Sedat çok küçükken öksüz kalır. Günübirlik ilişkiler ve işlerle hayatını geçirir. Ancak bir gün Pınar tarafından kucağına bırakılan bir bebekle kendini “baba” olarak bulur. İstanbul’a gelir, Birol’la karşılaşır, “korkularının gözünün içine bakacağı” bir meslek edinir. Sedat’ın hayatı artık “Sen Benim Her Şeyimsin” dediği kızının etrafındadır. Kızı için bir masal dünyası yaratır ve onu korumak için elinden geleni yapar.
Hayati, Polis olan süt kardeşi N. Utku’yu, sokak mafyasından kurtulmak için dükkanına çağırır. Utku, mafya tarafından vurulunca Hayati, Utku’nun operasyonunu tamamlamak için yemin eder. Bir Rus baron olan Vitel’i yakalaması gerekmektedir. Adama ulaşmak için Vitel’in kızı Linda’yı kendine aşık etmeye karar verir. Böylece Vitel’in damadı olacak ve adamı yakalatabilecektir. Ancak Hayati için ajan olup adam yakalamak çok karmaşık bir plandır.
Max ve Marianne, Casablanca´da gerçekleştirdikleri ölümcül bir görev sonrası evlenen iki ajandır. Max´in, eşinin bir Nazi ajanı olabileceğinden şüphelenip Marianne´i araştırmaya başlamasıyla evliliklerinin gidişatı da değişecektir.
Selene, kendisine ihanet eden Lycan’lar ve de Vampirler’in büyük saldırısı altındadır. Yanında yer alan David ve babası Thomas ile birlikte, Selene, bu en büyük fedakarlığı yapmasını gerektirse de Lycan’lar ve Vampirler arasındaki savaşı mutlaka sona erdirmelidir.
İbrahim ve yeğeni Yusuf İstanbul´da lüks bir şantiyede çalışan inşaat işçileridir. İbrahim ileri seviyede akciğer kanseri olduğunu öğrenir. Yaşlı ve hasta İbrahim´in tersine Yusuf hırslı ve gelecek için umut dolu bir gençtir. Zorlu ve güvenliksiz koşullarda çalışmalarının bir sonucu olarak bir işçi yüksekten düşerek hayatını kaybeder. Firma ise olayın hukuki sorumluluğunu atmak için ölen işçinin ailesine kan parası teklif eder. İbrahim bu olayı duyduğunda ailesini düşünmeye başlar.
Yeliz erkek kardeşi Ahmet’e fazlasıyla düşkündür fakat Yeliz’i kötü bir sürpriz beklemektedir, zira Ahmet bir kıza aşık olmuştur. İşler hızla gelişir ve Ahmet kıza evlenme teklifi eder. Bunu duyan Yeliz’in dünyası başına yıkılır. Yeliz’in umudu, Ahmet’in şimdiye kadarki kız arkadaşlarından ayrıldığı gibi bu kızdan da ayrılmasıdır. Ancak işin şansa bırakmayan Yeliz, arkadaş grubuyla kafa kafaya verip kardeşiyle sevdiği kızı ayırma planları yapmaya başlarlar.
Saniye, kocası Süleyman, çocukları Hikmet, Yılmaz, Mehmet ve Asiye ile birlikte 1950´lerde dağ yamacına kurulmuş birkaç haneli bir köyde yaşamaktadırlar. Fakat ailenin derme çatma evlerindeki huzur yaşamı Saniye´nin vereme yakalanmasıyla derinden sarsılır. Saniye öleceğine o kadar inanır ki kendisinden sonra çocuklarına ve kocasına bakması için Sülayman´ı kısır bir kadınla evlenmeye ikna eder. Ama tedavi süreci başarılı geçer ve Saniye altı ay sonra evine sağlıklı bir kadın olarak geri döner. Bu ev artık iki kadının yuvası olacaktır...
