namının altını biraz daha çiziyordu.
Güya bolluk içindeymişiz hissini güçlendirmek için herkesin elbirliği ettiği 90’larla birlikte, Gülden Karaböcek ve benzerlerini tamamen unuttuk. Aklımız başımıza geldiği zaman da, terkettiklerimizin büyük bir kısmına yeniden sarıldık, onları yeniden sahiplendik. Her nedense, Gülden Karaböcek bunların arasında yoktu. Onu tamamen unutmuştuk ve hiç hatırlamıyorduk. Yürek paralayıcı şarkılarla oluşturulmuş “Altın Klasikler“, belki de bir barışma isteği. Birkaç yıl önce, “Seni seven kalbimden, düşüncemden, gözümden silemem“ diye seslenmiş olan sanatçının bizi hala “silmemiş“ olduğuna eminim. O yapacağını yaptı, bundan sonrası bize kalmış.

BULURSANIZ KAÇIRMAYIN

Taka Taka (Şaka Şaka) - Şah Plak - 45' lik

Ahu Gözlüm – Elenor - 45' lik

Şu Sazıma Bir Düzen Ver – Elenor - 45' lik
Dilek Taşı – Elenor - 45' lik

Müzik ve Ben – Elenor - LP

Gülden Fırtınası – Elenor - LP

Hayrını Gör - Aziz Plak - CD

Silemem - Düzgit Plak – Kaset

Altın Klasikleri – Jet – 3 kaset + 1 CD

 

NAİM DİLMENER

[email protected]



Diğer Yazılar