Yakınlarının tam desteği ile gerçekleştirilen bu yapım, Londra konserlerine hazırlanan Michael Jacson’ın yüzlerce saatlik provalarından ve kamera arkası çekimlerinden görüntüler içeriyor. High Definition formatında, dijital ses kalitesi ile hazırlanan filmde, Jackson’ın yakın arkadaşları ve birlikte çalıştığı kişilerin röportajları da yer alıyor. Film, Jackson’ın titiz hazırlığını ön sıralardan izleme deneyimini sunacak.
Küçük bir kasabada yaşayan lise öğrencisi Jennifer’ın güzelliği ile içindeki şeytansı yanın birleşmesi beklenmedik olaylara yol açar. Jennifer okulundaki erkekleri tek tek öldürmektedir. Needy, Jennifer’ın içinde bir katil barındığını öğrendiğinde arkadaşını ve çevresini kurtarmaya çalışır. Fakat bununla uğraşırken Jennifer’ın kurbanlarının sadece erkekler mi olduğu sorusu da kafasını meşgûl etmektedir.
Sam, Clover ve Alex sıradan üç genç kızdır. Ajan seçildiklerine şaşıran kızların ilk görevi kaçırılmış olan ünlü veteriner Wolfman’ın yerini belirlemektir. Kızlar olayın arkasında Fabu adlı eski bir mankenin olduğunu fark ederler. “Mükemmelleştirici” adlı makineyi de icat Fabu’nun plânı muhteşem bakışlara sahip insanlar yaratmaktır. Acaba Casus Kızlar dünyayı kurtarabilecek midir?
Bir Televizyon kanalı olan Kanal-İ’de geçen olayların yer aldığı komedi filmi her kesimden insanı güldürme iddiasını taşıyor. Film, saf Anadolu çocuğu İmdat’ın cam siliciliğinden Televizyon Kanalı Genel Müdürlüğü’ne ve Türkiye’nin rating rekortmeni bir yapımcıya dönüşmesini, rating rekorları kıran birbirinden ilginç ve absürd televizyon şov ve programlarını anlatıyor.
Üniversiteden yeni mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmenin bir yıl, onun okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla yaşadıkları. Bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim problemine, çocuklardaki değişime tanık oluyoruz. Süreç boyunca öğretmen ve çocuklar birbirlerini tanımaya başlıyorlar.
19 Ağustos 1999 tarihinde olan depremden sonra Adapazarı’nda dört yakın arkadaşın yaşadığı travmaları, geleceğe dair umutlarını, arayışlarını ve tutkularını anlattığı gerçek bir yaşam hikâyesi olan “Melekler ve Kumarbazlar”ı yönetmen “sert bir taşra filmi” olarak tanımlıyor.
Film, dansçılar, şarkıcılar, oyuncular ve ressamlardan oluşan bir grup yetenekli gencin New York Gösteri Sanatları Şehir Lisesi’nde geçirdiği 4 seneyi anlatıyor. Adeta farklı ve yaratıcı bir güç santrali olan bu okul toplumun her kesiminden öğrencilere hayallerini gerçekleştirme, gerçek ve uzun süreli bir şöhret yakalama şansı sunar. Sadece yetenek, kendini adama ve sıkı çalışma ile elde edilebilecek türden bir şans.
Greenwich Köyü’nde iç mimar olarak çalışan Elliot, gay hakları hareketi sözcülüğünü yapmaktadır. 1969 yazında aile motelinin hacizden kurtarılmasına yardım eder. Bu sırada komşu kasabada yapılması plânlanan bir müzik ve sanat festivalinin izninin iptâl edildiğini öğrenir ve organizatörlere kendi motellerini kullanabilecekleri teklifinde bulunur.
Yıl 1956… Sovyetlerin tesirindeki Macaristan’ın tek konuda, su topunda süper güce sahipti. Su takımı oyuncuları kazandıkları zaferlerle tüm halkın dikkatini çekmekteydi. 1955’de Moskova’da, Macarlar maçı hakem yüzünden kaybetmişlerdi. Melbourne’deki olimpiyatlarında rövanş maçı yapma fırsatı doğmuştur. Öte yandan Budapeşte’de halk ayaklanmış ve Sovyetlere başkaldırmıştır.
Okyanus Dünyası 3D, izleyicileri gezegenimizin yaşam kaynağı okyanusların mucizevi ve zengin dünyasına davet ederken, bu görkemli dünyayı ve sakinlerini korumamız altına almamız için ilham kaynağı oluyor. Filmde, dalgaların altında normalde görülemeyen ve unutulmaz bir yaşama şahit olunurken, manta vatozu, çekiç balığı, deniz tavşanı ve deniz ejderi gibi mucize canlıların yaşamı izleniyor.
Kariyerinin henüz başında olan Coco Chanel bir akşam Igor Stravinsky adlı Rus bestecinin hazırladığı operanın ilk gösterimine gider ve Stravinsky’den çok etkilenir. Ancak ünlü besteci evlidir ve çocukları vardır. Coco, Fransa’da mülteci olarak yaşayan Stravinsky’ye ve ailesine evini açar, fırtınalı bir aşk yaşanmaya başlar.
Hayatı boyunca yaşamak istediği macera hayalini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika’nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki baloncu Carl Fredricksen’ın hikayesinin anlatıldığı yeni bir komedi. Ancak Carl, yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder: fazlasıyla iyimser, doğa kaşifi 8 yaşındaki Russel’ı.
Nefes, Güneydoğu’da Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan ve Karabal Tepesi’ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikâyesi. Sınır nedir, neresidir bilmezdi çoğu. Emir almadıkları, emir de vermedikleri bir hayattan, her şeyi emirle yaptıkları bir hayata geçtiklerinde sınırları da gördüler. Karabal Tepe’de günlerce, aylarca beklediler.
İlk kez Venedik Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkan ve doğal güzelliğiyle ünlü bir yarımadanın sembolik fonunda, yurtlarının huzurlu döneminde birbirlerine bağlanan fakat daha sonra arkadaşları olmaksızın bir çeşit sürgünde yaşamaya zorlanan iki insanın öyküsü üzerinden Kıbrıs adasının siyasi sürecine ışık tutan, sıradışı bir belgesel-drama.
Bugüne dek iklim değişikliği üzerine bireysel desteklerle yapılmış en etkili bağımsız yapım olan film, acil önlem alınmazsa iklim değişikliğinin yaratabileceği felâketlere dikkat çekiliyor ve gelecek nesillerin içinde yaşadığımız bu çağı nasıl adlandıracağı sorgulanıyor: 21 yüzyıl tarihe, bu felâkete izin veren insanların yaşadığı “Aptallık Çağı” olarak mı geçecek ?
Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer Finn ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Tom, kıza ilk gördüğü anda aşık olur. Hayatının geri kalan kısmını bu kızla birlikte geçirmesi gerektiğini biliyordur. Ne var ki Summer ne aşka ne ilişkilere inanmamaktadır. Buna rağmen aralarında arkadaşlıktan öte farklı bir ilişki başlar. Birlikte geçirecekleri günler sıradışı, eğlenceli ve komik bir hikayeye tanıklık edecektir.
Christine bir ev kredisi uzmanıdır. Esrarengiz görünümlü Bayan Ganush’un aldığı konut kredisinin vadesinin uzatılması için bankaya gelişine kadar hayatı normaldir. Christine, borcuna karşılık evden tahliye edilmesi için talimatı verince Bayan Ganush zor durumda kalır. İntikam hırsına kapılan yaşlı kadın Christine’ye çok güçlü bir büyü yapar. Christine’in başvurduğu kâhin, büyüyü tersine çevirecek bir süreç başlatır.
Müezzinlik yapan Musa, İstanbul Galata’da bir camiye atanır ve caminin lojman olarak kullandığı daireye yerleşir. Yanıbaşındaki dairede Rahibe Anna ve onun bakımıyla ilgilenen Clara yaşamaktadır. Kiliseyle evi arasında daracık bir hayata sıkışmış Clara’yla İstanbul’da yeni bir hayata başlayan Musa’nın karşılaşması ilginç ve sıcak bir duygunun ortaya çıkmasına neden olur.
Mazi Yarası, aldatma, terk edilme, intikam, masumiyet, pişmanlık ve bağışlama temalarıyla örülü bir aşk hikâyesini konu alıyor.
Karısı Mika ile memleketine dönen Daigo, cesetlerin yakılmadan önce törensel olarak ‘tabutlanması’ işinde çalışmaya başlar. Ölümün çeşitli biçimleriyle karşılaşan Daigo yaptığı işin bir çeşit hayata saygıyı ifade ettiğini anlamaya başlar. Kocasının işi bırakmasını isteyen Mika, red cevabı aldığında ailesinin yanına döner. Daigo yalnız kalsa da yaptığı işin değerine inanmaya devam eder.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Antonio Banderas, ünlü mutfak şefi Anthony Bourdain'in biyografik filminde rol almaya hazırlanıyor. Yedi yıl önce hayatını kaybeden Amerikalı şefin gençliğini Dominic Sessa'nın canlandıracağı filmde Banderas'ın rolü henüz duyurulmadı. Matt Johnson yöneteceği, Tony adlı filmin çekimlerine Mayıs ayının sonunda başlanacak.
Bambaşka karakterde üç kardeş bir gün uzun bir yolculuğa çıkacak olduklarından habersizdirler. Hayat her insana kendi içsel yolculuğu için sınırsız imkanlar tanır ve bu bazen sevdiklerimizin ölümü de olabilir. Üç farklı kardeşin babaları ölür. Bu olayın ardından Hindistan’a yolculuğa çıkarlar. İşte o yolculukta fantastik maceralar beklemektedir onları.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: