Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

19 AĞUSTOS 2022

18 Ağustos 2022 Perşembe 15:48
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Dünya genelinde altı milyondan fazla, ülkemizde yüz binin üzerinde can kaybına yol açan Koronavirüs (COVID-19) belasından, aşılarımızı olarak, sosyal mesafelerimizi koruyarak, hijyen kurallarına sıkı sıkıya uyarak, maskelerimizi kapalı alanlarda ve toplu taşıma araçlarında çıkartmamaya çalışarak korunmaya devam ediyoruz. Umuyoruz çok yakında bu beladan kurtulacağız tamamen!
Tarih 2 Temmuz 2021’i gösterdiğinde sinema salonları yine izleyicileri ağırlamaya başlıyor; perdeler umduğumuz o ki, bir daha kapanmamak üzere açılıyordu! Sinemalar açılmadan önce her hafta, naçizane iyi filmler ve diziler önerdim sizlere! 2020 Mart ayından bu güne, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş sayılarda yayınlanmış eski yazılarımı paylaştım. 5 Mart 2021’den itibarense, sinema salonları perdelerini açana dek, her yeni hafta, o tarihe ait eski ‘sinemadan çıkmış insan / vizyonda bu hafta köşeleri’ni sizlerle buluşturdum. Sizlere her hafta sinema tarihinden 5 klasik film önerdiğim ‘Önce Tavsiyeler’ adlı bölüm ve geçmiş vizyon haftalarını anımsadığımız ‘Tarihte Bu Hafta’ adlı bölümler devam edecek!
Önce sağlık; gerisi hikâye! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Kurda kuşa yem olmayın bir de!

 

ÖNCE TAVSİYELER…

SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

Night Nurse
(Yönetmen: William A. Wellman / 1931)

Three on a Match
(Yönetmen: Mervyn LeRoy / 1932)

Baby Face
(Yönetmen: Alfred E. Green / 1933)

Ball of Fire
(Yönetmen: Howard Hawks / 1941)

The Lady Eve
(Yönetmen: Preston Sturges / 1941)

 

Vizyonda bu hafta (19 Ağustos 2022)

Dördü yerli yapım olmak üzere, toplam yedi yeni film merhaba diyor bu hafta izleyiciye!
İstanbul dışında bulunduğumdan dolayı bu hafta vizyon gören filmlere sadece yapım notlarıyla değineceğim!
‘Get Out / Kapan’ ve ‘Us / Biz’ gibi son derece nitelikli ve sosyal içerikli gizem-korku gerilim öyküleriyle tanınan yaman yaratıcı Jordan Peele yazıp yönettiği üçüncü uzun metraj kurmacası, bilimkurgu öğeleri içeren gizem yüklü korku ‘Nope / Hayır’ ile karşımızda! Kaliforniya’nın iç kesimlerindeki tenha bir kanyonda yapılan esrarengiz ve tüyler ürpertici bir keşfe tanıklık ediyoruz. Daniel Kaluuya, Keke Palmer, Brandon Perea, Michael Wincott ve Keith David, başlıca rolleri üstleniyorlar. 
Nikita Argunov’un yönettiği Rusya yapımı fantastik aksiyon ‘The Coma / Koma’, geçirdiüi bir kaza sonrası bildiğinden çok daha garip ve farklı bir dünyada gözlerini açan bir mimarın ‘gerçek’ dünyaya dönme çabasını taşıyor perdeye. Rinal Mukhametov ve Lyubov Aksyonova, başrolleri paylaşıyorlar.  
İrlanda-Lüksemburg ortak yapımı animasyon ‘Ooops! The Adventure Continues / Ooops! Sevimli Tayfa’ özellikle küçük yaştaki izleyiciye sesleniyor. Sean McCormack ve Toby Genkel’in birlikte yönettikleri macera, Büyük selden sonra bir gemide yaşamaya devam eden yaramazlık peşinde olan Finny ve dostu Leah’ın başından geçenleri öykülüyor. İki kafadar, oyun oynadıkları sırada gemiden düşüp kendilerini hiç bilmedikleri bir adada buluyorlar. Buradaki zenginlikleri görünce gemideki diğer arkadaşlarını da buraya getirmeye karar veriyorlar!  
Ahmet Toklu’nun yazıp yönettiği ‘Pota’, bir aile dramı! Alp Akar, Bahar Hacıbektaşoğlu, Sibel Melek Arat ve Egemen Mustafa Almacı, oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
Deniz Deniz imzası taşıya korku-gerilim ‘Kitap 1820’de Serkan Güler, Aslı Kökçe, Sibel Gökçe, Naira Seyidova ve Sinan İçsel başlıca rolleri paylaşıyorlar.
Bir belgesel çekimi içine eski bir Rum köyüne giden beş arkadaşın başından geçenleri konu alan ‘El-Hemraz Cinlerin Büyüsü’, Massimo Manjed’in yönettiği bir korku denemesi. Zehra Nur, Elif Vardar, Gökçen Derbeder, Berk Güldoğan ve Gürkan Erduvan, ouncu kadrosunu oluşturuyorlar. 
‘İnn-i Cin Mişna’, cinlerle geçmişi olan Münire’nin, tekrar cinlerle irtibata geçmesiyle yer aldığı tiyatro ekibini de kapsayan olaylar silsilesini taşıyor perdeye. Ekrem Düzgünoğlu’nun yönettiği yapım, haftanın bir diğer yerli korku örneği!
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! 

İyi seyirler herkese! 

 

 

TARİHTE BU HAFTA
On altı, altı ve beş yıl önceye; 2006, 2016 ve 2017 yıllarına gidiyor; tarihte bu haftayı anımsıyoruz.

 

Vizyonda bu hafta (18 Ağustos 2006)

 

ÜÇ DEFİN
Usta aktör Tommy Lee Jones’un beyazperdedeki ilk yönetmenlik deneyimi olan ‘Üç Defin’, 
Cannes Film Festivali’nde ‘En İyi Aktör’ ve ‘En İyi Senaryo’ ödüllerini kazanmış ve büyük ödül olan Altın Palmiye için yarışmıştı. Senaryosunu ‘Amores Perros / Paramparça Aşklar ve Köpekler’, ‘21 Gram’ ve ‘Babel’ gibi ünlü filmlerle tanıdığımız Meksikalı Guillermo Ariraga’nın yazdığı film, dram ağırlıklı bir western. Bir ceset ve iki adamın Texas’tan Meksika’ya uzanan yolculukları… Kayıp, yalnızlık, sıkıntı, mutsuzluk, intikam, affetmek ve bağışlamak üzerine sağlam bir yol filmi ‘Üç Defin’. Başroldeki Tommy Lee Jones’un üstün performansına Barry Pepper ve Dwight Yoakam aynı başarıyla eşlik ediyorlar. Sevgisiz ve amaçsız bir coğrafyadan insan portreleri izliyoruz. Yabancılaşmış, yok olmuş, iyileşme ümidi olmayan hastalıklı ve yalnız ruhlar… Sam Peckinpah’ın 1974 tarihli kültü ‘Bring Me the Head of Alfredo Garcia / Bana Onun Kellesini Getirin’i anımsatan yapım, bir yönüyle Coen Kardeşlerin ‘Fargo’suna da benziyor. Coen kardeşlerin Kuzey Amerika’nın karla kaplı kasabasındaki insanlarının yaşamları ve çaresizlikleri, Lee Jones’un Texas portreleriyle özdeş bir bakıma. İlk yönetmenlik deneyimi olarak oldukça başarılı bir yapım! Yine de aktör-yönetmenin bir Clint Eastwood olması için epeyce yol alması gerekiyor.