Kendisini bir anda dış dünyadan izole ederek eski dillerde konuşmaya başlayan 11 yaşındaki oğlu Cameron´ın bu belirtileri karşısında dehşete kapılan Lindsay, oğlunun içine şeytan girdiğini anlayınca Vatikan temsilcisinin yönlendirmesiyle Dr. Seth Ember´a ulaşır. Gizemli bir geçmişi olan doktor, tekerlekli sandalyeye mahkum, tanrıya inanmayan ve çok farklı yöntemlerle çalışan eski bir bilim adamıdır. Cameron´ın bilinçaltına girip en az şeytanınki kadar vahşi bir yöntemle onunla yüzleşecek ve Cameron´ı hayata döndürecektir. Eğer bu yöntem işe yaramazsa oğlunun ölecek olması ihtimali Lindsay´i dehşete düşürse de doktora güvenmekten başka çaresi yoktur.
Ali, annesi ve kız kardeşi ile birlikte yaşamaktadır. Boş zamanlarında bir lastikçide çalışır. Mavi bir bisiklet alabilmek için para biriktirmektedir. Ali’nin babası bir gün yaşamını yitirir. Ali’nin platonik aşkı Elif çocukların oyuyla seçilmiş okul başkanıdır. Kısa bir süre sonra okul müdürü Elif’in yerine okul başkanlığını Hasan’a verir. Elif’e haksızlık yapıldığını düşünen Ali, mavi bisiklet almak için biriktirdiği tüm parayı bu yolda feda etmeye karar verir.
Susurluk kazası acaba sonradan gerçekleşecek Dr. Mahmut Esat Coşan Hoca´nın Avustralya´da geçirdiği trafik kazası ve Merhum Muhsin Yazıcıoğlu´nun geçirdiği helikopter kazasının habercisi miydi? Tüm dosyalar yeniden açılıyor…
Güneşin hep ışıldadığı, yemyeşil ağaçlarla kaplı bu ada o kadar güzeldir ki, bir gün yeşil başlı bir yaban ördeği sürüsü bu adayı Hawaii sanarak buraya iniş yapar. İki ördek sürüsü pek anlaşamaz. Efsaneye göre kahraman Güneş Ördeği, sürüyü ve adanın enerji kaynağı olan Güneş´i korumakla görevlidir. Fakat kötü kalpli bir cadı Güneş Ördeği´nin süper güçlerini öğrenince adaya gelerek onun peşine düşer. O güne kadar pek iyi anlaşamayan iki farklı ördek sürüsü, adayı korumak için arkadaş olmak ve güçlerini birleştirmek zorunda olduklarını anlayacaklardır.
Filmde, Dedelerine Da Vinci’den miras kalan Mona Lisa tablosunu satıp zengin olmayı hayal eden Tahir, Osman ve Taci hayallerini biraz ertelemek zorunda kalır. Çünkü başları yıllardır bu eserin peşinde olan Mafya babası Köpek Diş Kemal ile belaya girer. Dede Seyfi ise bu kargaşa içinde herkese müthiş bir oyun kurmaktadır. Filmin senaryosu, kısa filmleriyle sosyal medya fenomeni haline gelen Aykut Elmas, Ugur Can Akgül, Halil İbrahim Göker’e ait.
1. Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde Almanya’nın küçük bir kasabasına gelen ve sürekli bir mezarlığı ziyaret eden gizemli genç Fransız, tüm kasaba halkının dikkatini çeker. Savaşta kaybettiği nişanlısının yasını tutan Anna ve ailesiyle tanışan bu genç, uzun zamandır taşımak zorunda kaldığı büyük sırrını açıklamak için buraya gelmiştir. Ancak kasabada yaşadıkları ve gördükleri, Anna ve ailesinin ona karşı gösterdiği ilgi, kararını gözden geçirmesine neden olacaktır.
Dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan Pastoral Amerika, 1960’ların toplumsal çalkantılarıyla dağılan “mükemmel” bir Amerikan ailesini odağına alıyor. Film, başarı merdivenini tırmanıp saygınlık kazanan Seymour Levov ve gözbebeği ailesini yıllar boyu takip ederken Vietnam’dan 1968 olaylarına ve Watergate’e ABD tarihine de yakından tanıklık ediyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan Ordusu´ndan Desmond T. Doss, Okinawa Savaşı´nda görev yaparken insanları öldürmeyi reddeder ve Amerikan tarihinin Onur Madalyası´na layık görülen ilk vicdani retçisi olur. Film, tek bir kurşun sıkmadan yetmiş beşe yakın kişiyi kurtaran kahramanın hikâyesini ele alıyor.
Hamile olan Jennifer Branagan, kocasıyla birlikte idoğup büyüdüğü kasabaya taşınmıştır. Yeni evin ürkütücü havası, mobilyaların kendi kendine hareket etmesi ve ruhani varlıkların görünmesiyle kesinleşmiştir. Jennifer oturdukları evin hayaletli olduğuna ikna olmuştur fakat kimse genç kadına iinanmaz çünkü başka kimse evde tuhaf bir olay yaşamamıştır.
Kahramanlarımız, imkânsızlıklar yüzünden aynı evde yaşamaya başlamıştır. Günün birinde Berber Hüseyin bir harita ile çıkagelir. Almanya’daki dayıoğlu ölmüş, vasiyet olarak bir harita bırakmıştır. Kahramanlarımız, yakaladıkları bu umudun peşinden Edirne’ye doğru yola çıkarlar. Gerçekten gömü var mıdır? Zengin olacaklar mıdır? Çakallık yapmadan para kazanmak mümkün müdür?
Birinin Batı’dan Doğu’ya, ötekinin Doğu’dan Batıya yaptıkları yolculukta kader iki genci yan yana getiriyor. İki gencin heyecan dolu yakınlaşmasının arka fonunda Anadolu’nun özgün mekânları ve kadim müzikleri ince ince, oya gibi işleniyor.
Birbirinden taban tabana zıt iki yalnız insanın yolları kesişir. Biri matematik öğretmeni Yasemin, diğeri karizmatik gurme, Cemal. Cemal, ele avuca sığmayan, karizmatik bir adamdır. Yasemin ise geçmişte yaptığı yanlış bir seçimin yaralarını sarmaya çalışan, kalın kabukları olan, yaşayacağı her şeyi matematiksel hesaplar yaparak kararlaştıran, ürkek, korumacı bir kadındır. İkilinin ortak yanı her ikisinin de ikinci bir şansa ihtiyacı olduğudur.
Newt Scamander kısa bir mola için New York’a gelir. Jacob adındaki Büyüdışı kişi ile karşılaştıklarında yanlış yerde bir büyücülük vakası gerçekleşir ve Newt Scamander’ın fantastik canavarlarından bazıları kaçarak New York’u karıştırırlar.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Antonio Banderas, ünlü mutfak şefi Anthony Bourdain'in biyografik filminde rol almaya hazırlanıyor. Yedi yıl önce hayatını kaybeden Amerikalı şefin gençliğini Dominic Sessa'nın canlandıracağı filmde Banderas'ın rolü henüz duyurulmadı. Matt Johnson yöneteceği, Tony adlı filmin çekimlerine Mayıs ayının sonunda başlanacak.
Çad, 2006, on altı yaşındaki Atim'in babası, o henüz doğmadan öldürülmüştür. Atim'in büyükbabası Gumar Abatcha, yıllar süren iç savaşın sona ermesinin ardından hükümetin af çıkardığını duyunca büyük bir öfkeye kapılır. Oğlunun katilinin dışarıya çıkmasını kabullenemeyen Abatcha, Atim'e babasının katilini takip edip onu öldürmesini emreder. Büyükbabasının emrine uyan Atim, kendisini yetim koyan Nassara'yı takip etmeye başlar. Atim'in Nassara'yı bulması tahmin ettiğinden de kolay olur.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: