Şevket Uğurluer, Vasfi Uçaroğlu, Müfit Kiper, Orhan Sezener gibi birçok orkestrada çalmış ve Balkan Festivali’nde yarışacak ‘Milli Orkestra’ya saksafoncu olarak seçilmişti.
1960’da Cemil Başargan Tango Orkestrası’yla profesyonel oldu. Ferdi Özbeğen’in ekibinde çalıştıktan sonra kayıt orkestralarında yer aldı ve devamında Süheyl Denizci yönetimindeki TRT İstanbul Radyosu Caz Orkestrası’na gitarist ve aranjör olarak seçildi. 1973’te stüdyoda tek başına ‘Gençlik ile Elele’ albümünü kaydetti. Yurtdışında müzik yapmayı kararlaştırdı ve bir süre yabancı orkestralarda yer aldı.
Lise sıralarında pavyonlarda ve düğün salonlarında çalışıyor. Genelde fazla ciddiye alınmayan, soliste eşlik sazı ya da bahşiş toplamak için bir araç gibi görülen darbukaya hak ettiği değeri verebilmek için dünyaya açılmayı kafasına koyuyor. Önce Fransa’ya gidip Arap müziği ve caz üzerine çalışmalar yapıyor.
Her türde müzik çalan orkestra, şarkıcılara sahnede eşlik etmenin yanında Behiç Altındağ besteleriyle Eurovision dahil birçok yarışmaya katıldı. Orkestra 1980’lerin ortalarına kadar varlığını sürdürdü ve devamında Altındağ başka projelere yöneldi, düzenlemeler yazdı, kayıtlarda çaldı.
Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası’nda deneyim kazandıktan sonra 1969’da kardeşi Selçuk Başar ve Attila Özdemiroğlu ile İstanbul Gelişim Orkestrası’nı kurdu. İlerleyen yıllarda Selçuk Başar’la İstanbul Gelişim Stüdyosu’nu açarak birçok sanatçının albümlerinde besteci, düzenlemeci ve icracı olarak katkıda bulundu. Festivallerde orkestraları yönetti.
Mezun olduktan sonra Londra’da bas eğitimi gördü. Ülkeye dönünce Bulutsuzluk Özlemi, İstanbul Blues Kumpanyası, Baba Zula, Cat Walk, Kırık Kalpler, Yavuz Çetin Band gibi gruplarda bas gitar çaldı. Piyasaya da iş yapıp, birçok albüm ile teklinin kayıtlarında yer aldı, filmlere ve TV dizilerine müzik yazdı. Eşiyle müzik stüdyosu açtı; bas gitar dersleri verdi.
25 Aralık 1970 Sivas Divriği doğumlu Demirhan Baylan müziğe bağlamayla başladı. İlkokulda trampet çaldı ve lise sıralarında bas gitara geçti. Devamında kartvizitine bestecilik, şarkı sözü yazarlığı ile ses mühendisliğini de ekleyen Baylan 1995-1999 arası ABD’de yaşadı ve Berklee’de müzik prodüksiyonu ve mühendisliği okudu.
Asansör müziğinden ‘new age’e kadar birçok etiket koyulan müziğine bir ad yakıştırmak istemiyor. Can Dündar ise, Atakoğlu’nun notalarla Türkiye’nin tarihini yazdığı notunu düşüyor albümün kapağına.
1 Şubat 1929 Zonguldak doğumlu Aydemir Mete, Ankara’da konservatuarda okurken 1954’te ‘başkent’te vatani görevini yapan İlham Gencer’le tanıştı. Aynı yıl İstanbul’a gitti ve kulüplerde kontrbas çalarak profesyonel oldu. 1962-65 arası Lübnan’da Fransızların, İspanyolların ve Belçikalıların yer aldığı bir orkestrada çalıştı. Dönünce Vasfi Uçaroğlu ve İlham Gencer’le caz triosu olarak İstanbul Radyosu’nda programlar yaptı.
1955’te kendi adını verdiği orkestrayı kurdu ve tangodan valse uzanan geniş bir repertuar hazırladı. Müfit Kiper Orkestrası uzun yıllar müzik sahnesinde kalırken, piyasaya damgasını vuracak birçok isme de okul oldu.
Birçok orkestrayla sahneye çıktıktan sonra kendi adını verdiği toplulukla (Peter Lederer: piyano, Nubar Zeynur: keman, Poli: davul, Orhan Avşar: piyano, Hrant Lusigyan: saksafon, klarnet) lokallerde çalıştı.
Halk müziğimizin modernizasyonu deyince akla ilk gelen isimlerden Ahmet Koç, uzun yıllar Edip Akbayram ile birçok yorumcunun düzenlemelerine imza atmış, Dostlar grubunda yer almış, solo albümler yayımlamayı başarmış biri…
1 Mart 1938 İstanbul doğumlu Önder Bali, İstanbul Konservatuarı’nda öğrenim gördü ve profesyonel müzik hayatına 1961’de İstanbul Şehir Orkestrası’nda klarnet çalarak başladı. Daha sonra Ertan Anapa, Şevket Uğurluer, Erol Büyükburç ve Yalçın Ateş orkestralarında nefesli sazları üstlendi. Hazır olduğunu hissedince kendi adına orkestra kurdu ve birçok sanatçıya gazino çalışmalarında, plak kayıtlarında eşlik etti.
Önce çello bölümünde eğitim gördü, ardından trombona geçti. Dördüncü sınıfta konservatuarı bırakıp 16 yaşında Çizgiler grubunun tromboncusu oldu. Zaman içinde birçok toplulukta müzik yaptıktan sonra askerlik görevini yerine getirdi ve 1977’de İsveç’e gitti. Bu ülkede yeteneğiyle kısa sürede sivrildi ve trombonuyla caz camiasında aranan isimlerden biri oldu.
Erol Örter (d. 18 Haziran 1938), nam-ı diğer Buzuki Erol, Kırklı yılların başında İstanbul Galatasaray’da büyüdü. Askerden sonraya dek müzikle hiç ilgisi yoktu. Bir gece rakı sofrasındaki çekilişte buzuki kazandı ve getirip odasının duvarına astı. Haliç Tersanesi’nde çalışırken hastalandı ve 15 gün evde istirahat ederken buzukiyle ilgilenmeye başladı. Tek başına çalmayı öğrendi. Kısa süre sonra tersanedeki işini bırakıp altı ay içinde orkestrasıyla sahneye çıktı.
Seksenli yıllarda Avrupa’da ve ABD’de müzisyen, aranjör ve besteci olarak özelikle caz projelerinde yer alan Aşkın Arsunan, 1988’de Türkiye’ye döndü. ‘Popu çok seven cazcı’ kartvizitiyle Fatih Erkoç, Onno Tunç, Zuhal Olcay, Sertab Erener, Sezen Aksu, Levent Yüksel, Aşkın Nur Yengi, Sibel Tüzün, Ajda Pekkan gibi Türkiye’nin önde gelen isimlerin projelerinde çalıştı.
1971’de Burhan Tonguç, Vedat Yıldırımbora ile Orhan Gencebay, Doğu müziği üzerine deneyler yapmak amacıyla güçlü bir grup oluşturmayı planlamıştı. Gencebay’ın bireysel çalışmaları nedeniyle proje bir türlü hayata geçemeyince, 1972’de Tonguç ile Yıldırımbora 'Grup Metronom’u kurdu. Amaç, plaklardaki müzikal performansı gazino sahnesinde yakalayamayan yıldızlara, aynı kaliteyi sunabilecek bir grup yaratmaktı.
1978’de Özkan Uğur ve Cengiz Teoman ile Grup Karma adıyla bir araya gelip Boransü bestesi İmkansız adlı parçayla Eurovision Türkiye elemelerine katıldılar ve finale kalıp, dördüncü sırayı aldılar. İmkansız ve Mutlu mu Gülenler adlı Boransü besteleri 45'lik olarak yayınlandı.
Boğaziçi Üniversitesi'nde okurken müzik bilgisini arttırmak ve nota öğrenmek için Timur Selçuk'un öğrencisi oldu. Boğaziçi'nden sonra dünyanın en ciddi müzik okullarından Berklee'ye kabul edildi. Okulu bitirmeden Türkiye'ye döndü ve askerliğini yaptıktan sonra yeniden ABD'ye gitti. New York'ta caz ve hip hop camiasını takip etmeye başladı.
Mazhar Fuat Özkan’la bir çok başarı yaşayan, hepsi sevilmiş bestelere de imza atan Uğur, Doksanlı yıllarda sinema ve televizyonu da denemiş, Eşkıya, İkinci Bahar, Komser Şekspir, G.O.R.A., A.R.O.G., Yahşi Batı, Pek Yakında gibi yapıtlardaki şaşırtıcı performansıyla oyunculuğu da kıvırdığını kanıtlamıştı.
Sezon hız kesmeden sürüyor. Sayısı 10’dan aşağı pek düşmüyor haftanın yeni filmlerinin! Dördü yerli yapım olmak üzere toplam on bir yeni filme ev sahipliği yapıyor 2 Mayıs haftası… Başrollerini Bill Skarsgård ve usta aktör Anthony Hopkins’in paylaştıkları büyük çoğunluğu tek mekânda, bir arabanın içinde geçen psikolojik gerilim ‘Locked / Tuzak’ ve yönetmenliğini Doğuş Algün’ün üstlendiği, gösterildiği festivallerden ödüllerle ayrılan yerli dram ‘Ölü Mevsim’ haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan yeni yapımları.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
1930’ların başında Şikago’da suçlarla örülü dünyalarını bırakıp anavatanlarına, Mississippi’ye geri dönen ikizler ve burada açtıkları eğlence merkezi niteliğindeki kulübü vampirlerin basmasıyla yaşanan kaos... Özellikle Marvel evrenine dahil iki ‘Black Panther’ filminin yönetmeni olarak bilinen Ryan Coogler imzalı ‘Günahkârlar’ blues müziğin ön planda olduğu, siyahlara ilişkin sosyolojik bakışlara sahip etkileyici bir gerilim filmi. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/19.04.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Ülkenin gündemi düzenli yazılarımıza müsaade etmedi bir süredir. Yaşanan hukuksuzluklar, gençlerin başını çektiği protesto gösterileri, boykot vs. derken, ülkenin gündemi yoğunluklu olarak bunlarla ilgiliyken, sinema yazmak içimden gelmedi açıkçası. Yaşananları unutmadan ve gündemden düşürmeden, sinemaya yavaş yavaş geri dönelim. Gecikmeler olunca, geçtiğimiz Şubat ayındaki Berlin Film Festivali izlenimlerinin son bölümü de bu haftaya kadar sarkmış oldu. Ama bu filmler, ülkemize ancak uğramaya başladığı için, halen eski bir gündem değil diye düşünüyorum. O halde buyurun, Berlinale izlenimlerinin, son bölümüne.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 21.15'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.