Konuk Yazar

AMAN ALLAHIM, HER YERİ 'ÖRÜMCEK ADAM' KAPLAMIŞ'

04 Haziran 2023 Pazar 17:25
AMAN ALLAHIM, HER YERİ 'ÖRÜMCEK ADAM' KAPLAMIŞ'

Üç ayrı oyuncunun (Tobey Maguire, Andrew Garfield ve Tom Holland) 2000’li yıllarda canlandırdığı ve her seferinde hikâyeyi yeniden tanımlayan üç ayrı seri yetmedi, nihayetinde bir de animasyon üzerinden ayrı bir hat… Ana karakterini Brooklynli Hispanik kökenli (Porto Rikolu) genç Miles Morales üzerinden tanımlayan ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde’ (Spider-Man: In to the Spider-Verse) bu fazlasıyla aşındırılmış Marvel mitini yeniden restore eden, hatta daha ileri noktalara taşıyan bir çalışmaydı. Peter Parker’ın yerine sahaya sürülen Morales’in siyah olmasının yanı sıra söz konusu animasyonun konusunun ‘çoklu evren’ sularına dalması da filmi fazlasıyla özgün yapıyordu. 2018 tarihli bu çizgi üstü yapıma ilişkin eleştiri yazıma baktım da “Süresinin uzunluğunun dışında pek bir handikap içermeyen ve bence son dönemlerde sinema salonlarına uğramış en iyi animasyon” türünde övgülerde bulunmuşum.
Şimdi huzurlarımızda bu filmin devamı niteliğindeki ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş’ (Spider-Man: Across the Spider-Verse) var. İlki gibi üç yönetmenin (Joaquim Dos Santos, Kemp Powers, Justin K. Thompson) imzasını taşıyan (ama ekip farklı) bu yeni adımda Miles Morales, kendilerini ihmal ettiğini düşünen ebeveynleriyle yeniden sıcak temas kurmaya çalışırken çoklu evren yolculuğuna devam ediyor. Bu kez işin boyutları öyle büyüyor ki, neredeyse her yerden başka evrenlere ait ‘Örümcek Adam’lar fışkırıyor. Phil Lord, Christopher Miller ve Dave Callaham üçlüsünün kaleme aldığı senaryonun merkezinde ‘hikâyenin akışı’nın bozulup bozulmaması meselesi var. O da şu; gittikleri paralel evrenlerden biri olan ‘Mumbattan’da (ki burada da Hint bir ‘Örümcek Adam’ var!) Morales’in polis şefini kurtarması klasik ‘Örümcek Adam’ şablonunu bozuyor. Bu bir tür ‘zamanda yolculuk’ temalı öykülerdeki kaderle oynamaya benzer bir refleks, yani taşlardan sadece birini bile oynatsanız bütün sistemi ya da denklemi yeniden tanımlıyorsunuz. Morales de böylece iyilik yapma adına, farkında olmadan kurulu düzenle oynamış oluyor ve ‘asi’ konumuna yükseliyor.
“Film “Bu sefer farklı işler yapalım” cümlesi eşliğinde açılıyor ama ne yazık ki bu dilek kâğıt üzerinde kalıyor. ”
Film “Bu sefer farklı işler yapalım” cümlesi eşliğinde açılıyor ama ne yazık ki bu dilek sadece kâğıt üzerinde kalmış görünüyor. Morales kendi ait olduğu evrende diğer evrenlere kapılar açan ama son derece beceriksiz bir portre çizen Spot’a karşı mücadele veriyor ama Spot, bu öykünün kötüsü olarak filmde çok da yer kaplamıyor. İlk film ‘Spidey mitolojisi’ni yeniden ele alıyor, zekice hamlelerle bir kez daha inşa ederken özgün olmayı başarıyordu. Bu kez bir kere ‘çoklu evren’ meselesi yoruyor (hatta Oscar’lı ‘Her Şey Her Yerde Aynı Anda’dan çok daha fazla) ve ana eksenin kaybolmasına neden oluyor. Nihayetinde ‘kutsal aile’yi tekrar ayağa kaldıracak kısımlar (her şeyi çocukları için yapan ebeveynler; yani Morales’in anne-babasıyla Gwen’in babası) ister istemez klişe sahnelere dönüşüyor. Filmde hikâyenin yarım kaldığını ve açılan parantezin devamıyla kapanacağını da belirtelim. Bu arada farklı çizgi tarzı desenler ve kadrajlar filmin en iyi yanıydı.

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/03.06.2023)



Diğer Yazılar