 

SİHİRBAZ
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir dünya çiziyor izleyiciye. Gerçekliğe meydan okuyan bir sihirbaz, sihre inanmayan bir kanun adamı, pragmatik, güçlü bir prens, alımlı ve gizemli güzel bir kadın, zeki öykünün saç ayakları. Bir yüzyılın dönemecinde Viyana’da geçen fantastik tatlarla yüklü romantik dram, Pulitzer ödüllü yazar Steven Millhauser’in kısa öyküsünden beyazperdeye uyarlanmış. Başroldeki Edward Norton’a eşlik eden isimler ise yetenekli Paul Giamatti, güzel yıldız Jesscia Biel ve Rufus Sewell. Doğaüstü bir gizem, aşk, politika ve sihrini yitirmiş bir dünya… Gerçek olan ve olmayan üzerine incelikli ve etkileyici öykü iyi oynanmış ve iyi yönetilmiş. 

 

GİZLİ İLİŞKİLER
Bir tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan dram, izleyiciyi yirmi dört saat boyunca New York’ta yaşayan beş ana karakter ve etrafındakilerin kesişen öyküleriyle baş başa bırakırken aşkın gizemini sorguluyor. İşin aslı, bir arayış, rastlantı ve tercih öyküsü ‘Gizli İlişkiler’. Bağımsız sinemanın başarılı örneğinde usta aktris Glenn Close döktürüyor. Diğer genç oyuncuların Close’a başarıyla eşlik ettikleri filmde iki usta ismi, George Segal ve Isabella Rossellini’yi misafir oyuncu olarak izliyoruz. Ne istediğimizi ve gerçekte kim olduğumuzu bilmenin zorluğunun altını çizen film, keskin bir yabancılaşma ve kapitalizm eleştirisi de içeriyor.

 

AMERİKAN BÜYÜSÜ
Amerikan tarihinde resmen kayıtlı olan ilk ve tek hayalet öyküsünden sinemaya uyarlanan korku filminin başrolünde iki usta oyuncu Donald Sutherland ve Sissy Spacek yer alıyor. 1800’lü yıllarda Tennessee’de yaşayan bir aileye musallat olan bir hayaletin yarattığı korku, perdeye yer yer oldukça etkileyici biçimde yansımış. İzleyiciyi koltuğundan sıçratacak film, Romanya’da çekilmiş. 16 yaşındaki güzel aktris Rachel Hurd-Wood’un performansı dikkat çekici. Doğaüstü olaylardan ve hayaletli korku öykülerinden hoşlananlar kaçırmamalı. 

 

GARFIELD 2
Uykucu şişman kedi Garfield’ın yeni macerasında, dünyanın belki de en çok sevilen kedisini yine ilk filmde olduğu gibi usta aktör Bill Murray seslendirmiş. Türkçe seslendirmede görev alan isimse yine Okan Bayülgen. Sevimli ve tembel kedi Garfield, bu kez kendini Londra’da buluyor ve kendisine tıpatıp benzeyen kraliyet kedisiyle yer değiştiriyor. Yediden yetmişe herkese keyif verecek film sevimli ve komik bir macera.

 

Vizyonda bu hafta (19 Ağustos 2016)

Yeni haftanın beraberinde getirdiği film sayısı beş! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.

 

VİRAL
Henry Joost ve Ariel Schulman ikilisinin yönettiği korku filmi, bilimkurguya da göz kırpıyor. Emma ve Stacey adlı iki kız kardeş, küçük, sakin bir kasabada hayatlarını sürdürürlerken, sebebi bilinmeyen, son derece bulaşıcı bir virüsün yol açtığı acil durum karantinası ile adeta cehennemi yaşamaya başlarlar. İki kız kardeşi, Sofia Black-D'Elia ve Analeigh Tipton’un canlandırdıkları yapım, iki kardeşin bağlılıkları meselesi üzerinden dramatik anlar da içeriyor. Kadronun tecrübeli ismi ise Michael Kelly. İyi bir proje olabilir ‘Viral’. Senaryo ve atmosfer olarak vaat ettiği düzeyin epey altında bir tür kırması olarak duruyor beyazperdede oysa! Tanıdık Zombie literatüründen, bilinmeyen virüs bayatlığına uzanan tekdüze anlatı, keçiboynuzu tadıyla ulaşıyor finale. Polonyalı görüntü yönetmeni Magdalena Górka ve orijinal müziği imzalayan Rob Simonsen, filmin en parlak isimleri öte yandan. (2 / 5) 

 

Bilimkurgu macerayı animasyonla buluşturan Japonya yapımı ‘Kingsglaive: Final Fantasy XV / Kralın Kılıcı: Final Fantasy XV’, Keanu Reeves ve Renée Zellweger’li gerilim yüklü dram ‘The Whole Truth / Yüce Adalet’, küçük izleyicilere seslenen animasyon ‘Barbie: Starlight Adventure / Barbie: Uzay Macerası’ ve Gökhan Yılmaz imzalı yerli yapım ‘Bol Şans’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Herkese tekrar iyi seyirler!

 

 

Vizyonda bu hafta (18 Ağustos 2017)

Dokuz yeni filme ev sahipliği yapan yeni vizyonda korku-gerilim hâkimiyeti var. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.


DANGAL
-Babam ve ustam-

Hindistan yapımı biyografik spor dramı, gerçek olayları yansıtıyor perdeye. Commenwealth olarak bilinen ‘İngiliz Milletler Topluluğu’ oyunlarında kadın güreşinde ilk kez Altın madalya kazanan sporcunun ve onu yetiştiren eki güreşçi babasının öyküsü ‘Dangal’. Aktör, yapımcı ve müzisyen kimlikleriyle tanıdığımız Aamir Khan’ın başrolü; aynı zamanda yapımcılığı üstlendiği Hindistan filmini Nitesh Twari yönetmiş.
Ülkesinin uluslararası alanda mutlak bir altın madalya kazanması gerektiğini düşünen eski milli güreşçi Mahavir Singh Phogat, erkek çocuğu olunca, onu efsane bir güreşçi olarak yetiştirmeye ant içmiştir. Kaderin cilvesi sonucu dört kızı olur ünlü sporcunun. Tesadüf eseri iki kızındaki, abla Geeta ve kardeşi Babita’daki doğal yeteneği keşfeden baba, kolları sıvar ve büyük başarı yolunda kızlarının eğitmeni olur.
Bildik Bollywood süsü ve şarkılarıyla bezenmiş, milliyetçi damarı kabarık son derece popülist bir Hint filmi ‘Dangal’. Aamir Khan’ın birlikte ‘sıkı’ bir takım oluşturduğu rol arkadaşları Fatima Sana Shaikh, Sanya Malhotra ve Aparshakti Khurana. Kendini iki buçuk saate yakın süresine rağmen sıkmadan izlettiren Hindistan yapımı, benzer başarı öykülerinin ‘ezber’ ‘formüllerini’, ‘içerden’ zenginlikler ve hoşluklarla birleştirmiş. (2,5 / 5) 

 

AVCININ İNTİKAMI
-Adalet arayan suikastçı-

‘Breakdown / Tuzak’, ‘U 571’, ‘Terminator 3: Rise of the Machines / Terminator 3: Makinelerin Yükselişi’ gibi seyir zevki yüksek Holywood yapımlarını imzalamış Jonathan Mostow’un eski formunu yitirdiğinin kanıtı bir anlamda; 2009 tarihli ‘Surrogates / Suretler’den sonra yönettiği son uzun metrajı. 
Orijinal adı ‘The Hunter’s Prayer’ olan ve başrolünü popüler aktör Sam Worthington’un üstlendiği aksiyon, genç bir kızı öldürmek için tutulan profesyonel suikastçının taraf değiştirip, kızın ailesinin ölümünün intikamı için kolları sıvamasının öyküsü. Bazı gerilimli anlara sahip aksiyona, duygusal boyutları da olan bir ebeveyn-genç kız ilişkisi hikayesi eklenmiş. ABD-Almanya-İspanya ortak yapımında, genç İsrailli aktris Odeya Rush, Worthington’un rol arkadaşı. 
Kevin Wignall’ın romanından uyarlanan Jonathan Mostow filmi, türe ve benzerlerine bir katkı yapmadan düz açılıp, kapanıyor. Çekimleri, Macaristan, İngiltere ve Avusturya’da gerçekleşen film, kendisini izletiyor mu? Benzer birçok vasat altı öyküyü göz önüne alırsak, oyuncu kadrosunun da ışığı sayesinde izletiyor bir şekilde. (2,5 / 5)


