KALALIM BURALARDA ONSUZ OLAMIYORUZ

Önce bir Nazan Öncel albümü (“Erdener Koyutürk Düetleriyle Nazan Öncel”) yayınlandı, hemen ardından da bir single (“Tuttum Bırakmam”). Aslında her ikisi de “yepyeni” değillerdi; hem albüm hem de single’daki şarkılar, bir biçimde o ya da bu format üzerinde yayınlanmışlardı. Ama bahis konusu olan Nazan Öncel olunca, fark etmiyor. Dinleyicisi, seveni bir şarkı yazarı, bir yorumcudan çok daha fazla “bir şey” olarak kabul eder Öncel’i; aynen “Tuttum…”un basın bülteninde yazılmış olduğu gibidir her şey: “Bir yorumcudan, bir müzisyenden, bir şarkı yazarından daha fazlasıdır… Herhangi bir şarkısına, gönül rahatlığıyla başınızı yaslayabileceğiniz biridir. İnsan ve ruh sarrafıdır da. Siz, atmakta olduğunuz bir adım/atlamakta olduğunuz bir eşikte kalakalmış ya da boylu boyunca yere çakılmış ve ne yapacağınızı düşünemez bir haldeyken, Nazan Öncel gelir ve ‘Kalk’ der, ‘kalk da anlatayım sana.’ KALKARSINIZ! Kesinlikle kalkarsınız. Çünkü şefkatlidir de, çok şefkatli. Ve biz sıradan insanlara/dinleyicilere göre farkı da buradan gelir zaten. Her türlü ruh halini yaşamışçasına, o merhalelerden geçmişçesine bilen ve anlayandır. Aslında öngörebilendir. Şefkatli olma sebebi de budur. Hayatın o zalim yollarından geçip dururken nelerle karşılaşacağımızı, hangi bela ya da sıkıntılarla yüzleşebileceğimizi öngörüp bizi uyarmaya çalışandır. Uyarının işe yaramadığı durumlarda da, hemen yanımıza gelip elini/şarkısını uzatandır.”
Ve işte bütün bunlardan dolayıdır ki, ister eski/ister yeni, Nazan Öncel’den herhangi bir şey, herhangi bir şarkı hatta tek bir harf dahi, ruh durumumuzu kötüden iyiye çevirmeye yeterlidir. Daha önceki tecrübelerimizin desteği ile, dört kolla sarılırız yeni gelen ya da söylenene.
Size Kul Köle Olduk
Bu Satırların Yazarının, Bu Satırların Okurundan özel bir ricası var. Yukarda sözü edilenlerle aşağıda devamı gelecek olanlar, magazini basınının (her nedense) o çok sevdiği, “Filanca doktor, hastalarını İlhan İrem şarkıları ile tedavi ediyor…”, “Falanca hastanede, hastalar Bach ve Mozart şarkılarıyla şifa buluyor…” ya da benzeri durumlara ilişkin değildir. Şarkılar vasıtasıyla, bireyin kendini daha “anlaşılır” bulmaya başlaması ve hemen ardından da bu durumu, daha “katlanılır” ya da “çekilir” kabul etmesidir, bahis konusu edilen. Evet, bunu yapmayı becerebilen/başarabilen bir tek Nazan Öncel değildir hiç şüphesiz; ama sayıları üçü-beşi geçmez bu tür kişilerin (aslında, “evliya”ların). Binlerce, belki on binlerce şarkı yazarımız, şarkıcımız, müzisyenimiz var ama bize bütün kalbini açan ve bunu yaptıkları için de, onlara kalben bağlanabildiklerimizin sayısı üç ya da beş! Çünkü kolay değil; kalbini ve ruhunu saklamadan, gizlemeden, abartmadan, eksiltmeden, değiştirmeden, uydurmadan şarkılara olduğu gibi akıtabilmek hiç kolay değil! Yürek ister.
Bu da yetmez. Bunun yanında, olup bitenleri şarkılara transfer edecek bir zeka, bir edebiyat/yazı tutkusu/takıntısı da olmalı. Bu yoksa, yalnızca dürüst olmaya karar vermiş biri noktasında kalakalırsınız. Çekmiş, görmüş ya da tahmin etmiş olabilirsiniz; ama seçmeden, ayıklamadan her şeyi doldurmuşsunuzdur şarkının içine ve (geçmiş olsun) şarkı çökmüştür; bu kadar yükün altından kalkamamış, çökmüştür. Nazan Öncel’in (Ve Sezen Aksu’nun ve Şebnem Ferah’ın) geri kalan herkesten farkı budur. “Şahsi bir hikaye” anlatmak üzere yollara düşer” gibi görünür (aslında belki de öyledir) ama her ne oluyor ya da nasıl başarıyorsa, o hikaye biz dinler dinlemez “Tam da bizim hikayemiz!” olur.
Tuttuk Bırakmayız
“Erdener Koyutürk Düetleriyle…” albümü, bu tür bilgelerin durduk yerde ortaya çıkmadıklarını göstermesi açısından çok önemli. Büyük çoğunluk (“Bir Hadise Var” albümünden dolayı) Öncel’i 90’lı kuşağa ait bir yorumcu olarak biliyor. Oysa değil; Öncel de, başımıza gelmiş her iyi şeyde olduğu gibi, 70’li yıllara ait. 70’leri bitmek üzereyken yakalayabiliyor Öncel ama fark etmiyor; o zamanlarda aklın bir şeylere eriyor olması dahi yeterlidir “bambaşka biri” olabilmek için. EKO’dan çıkan yeni albümde, hem ilk 45’lik “Sana Kul Köle Olmuş(t)um” var, hem de çok daha sonra yalnızca kaset olarak yayınlanmış “Bizden Sesler 1” albümünde yer almış şarkı ve düetler. Gerçek bir hazine! Bu albüme kulak verildiğinde rahat rahat şu görülebiliyor. O zamanlarda, insanlar durduk yerde “Ben şarkıcı olacağım,” diye bir karar ver(e)mezlerdi; yetenekleri, doğarken birlikte getirdikleri yönlendirirdi onları. Nazan Öncel de öyleymiş işte; seçilmiş biri. Daha ilk 45’liğinde bile öyle bir vokal biçimine sahip ki, günümüz şarkıcıları, belki ömürleri boyu bu kadar yetkin bir biçimde şarkı söyleyemeyecekler.
Hamit Ündaş’ın “Janti”sinde yer alan ve şimdi single olarak yayınlandığından daha fazla insana ulaşacak olan “Tuttum Bırakmam” ise bir olgunluk şarkısı; hatta, adlı adınca bir tepe noktası. Bin bir badire sonrası bulunmuş/yakalanmış “aşk”, Nazan Öncel’in sesinden/kaleminden, bir “karasevda” destanına dönüşmüş: “Tuttum bırakmam…”
Neden bırakalım ki? Bırakmak için deli olmak lazım.