Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

18 ARALIK 2009

02 Nisan 2011 Cumartesi 18:12
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu haftanın film sayısı beş. Ben sadece ikisini izleyebildim. Nedeni ise, 15. Gezici Film Festivali´nde, Artvin´de olmam. Doğu Karadeniz´in en güzel yerinden türlü güzellikler getirdim gelirken. Sinemaya acıkmış insanların mutluluğunu getirdim. ´Horon´un ve ´bar´ın kıpır kıpır, iyileştirici ritmini, yeşili ve maviyi… Bir de baktım burada işler karışmış. Zengin, çok seçenekli bir hafta var karşımızda. James Cameron´un epeydir hasretle beklenen ve ´bir devrim´ olarak sunulan teknolojik harikası ´´Avatar´´, 18 Aralık haftasını dört yerli filmle paylaşıyor: Taylan Biraderler´in üçüncü filmleri ´´Vavien´´, senaryosu Onur Ünlü tarafından imzalanmış, Halit Ergenç´e Cansu Dere´nin eşlik ettiği farklı bir aşk öyküsü olan ´´Acı Aşk´´, İlksen Başarır´ın yönettiği ´´Başka Dilde Aşk´´ ve içine bizde pek tanınmayan bir spor olan Curling´i katmış komedi ´´Süpürrr!´´. ´´Vavien´´ ile ´´Başka Dilde Aşk´´ izlediğim iki film. ´´Avatar´´ı da izleyip en yakın zamanda sizlerle paylaşacağım. Hepinize iyi seyirler!

VAVİEN
Yağmur ve Durul Taylan üçüncü filmleri ´´Vavien´´le, ´işte budur´ dedirtiyorlar. Taşrada geçen kara komedinin senaryosu, aynı zamanda başrolü de üstlenen Engin Günaydın´a ait. Vavien, Fransızca´dan gelen bir sözcük. Elektrikle ilgili bir terim. Gitti-geldi mantığı… Bir mekân içinde kullanılan bir düzenek. Genelde merdivenlerde oluyor. Türkçesi, aynı ampule, iki ayrı anahtarla erişmek. Yani, şimdi siz merdivenden çıkarken elektrik düğmesine basıyorsunuz, ´şak´ lamba yanıyor, yukarı çıktığınızda oradaki anahtarla söndürüyorsunuz lambayı; ´şak´ karanlık… Sistem insanların iç dünyaları gibi biraz; bizim gibi… Gidip gelen ruh durumları, zihinsel değişimler, iyilik, kötülük, aydınlık, karanlık, bencillik, özveri, doğru, yalan, sevgi, nefret… Göründüğü gibi değil aslında hiçbir şey. Hiç kimse… Celal, Tokat´ta yaşıyor. Ortadan kaldırma planları yaptığı bir karısı var. Bir de oğlu. Mutsuz. Ağabeyi Cemal ile birlikte bir elektrikçi dükkânı işletiyorlar. Tek eğlenceleri, ´orada bir ihale aldık´ bahanesiyle Samsun´daki pavyona gitmek. Celal, pavyonda çalışan Sibel´e fena halde aşık… Karısı Sevilay´a da Almanya´daki babasından paralar geliyor. Herkesin birbirinden gizlediği sırları var. Her aydınlık ve karanlık sonrası başka bir şeye dönüşüyor durumlar. Hayatın akımı çok güçlü… Günaydın´ın senaryosu, özellikle diyaloglar şahane. Sinemamız adına bir zenginlik bu. Taylan Biraderler, şu ´birader´ olayını karakteristik ve kalıcı bir imzaya dönüştürmüşler artık. Coen Kardeşler oradaysa, Taylanlar da burada işte! Kapkara komedi, taşranın ´yorgun yok ediciliğinde´ yaşayan küçük insanın ve oradaki yaşamın nabzını tutarak anlatıyor öyküsünü. Kendine ait bir görselliği, düzeni, matematiği var filmin. Ya oyunculuklar… Binnur Kaya nedir öyle? Çarçabuk, aniden karikatürleşebilecek bir rolü, ne kadar ölçülü oynuyor… Müthiş gerçekten. Günaydın´da iyi. Ağabey Cemal rolünü üstlenen Settar Tanrıöğen´e ne demeli? Adam oturmuş salonunda. Yalnızlıkla kadeh kaldırıyor. Rakısı, leblebileri… Elinde de bir bağlama. Karşısındaki televizyonda Neşet Ertaş çalıp söylüyor. O da eşlik ediyor ustasına… Gerçekten yüzde yüz sinema keyfi veren özel sahnelerden biri bu… Plan plan örülen kara mizah, daha farklı olabileceğini düşündüren ama bilinçli, tercih edilmiş bir finalle ´helal olsun´ dedirtiyor insana. Bu biraderler, ´vavien´ olayını çözmüşler…

BAŞKA DİLDE AŞK
Araya sözler girmeden anlaşmak… Düşünce ve sevgi engelli olmanın bütün bedensel engellerin üzerinde olduğunu söyleyen film, işitme engelli sporcu bir gençle, çağrı merkezinde çalışan sevgilisinin aşkı üzerinden gelişiyor. Bir ilk film. Yönetmen ve senaryo ortağı; İlksen Başarır. Hüzünlü, bazı anlar komik, sıcak bir aşk filmi olmayı başaran yapımda başrolleri, filmden sonra ´yahu, bu çocuk aslında engelli değilmiş´ şaşkınlığı yaratan Mert Fırat ve Saadet Işıl Aksoy paylaşıyorlar. Mert Fırat´ın senaryoda da imzası var. Hayk Kirakosyan´ın ustalıklı görüntü yönetmenliği de filme büyük ivme kazandırmış. Yapım, üzerimde bir TV filmi etkisi bıraksa da, bundan; filmin kötü olduğu anlamı çıkarılmamalı. Başka bir şeyden söz ediyorum. Anlatı ve biçimden… Yerli dizi popülerliği, ritmi ve matematiği vardı sanki perdede. Biraz fazla sterildi. Yan öyküler ve karakterler biraz yama gibi duruyordu asıl meseleye. Ama iyi niyetle yapılmış bir işti izlediğimiz. Doğru, temiz, düzgün, ajiteye kaçmayan… Sadece sessiz bir dünya içinde fazla söz söylenmiş gibi geldi bana… Bir de şu ´Galatasaray Kürek Takımı´na takıldım. ´Başka Dilde Aşk´tı bu ayrıntı sanki. ´Fenerbahçe Kürek Takımı´, ´her dilde aşk´ anlamı taşıyordu benim için.

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar