Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

29 AĞUSTOS 2014

28 Ağustos 2014 Perşembe 22:14
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Haftanın altı yeni filminden, izleme şansı bulamadığımız ikisi, notlarımız arasında yer alamıyor. Bu yapımlar; yerli korku denemesi ‘Azazil: Düğüm’ ve başrolünü Jennifer Aniston’un üstlendiği suç komedisi ‘Life of Crime / Belalı Rehine’. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın bırakmayın! Herkese iyi seyirler.

BİZİ KÖTÜDEN KORU
New York emniyet müdürlüğündeki görevinin ardından, hatıralarını yazan Ralph Sarchie ve Lisa Collier Cool’un kaleme aldığı kitaptan, senaryosunu Paul Harris Boardman ve Scott Derrickson’un birlikte yazdıkları ‘Bizi Kötüden Koru / Deliver Us from Evil’, polisiye bir öyküyü, dehşet yüklü bir korku-gerilimle birleştiriyor. İlk uzun metrajı ‘Şeytan Çarpması / Exorcism of Emily Rose’, 1951 tarihli klasik bilimkurgu ‘Dünyanın Durduğu Gün / The Day the Earth Stood Still’in yeniden çevirimi ve çok ses getirip, büyük beğeni toplayan korku denemesi ‘Lanet / Sinister’ın ardından yeniden yönetmen koltuğuna oturan Scott Derrickson, ilk bakışta epey tanıdık görünen bir suç öyküsüne, oldukça ürkütücü anlar ekleyen yeni filminde yine iddialı. Polisiye bir vakayı, şeytan çıkarma-exorcism ve şeytan temalarıyla birleştiren hikaye, günümüz New York’unda geçiyor. Ailevi sorunlar da yaşayan polis Ralph Sarchie, Güney Bronx’un zorlu ortamında, suçtan yana oldukça dertlidir. Eski bir komando olan ortağı ile birlikte, sıradan bir olayı araştırırlarken, zincirleme reaksiyon şeklinde meydana gelen gelişmeler, son derece gerçekçi bir kişilik olan Sarchie’nin bütün değerlerini ve bakışını değiştirecektir. Yolu, şüpheci rahip Joe Mendoza ile kesiştiğinde, şeytani güçlerle karşı karşıya olduğunu kavrar. 2010’da Irak çöllerinde başlayan ve hemen ardından 2013’ün New York sokaklarına yayılan dehşet, son derece gerçekçi bir şeytan çıkarma seansı da içeriyor. Başrolde Eric Bana var. Édgar Ramírez, Olivia Munn, Joel McHale ve Sean Harris’in diğer önemli rolleri üstlendikleri gerilimli yapım, William Friedkin klasiği ‘Şeytan / The Exorcist’in açtığı güvenli yoldan ilerlerken, bir tür kırması olma iddiasını da taşıyor. Şeytanı, yine orta doğudan batıya taşıyan ve inanç üzerine biraz fazla vurgu içeren yapım, Scott Kevan imzalı titiz görüntü yönetiminden de güç alarak, ciddi anlamda koltuktan hoplatan sahneler içeriyor. Kötü değil fakat öte yandan, çok da heyecan verici ve iddiasını karşılayacak denli yenilikçi olduğu söylenemez. (2,5 / 5)

SÜPER BABA
Kanadalı Yönetmen ve senarist Ken Stuck, kendi yazıp yönettiği 2011 tarihli filmi ‘Starbuck / Benim 533 Çocuğum Var’ı, iki yıl sonra ‘Delivery Man / Süper Baba’ adıyla Hollywood’da yeniden çekmiş. Yirmi yıl önce, sperm bankasına spermlerini bağışlamış olan David Wozniak, sevgilisi, ondan bir çocuk beklediğini söylediğinde, 533 adet çocuğun biyolojik babası olduğunu öğrenir. Babalarını öğrenmek isteyen 142 çocuğu, ona karşı dava açmışlardır ve David, kimliğini açıklayıp açıklamama noktasında hayati bir karar almaya çalışırken hem kendisini hem de babalık kavramını sorgulayacağı içsel bir yolculuk yaşar! Vince Vaughn’un başrolü üstlendiği komedi, ince bir hüzün de içeriyor. Sorumsuz, başarısız ve sıradan bir adamın, gerçek bir ‘baba’ olma yolunda attığı sağlam adımları, mizah dozu yüksek bir dramda izliyoruz. Bir yanıyla, klasik Frank Capra izleği peşinde ilerleyen yapım, fazla bağırmadan, sululuğa kaçmadan, en önemlisi duygu sömürüsüne girmeden anlatmayı başarıyor derdini. Vaughn’a genç bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. (3 / 5)

YATAK DERSLERİ
Orijinal adı ‘À Coup Sûr’ olan Fransız komedisi, aklını seksle bozmuş genç bir kadının öyküsü. Kendi ayakları üzerine duran Emma’nın tek problemi, istediği gibi bir aşk hayatı yaşayamamaktır. İş yerinden arkadaşı Tristan haricinde, önüne çıkan her erkekle bir gönül macerası yaşayan genç kadın, işin içine aşk girdiği zaman ilişkinin anlam kazanacağını sonradan öğrenecektir. ‘Aşksız meşk olmaz’ diyen yapım, Delphine de Vigan’ın ilk yönetmenlik denemesi. Güzel aktris Laurence Arné ve Eric Elmosnino’nun başrolleri üstlendikleri film, defalarca izlediğimiz benzer öykünün, birkaç kez ısıtılıp sunulmuş, lezzetsiz kopyası durumunda. (1,5 / 5)

UÇAKLAR: SÖNDÜR VE KURTAR
2013 tarihli sevimli animasyon ‘Planes / Uçaklar’ın devam filmi, eğlenceli macerayı, kaldığı yerden sürdürüyor. Ünlü hava yarışçısı Dusty, motorunun hasar gördüğünü ve bir daha asla yarışamayacağını öğrenince, başarılı kariyerini noktalamak zorunda kalır. Yangın söndürme ekibine katılan Dusty, emektar itfaiye ve kurtarma helikopteri olan Blade Ranger ve onun, arkadaşları neşeli hava tankı Lil’ Dipper, ağır yük helikopteri Windlifter, emekli askeri nakil uçağı ve The Smokejumpers adıyla tanınan bir grup cesur arazi aracının bulunduğu ekibin parçası haline gelir. Bu korkusuz ekip, hep birlikte büyük bir yangınla savaşırken Dusty de, gerçek bir kahraman olmanın ne anlama geldiğini öğrenecektir. Disney animasyonunun orijinal seslendirme kadrosunda, Ed Harris, Stacy Keach, Wes Studi gibi usta aktörler de yer alıyor. Son dönemde izlediğimiz birbirinden derin senaryolu animasyonlar kadar ilginç ve sürükleyici olmasa da, doğru mesajları olan, iyilikle dolu yapım, özellikle küçük izleyiciler için eğlenceli anlar içeriyor. (2,5 / 5) MURAT ERŞAHİN






Diğer Yazılar