AÇIK DENİZ 3: KAFES DALIŞI
-Engin mavilikte yeni bir can pazarı-

Yaşanmış bir olaydan uyarlanan ve tüple dalış yapan iki kişinin denizin ortasında unutulmasıyla başlarına gelen korkunç olayların öyküsünü izlediğimiz 2003 tarihli ‘Open Water / Açık Deniz’ çok fazla beğenilince, 2006 yılında ‘Open Water 2: Adrift / Açık Deniz 2’ çıkagelmiş ve yine hatırı sayılır bir ilgiyle karşılanmıştı. Deniz mevsiminin sürdüğü yaz günlerinde iyi giden ve sahilden açıldığında insana korku salan filmlerin bir yenisi daha karşımızda işte. 
‘Open Water 3: Cage Dive / Açık Deniz 3: Kafes Dalışı’, Avustralya yapımı. Ekstrem bir reality programı için ellerindeki kamerayla şov peşinde koşan gençleri yakalayan felaket. 
Adından da anlaşılacağı üzere, köpekbalıklarını yakından gözlemlemek için Avustralya açıklarında yapılan kafes dalışlarında gerçekleşen bir aksilik sonucu, üç kişinin; doğanın sert gerçekliğine ve ürkütücü yaratıklara yem olmasının öyküsü perdede duran. 
Buluntu film modasının yeni bir örneği korku-gerilim. Son derece bildik oluşları, üç kişi arasındaki çatışma ve ilişkileri fonda tutup, ilgimizi, mavi derinliğin ürkütücü tarafına odaklayan film, Gerald Rascionato’nun ilk uzun metrajı. Joel Hogan,  Megan Peta Hill ve Josh Potthoff, oyuncu kadrosunu oluşturan isimler. Hayvan hakları savunucuları ve duyarlı doğa aşıkları, köpekbalıklarının yine epey vahşi gösterilip, ‘kim vurduya’ gittiğine şahit olacaklar. Hatırı sayılır boşluğa rağmen, su yüzeyinde geçen can pazarı sahneleri iyi kotarılmış. (2 / 5)

 

Oyuncak bebek Annabelle’nin saldığı doğaüstü dehşet üzerine 2014’de çekilen aynı adlı filmin devamı niteliğindeki korku filmi ‘Annabelle: Creation / Annabelle: Kötülüğün Doğuşu’, Stanley Tucci’nin yönettiği, başrolünü Geoffrey Rush’ın üstlendiği İsviçreli ressam ve heykeltıraş Alberto Giacometti’nin biyografisi ‘Final Portrait / Son Portre’, başrollerini Ryan Reynolds ve Samuel L. Jackson’ın paylaştıkları komedi aksiyon ‘The Hitman’s Bodyguard / Belalı Tanık’, dövüş sanatlarıyla bezenmiş Almanya yapımı aksiyon ‘Plan B: Scheiß auf Plan A / B Planı’, Japonya yapımı animasyon ‘Eiga Doraemon: Nobita no nankyoku kachikochi daibouken / Doraemon: Buz Devri Macerası’ ile haftanın tek yerli yapımı olan korku-gerilim türündeki ‘Semur’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese.

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar