Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

19 ŞUBAT 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 18:55
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu hafta vizyona giren beş yapımdan ´´Arthur: Maltazar´ın İntikamı´´ dışında diğer dört film notlarımız arasında yer alıyor: Park Chan-wook´un ´´Kan Arzusu´´, ünlü korku klasiğinin yeni uyarlaması ´´Kurt Adam´´, Oscar adayı dram ´´Aşk Dersi´´ ve Harry Potter´a rakip ´´Percy Jackson ve Olimposlular: Şimşek Hırsızı´´. İyi seyirler!


PERCY JACKSON VE OLİMPOSLULAR: ŞİMŞEK HIRSIZI
Bir sabah aniden, mitolojik bir karakter, doğa üstü güçleri olan bir yarı tanrı olduğunu öğrenen kahramanın maceraları, son derece sürükleyici. Mizah dozu da yerinde olan film, Rick Riordan´ın çok satan fantastik romanından uyarlanmış. Harry Potter´a kafa tutan yapımın yönetmen koltuğunda, Harry Potter´ın ilk iki filmine imza atan, Chris Columbus oturuyor. Uma Thurman, Pierce Brosnan gibi yıldızların yer aldığı filmin ´esas çocuğunu´ ise Logan Lerman canlandırıyor. Keyifli bir avantürün fantastik şıklıklarla buluştuğu film, yapım tasarımıyla da şampiyonlar ligi seviyesinde. İki saatlik süresini yarım saat olarak algılatan, Poseidon, Hades ve Zeus gibi tanrıları Olimpos dağından beyazperdeye yansıtan ve çıkışta insana kendini iyi hissettiren seyirliği beğeneceksiniz…

KAN ARZUSU
Katıldığı bir tıp deneyinin başarısız olmasıyla vampire dönüşen bir rahibin öyküsü. ´´İntikam Üçlemesi´´, özellikle üçlemenin ikinci filmi olan 2003 tarihli ´´Oldboy´´ ile tanınan ve bu eksantrik yapımla kült bir isim olarak anılan Güney Kore´li Park Chan-wook´un yeni filmi, Cannes´de ´Jüri Büyük Ödülü´nü kazanmayı başarmıştı. Romantik, hastalıklı ve kışkırtıcı bir aşk öyküsü olarak da okunabilecek dram, insan ruhunun loş yanlarını, tekinsiz bir atmosferde izletiyor. Hitchcock sinemasına saygılarını sunan, gerçeküstü oluşlar peşinde koşan, ahlak kavramı üzerine soru işaretleri yaratan şık bir film ´´Kan Arzusu´´. Acıkmış bir aşk ve tutkunun karşı konulmazlığını, romantizmin ölümsüzlüğüne sunan tür kırması film, farklı ve zengin bir sinema deneyimi vaat ediyor. Ayakkabılar ve sahipleri… Hafızayı uzun süre meşgul edecek, yüreğe işleyen buluş, yaralıyor…

AŞK DERSİ
Dogma´ya ek tatlar katan Danimarkalı Lone Scherfig´i ´´Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca´´ ile tanımıştık. ´´Wilbur Ölmek İstiyor´´ ile iyice ısındık. Scherfig, bu kez İngiltere´de geçen bir öykü anlatmış. 60´ların muhafazakâr İngiltere´sinde, orta sınıfa ait bir kahramanın öyküsü bu. Eğitim sisteminden, her ne olursa olsun sınıf atlamanın prestijine, ikiyüzlü burjuva ahlakından, hayat üniversitesine ve değişmez etik değerlere birçok mesele etrafında dönüyor öykü. Bir İngiliz banliyösünde yaşanan aşk öyküsü ve hikâyenin içinde yatan detaylar, liseli bir genç kızla, kendisinden yaşça büyük bir erkeğin ilişkisinden öte şeyler söylüyor söylemesine ama eleştirdiği ve parmak bastığı noktaların üzerinden çabucak geçip, radikal bir keskinlikle saptayacağı şeyleri, sadece pembe ve nostaljik bir romantizmle sınırlı bırakıyor. Yine de yaratılan 60´lar atmosferi ve oyunculuklar – özellikle Peter Sarsgaard´ın çaresiz, hüzünlü yüzüyle döktürdüğü David karakteri, tam bir Lolita olmuş Carey Mulligan ve orta sınıfın lanetiyle yaşayan, sistemden korkmuş baba Alfred Molina – oldukça başarılı. Jenny, Oxford´a gider ve aldığı acı ders dahil her şeyi unutur. David ise, tarifsiz acılar içinde, kırık bir kalp ve çoktan yitmiş bir onurla oralarda, anılarda kala kalır. Ters köşeye yatmak için yanıp tutuştuğunuz final ve öykünün gelişimi, aslında hissettirerek anlatıyor mevzuuyu ama bir tuhaf, hafif eksik kalıyor gibi asıl mesele damakta ve zihinde…

KURT ADAM
Polonya asıllı bir Yahudi olan senarist-yazar Curt Siodmak (1902-2000) Nazi Almanyası´ndan İngiltere´ye zor kaçmış ve ABD´ye yerleşmiş. 1941 yapımı korku klasiği ´´Kurt Adam´´ı kaleme alırken, Nazilerle olan tecrübelerinden esinlendiği söylenir hep. George Waggner´in yönettiği 41 yapımı klasik, bir yeniden çevrimle genç neslin ilgisine sunulmuş. Yönetmen koltuğuna ´´Jumanji´´, ´´Jurassiz Park III´´ ve ´´Hidalgo´´ ile tanınan Joe Johnston´ın oturduğu korku klasiğinde, eski üstatlar Lon Chaney Jr. ve Claude Rains´in rollerini Benicio Del Toro ile Anthony Hopkins üstlenmişler. Günümüz sinemasının iki büyük aktörü, enfes oynamışlar yine. Dev oyuncu Hopkins, ´kötücüllüğü üzerine giyinmiş canavar baba´da her zamanki gibi ´müthiş´. Babası tarafından lanete kurban edilen Lawrence Talbot´u ise ´benzersiz´ Benicio Del Toro canlandırıyor. Emily Blunt, Hugo Weaving ve Geraldine Chaplin, öykünün diğer kilit isimleri. Orijinal filmle, ufak bir takım ayrıntılar dışında büyük benzerlikler taşıyan yeni öykü, aslına sadık kalmanın yanı sıra, teknolojiyi de başarıyla kullanarak çok etkili bir atmosfer yaratmış. Bazı anlar gerçekten ürperiyorsunuz. Hüzünlü bir öykü aslında ´´Kurt Adam´´. Beyazperdenin çok sevdiği bu kahramanla yeni tanışanlar için önemle belirtmek gerek. İstemi dışında, babasından kendisine zorla miras kalan bir laneti taşımak zorunda olan bir adam. Çaresizce seviyor üstelik. Güzellik ve sevgi karşısında yok olan canavar. Ölümü sadece sevgiliden beklemek… Sadece dolunayda canavarlaşıyorsanız zararı yok; içinizde yatan korkunç canavarla etrafta dolaşıyorsanız, o vakit kötü.

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar