Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

6 KASIM 2009

02 Nisan 2011 Cumartesi 00:00
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

6 Kasım haftası, 6 filme ev sahipliği yapıyor. Yılın beklenen sürprizi ´´Yasak Bölge 9´´ ve Zeki Demizkubuz imzalı ´´Kıskanmak´´ haftanın önemli filmleri… İyi seyirler…

YASAK BÖLGE 9
Güney Afrikalı genç yönetmen Neil Blomkamp´ın filmi, kült olmaya aday bir yapım. Mockumentary´ye (yalancı belgesel) göz kırpan yapısı, bilimkurguyu, politik bir dram ve sürükleyici aksiyon sahneleriyle kaynaştıran orijinal öyküsüyle, şaşırtıcı, etkileyici bir iş ´´Yasak Bölge 9 / District 9´´. Yapımcılığını, beyazperdenin yaratıcı dahilerinden Peter Jackson´ın üstlendiği Yeni Zelanda-ABD ortak yapımı, bir uzay gemisinin, Johannesburg´a demir atışının yirmi yıl sonrasında geçiyor. Çizilen kaotik tablo, tecrit edilmiş uzaylılar ve onları şehre daha uzak bir noktaya taşıma görevini, bir nevi sürgün işlemini üstlenmiş Wikus adlı özel birim çalışanının öyküsü. Dünya dışı bir sıvıya maruz kalıp, fiziksel bir dönüşüm geçirmeye başlayan Wikus´un ´ruhsal dönüşümü´, ana karakterin, uzaylıları ve temelde ´insanlığı´ kurtaran bir kahramana evrilmesine de yol açıyor. Yılın sürpriz filmlerinden biri olan bu ´özel´ yapım, ırkçılık ile ilgili son derece çarpıcı bir alegori olmanın yanı sıra, insancıl tonu ve uzaylı dostunun Wikus´a verdiği söz itibariyle gezegen adına umutlu bir bekleyişi de beraberinde getiriyor! Başrolü üstlenen Güney Afrikalı aktör Sharlto Copley, en az yönetmen, yapımcı ve teknik ekip kadar müthiş bir performans sergilemiş. Dönüşecek bir varlık bulamazsak, içine sığdırıldığımız yasak bölgelerde çürüyüp gideceğiz endişesi taşıyor insan izlediklerinin ardından…

KISKANMAK
Nahid Sırrı Örik´in (1895-1960) aynı adlı ünlü romanının beyazperde uyarlaması Zeki Demirkubuz imzalı. Dönem filminde, yönetmenin bildik meseleleri, bakışı göze çarpıyor ama eksik olan şeyler fazla… Seniha, Mükerrem, Halit ve Nüzhet arasında yaşananlar… Elde ´Kıskanmak´ değil, ´intikam´ var sanki son tahlilde. Romanın, dönemi, mekân ve karakterleri, betimleyen, didikleyen incelikleri filme taşınmamış. Bu bilinçli bir seçim bile olsa –ki öyle-, karşınızda duran öykünün ruhunun eksikliği yansıyor size de… Yapım tasarımı, başta sanat yönetimi, böylesine bir öykü için çok zayıf. Görüntü yönetiminin kurtarmaya çalıştığı sahneler, genel anlamda bir oldubitti içeriyor. İçe sinmeyen, Demirkubuz´un ´alanı´ dışında bir ´iş´ olmuş, ´´Kıskanmak´´. İyi edebiyat uyarlaması, iyi dönem filmi yapmak çok kolay bir iş değil. ´´Atonement / Kefaret´´in, bütün James Ivory filmografisinin, ´´The Wings of the Dove / Güvercinin Kanatları´´nın, ´´Character / Karakter´´in, ´´Restoration / Resterasyon´´un, ´´The French Lieutenant´s Woman / Fransız Teğmenin Kadını´´nın ve daha yüzlerce örneğin ´büyüsü´ eksik bu filmde.

COCO CHANEL´DEN ÖNCE
Jan Kounen, moda ikonu Coco Chanel´in hayatının bir bölümünü öykülemişti filminde. Bir ay arayla izleyeceğimiz ikinci Coco Chanel filmi, Anne Fontaine imzalı. Fontaine, Chanel´in bir yetim olarak başladığı hayat yolculuğundan, zirveye çıkışına dek geçirdiği günleri, yaşadıklarını yansıtmış perdeye. Ama biraz hızlı hızlı sanki, biraz yüzeyden. Chanel´in hayatına dair görmemiz, duyumsamamız gerekenler, ilişkilerinin, hayata bakışının, tasa ve beklentilerinin içi biraz daha doldurulsaydı keşke diye düşünüyor insan, akıp giden tekdüze anlatıyı izlerken. Audrey Tautou, bildik oyuncu disipliniyle moda efsanesini canlandırmış. Anne Fontaine´in 2005 tarihli ´´Hayatım Ellerinde / Entre Ses Mains´´ adlı dramında da döktüren Belçikalı Benoît Poelvoorde, yine müthiş. Tecrübeli aktör, Coco´nun hayatında önemli bir yer işgal eden ´Etienne de Balsan´ karakterinde, önüne geleni ezip geçiyor. Sanat yönetimi, filmin önemli artılarından.

MEZUNİYET
Mezuniyet gecelerini yaşamaya hazırlanan liseliler ve dışarıdaki hayatın gerçek yüzü… Henüz 20´li yaşların başında olan genç yönetmen Doğa Can Anafarta´nın yazıp yönettiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı film, arkadaş arasında gösterilip, en fazla internet dünyasında kalsaymış çok iyi olurmuş. Filmin, beyazperdede ticari gösterime çıkması abes… Burada yaratıcıların değil, dağıtıcıların kabahati var; bu ayrı bir yazı konusu. Bir de şu 12 Eylül sonrası gençliğin haline mutlaka değinmek gerek. Sosyo-ekonomik olarak iyi durumda olan gençlerin içinin bu derece boş olması düşündürücü. Dertleri dert değil. Eğlence anlayışları, değerleri, dünyaya bakışları…Ya oradan kuşbakışı, varoşlarda yaşayan, yoksul, şanssız yaşıtlarına bakışları… Sınıfsal çıkarımlar ve tespitler ne kadar sakat, arızalı… İnsan, izleyip, gördüklerinden paniğe kapılıyor. Dünyası ´bu´ olan insanlarla birlikte yaşamak, hayal kırıcı, ürpertici, düşündürücü… Sinemaya ve filmlere olan saygımdan dolayı, salonu asla terk etmem. Son dönemde izlediğim bir avuç film, kafamda bir an bile olsa, dışarı çıkma, kaçarak uzaklaşma fikri doğurdu. ´´Mezuniyet´´te bu filmlerden biri. Sayıları her geçen gün artan yerli filmler, sadece gişeye endekslenip, nitelik olarak çıtayı aşağılara düşürüyorlar. Unutulmamalı ki, nicelikle niteliğin bağımlı birliğinde, temel olan niteliktir…

İNCİR ÇEKİRDEĞİ
´´Sarı Günler´´, ´´Sır Çocukları´´, ´´Gölge´´ ve son olarak ´´Uzak İhtimal´´de sanat yönetmeni olarak görev alan ödüllü sinemacı Selda Çiçek, yazıp yönettiği ilk uzun metrajında, Mardin´de geçen bir öykü anlatıyor bizlere. Güneydoğuda dikkat çeken rakamlara ulaşan genç kız-kadın intiharları, bütün oluşların anlamını yitirdiği, acılı bir coğrafyada, insan yaşamının değersizliği, hayata bir yanı eksik, sakat, hasta olarak tutunmak mecburiyeti. Zorluklar, imkânsızlıklar arasında sevgi dolu olup, bir arada kalmayı ve umudu yitirmemeyi becerebilmek… Bir dizi trajik olayın savurup dağıttığı bir aileden yola çıkıp büyük resme bakmayı deneyen mütevazı film, sinema olarak lezzet ve kalıcılık vaat etmese de, son derece naif, iyi niyetli yapısıyla sıcacık ve çok ´doğru´.

AŞK GELİYORUM DEMEZ
Murat Şeker´in dördüncü uzun metrajı, bir önceki çalışması gibi yine ´Türk işi bir romantik komedi´ olarak adlandırılıyor. Mahmutpaşa´daki bir han, içindeki esnaf, hanı satın alıp, yerine alışveriş merkezi yapmak isteyen müteahhit ve yoksulun oğlu ile zengin kızının aşkı. Başrolleri paylaşan Tolgahan Sayışman ve Bergüzar Korel´e eşlik eden isimler, Altan Erkekli, Zeki Alasya, Yılmaz Gruda ve Sarp Apak.

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar