Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

21 NİSAN 2017

20 Nisan 2017 Perşembe 18:19
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Salonlara ilk olarak 20 Ocak 2017’de uğrayıp, ikinci kez vizyon görecek olan sevimli Disney animasyonu ‘Moana’ dahil, toplam on iki film merhaba diyor bu hafta. Hemen her beğeniye seslenen yoğun haftanın filmlerinden dördü yerli yapım. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.


BEDEN VE RUH

-Rüyalarda buluşanlar üzerine-

Macaristanlı ‘auteur’ isim Ildikó Enyedi’nin yazıp yönettiği ‘alışılmadık’ aşk öyküsü, sert olduğu denli hassas, gerçek olduğu kadar büyülü bir öykü yansıtıyor perdeye. Berlin Film Festivali’nin büyük ödülü, ‘Altın Aslan’ı kazanan dram, festivalden FIPRESCI ödülü dahil dört heykelcikle ayrılmıştı. Usta Macar sinemacının, on sekiz yıl aradan sonra çektiği uzun metraj kurmacası, Budapeşte’de bir mezbahada geçiyor.

Filmin açılış bölümünde, günlük rutinin en ufak ayrıntısına dek perdeye yansıdığı mezbahanın patronu Endre, sessiz, içine kapanık, gözlemci bir adamdır. Mezbahada çalışmaya yeni başlayan kontrol sorumlusu Maria ise, son derece asosyal, yalnız, kendine özgü genç bir kadındır. Birbirlerini ilk görüşte ilginç bulan çift, bir suç soruşturması sırasında psikoloğun fark ettiği önemli bir ayrıntı sonucu yakınlaşırlar: İkisi de aynı rüyayı görmektedirler.

Günümüz dünyasında sevginin nerede gizlendiğine dair duygusal bir masal, orijinal adıyla ‘Teströl és lélekröl’. Alışılmadık aşk hikayesi, adının karşılığını fazlasıyla veren beden ve ruh üzerine içi dolu çıkarımlar yapıyor. Naif ruhlar ve nobran hayatın kıyısında sadece rüyalarda oluşan büyülü bir zarafetin resmini yansıtmış perdeye Macar sinemacı Enyedi. Rüyalardaki birliktelik, korku, endişe ve önüne geçilmesi imkansız olan en özel his: aşk! Müthiş performanslarıyla Géza Morcsányi ve Alexandra Borbély’nin başrolleri paylaştıkları duygusal film, birçok ‘normal’ insanın, ‘hastalık’ olarak gördüğü hislerin en derin noktasında kuruyor kamerayı. İzleyicisini, öyküsünde yer alan aşk meselesine ikna etmeyi başaran Macar yapımı, geleneği olan, yetkin ve oturaklı bir sinemanın önemli ürünlerinden biri. Kesinlikle kaçırmayınız! (4,5 / 5)



KAYIP ŞEHİR Z

-Her ruh için bir ev var!-

Yaşanmış olaylardan perdeye uyarlanmış biyografik dram, lezzetli ve sürükleyici bir serüven de içeriyor. David Grann’ın aynı adlı kitabından uyarlanmış yapımın yönetmen koltuğunda, Cannes’de dört kez Altın Palmiye için yarışmış usta isim James Gray oturuyor.

Alkolik ve sorumsuz babasının kötü ünü yüzünden kıdem alamayan Binbaşı Percy Fawcett, 1920’li yılların ortasında Amazon ormanlarının derinliklerinde gizlendiği düşünülen uygarlığı keşfetmekle görevlendirilir. Bu keşif görevi, zamanla önüne geçilmesi imkansız bir tutkuya dönüşür.

Charlie Hunnam’ın başrolde müthiş bir performans gösterdiği yapımda, Robert Pattinson, Sienna Miller, Tom Holland ve Angus Macfadyen diğer önemli rolleri üstleniyorlar. Usta görüntü yönetmeni Darius Khondji’nin enfes görüntüleri, çok şey katıyor öykünün ruhuna. Beyaz adamın doymak bilmez hırsı ve emperyalist açlığıyla bilinmeyenin gizemi ve manyetizması. Öte yandan her ruhun kendi evini aradığı gerçeği. Manevi yanı güçlü öykü, insanı, insanlığı arıyor işin özünde. Medeniyetin içinde kendine ait bir ev bulamamış ‘başka’ ruhların özgürlük çabası, yetkin bir sinemayla anlatılmış. Brad Pitt’in uzun süredir Hollywood kolaycılığı ve alışkanlığından bambaşka yerlerde dolandığını ve bu filmde de yapımcı olarak görev aldığını, son bir not olarak düşelim. (4 / 5)



SILENCE

-Sessizliğin sesi-

Yedinci sanatın dev isimlerinden Martin Scorsese’nin yirmi beşinci uzun metraj kurmacası, Masahiro Shinoda imzalı 1971 tarihli Japonya yapımı ‘Chinmoku’ adlı tarihsel dramının yeniden çevrimi. İlk filme de temel olmuş Shûsaku Endô’nun (1923-1996) romanından uyarlanan yapımın senaryosu Martin Scorsese ve Jay Cocks imzası taşıyor.

On yedinci yüzyılda, iki Portekizli misyoner papazın, kayıp akıl hocalarını bulmak için çıktıkları Japonya seyahati ve karşılaştıkları gerçek. Hristiyanlığı yaymak adına Japonya’ya ayak basan misyonerlerin yaşadıkları ve gürültüyü bastıran büyük sessizlik! İki genç misyoner olan Rodrigues ve Garupe, bilmedikleri ve kendilerine tamamen yabancı bir kültür ve inancın egemen olduğu topraklarda, insanlarla, otoritenin baskısıyla, en önemlisi kendi inançlarıyla mücadele edeceklerdir. Şiddet, baskı ve işkenceyle karşılaşan rahiplerin verecekleri kararlar, inançlarını da sınar.

Hollywood’un genç yetenekleri Andrew Garfield ve Adam Driver’a eşlik eden usta isim Liam Neeson. Bir başka usta aktör Ciarán Hinds’de filmin oyuncu kadrosunda. Japon sinemasının büyük aktörlerinden Issei Ogata ise filmin en iyi performanslarından birini sergiliyor. Öyküsü ve meselesini kusursuza yakın bir biçimle birleştirmeyi başaran Scorsese filmi, teknik yanıyla da öne çıkıyor. Meksikalı görüntü büyücüsü Rodrigo Prieto’nun yetkin kamerası, Dante Ferretti’nin öykünün ruhunu ortaya çıkaran üst düzey yapım tasarımıyla uyumlu. Scorsese sinemasının başyapıtları arasında sayamayacak olsak da, sıklıkla perdeye yansımayan has sinema filmlerinden biri ‘Silence’. (4 / 5)



SON MACERA

-Uzatmalarda yaşanan heyecan-

Yaşlılıklarının keyfini sürecekken, banka tarafından borçlandırılan, kıt kanaat yaşamak zorunda bırakılan, buna karşılık, ilerlemiş yaşlarına ters orantılı bir hayat sevgileri olan üç yakın arkadaş, bir banka soygunu yapmaya karar verirler.

Edward Cannon’un 1979 tarihli Martin Brest filmi için yazdığı orijinal öykünün yeniden çevirimi, aktör kökenli yönetmen Zach Braff imzalı. Aynı isimli ilk filmde üç sıkı dostu, George Burns, Art Carney ve Lee Strasberg canlandırmışlardı. Yeniden çevirimde, bir başka dev üçlüyü birlikte izleyeceğiz: Michael Caine, Morgan Freeman ve Alan Arkin. Üç kafadara eşlik eden isimlerse, bir başka usta aktör Christopher Lloyd, Matt Dillon, John Ortiz ve yılların etki edemediği Ann-Margret.

Çağdaş bir Robin Hood öyküsü işin aslı, ince bir hüznün mizaha eşlik ettiği suç filmi. Zenginden çalıp, ihtiyacı olana dağıtan yakın arkadaşlar, dostluğun ve dayanışmanın hayati önemi, insanı hayatta tutan öncelikler. Müthiş oyuncu kadrosu, zarif filmin itici gücü olmuş. Hollywood popüler sineması içinde sevimli, sıcak, iyi kotarılmış, başarılı bir öykü. Sadece üç dev aktör adına değil, öyküsündeki naif durum dolayısıyla da keyifle izletiyor kendini. (3 / 5)



KAPAN

-Her davet iyi niyetli değildir!-

Afro-Amerikalı genç Chris Washington, beyaz kız arkadaşı Rose’un ailesiyle tanışmaya gider. Oldukça liberal ve modern görünümlü aile üyelerinin sıcak karşılaması, genç adamın hayalinde bile canlandırmayacağı netameli gelişmelere bırakacaktır yerini. Afro-Amerikalı aktör Jordan Peele’in yazıp yönettiği gizemli korku filmi, bilimkurgudan komediye uzanan birçok türü ihtiva ediyor içinde.

Gayet iyi başlayan ama elini daha ilk dakikalarda açık edip, farklı yerlere savrulan ve bazı anları oldukça sert yapım, işaret edip eleştirdiği ırkçılık tuzağına kendisi düşüyor. Oldukça sert, radikal ve sapkın bir beyaz adam eleştirisine dönüşüyor tür salatası. Daniel Kaluuya ve Allison Williams’ın başrolleri üstlendikleri yapımın, ülkesinde beklenmedik bir gişe başarısı elde ettiğini hatırlatalım.

İlginç ve derinliklerde gezen bir öykü izleyeceğimiz intibasına kapıldığımız açılışın ardından yüzeyde gezinen ve kendini gereksiz bir zorlama ve denemenin yükümlülüğüne sokan film, özellikle ne olursa olsun da korku olsun diyenlere ve ‘nedense’ popüler olmuş yeni denemelerin meraklı takipçilerine önerilir. (2,5 / 5)

Dört yerli yapım, Kazım Öz’ün yeni filmi ‘Zer’, 90’ların efsanevi Rock grubu Blue Blues Band’in ve iki dahi müzisyen Kerim Çaplı ile Yavız Çetin’in hikayelerini konu alan belgesel ‘Blue’, Enes Hakan Tokyay imzalı ‘Miraç’ ve Çağlar Çorumlu ve Büşra Pekin’i başrolde izleyeceğimiz ‘Kolonya Cumhuriyeti’nin yanı sıra, bilimkurgu aksiyon ‘Max Steele’ ile Rusya’dan çıkagelen animasyon ‘Masha i Medved / Maşa ile Koca Ayı’, kalabalık haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN

MURAT ERŞAHİN´İN BİSİKLET HIRSIZLARI PROGRAMINI İZLEYİN




Diğer Yazılar