Bu hafta, yani 19 Haziran 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar kapalı. Madem Haziran ayındayız; siz değerli okuyucularla, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş Haziran sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı paylaşmak istedim. Bu hafta, 2011 ve 2012 yıllarının Haziran ayını ziyaret ediyoruz. O yılların Haziran’ında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 12 Haziran 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar kapalı. Madem Haziran ayındayız; siz değerli okuyucularla, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş Haziran sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı paylaşmak istedim. Bu hafta, 2009 ve 2010 yıllarının Haziran ayını ziyaret ediyoruz. O yılın Haziran’ında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 5 Haziran 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar kapalı! Madem Haziran ayındayız; siz değerli okuyucularla, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş Haziran sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı paylaşmak istedim. Bu hafta, 2007 ve 2008 yıllarının Haziran ayını ziyaret ediyoruz. O yılın Haziran’ında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 29 Mayıs 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar kapalı! Madem Mayıs ayındayız; siz değerli okuyucularla, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde, geçmiş Mayıs sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı paylaşmak istedim. Bu hafta, 2013 yılının Mayıs ayını ziyaret ediyoruz. O yılın Mayıs’ında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 22 Mayıs 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar kapalı! Madem Mayıs ayındayız; siz değerli okuyuculara, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde geçmiş Mayıs sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı sunmak istedim. Bu hafta, 2010 ve 2012 yıllarının Mayıs ayını ziyaret ediyoruz. O yılların Mayıs’larında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 15 Mayıs 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar belirsiz bir tarihe kadar kapalı. Madem Mayıs ayındayız; siz değerli okuyuculara, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde geçmiş Mayıs sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı sunmak istedim. Bu hafta, 2009 yılının Mayıs ayını ziyaret ediyoruz. O yılın Mayıs’ında sinema ve vizyon gündeminde, ‘yeni’, ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor…
Bu hafta, yani 8 Mayıs 2020’de vizyon yine filmsiz. Bildiğiniz üzere, sinemalar belirsiz bir tarihe kadar kapalı. Madem Mayıs ayındayız; siz değerli okuyuculara, artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisindeki ‘Sinemadan Çıkmış İnsan’ adlı köşemde geçmiş Mayıs sayılarında yayınlanmış eski yazılarımı sunmak istedim. Bu hafta, 2007 ve 2008 Mayıs’larını ziyaret ediyoruz. O yılların Mayıs aylarında sinema ve vizyon gündeminde ‘düzgün’ ve ‘iyi’ olan ne varsa yazıda yer alıyor… Sinema salonlarına bir an evvel dönmeyi ümit ederek, evde kalmaya ve içinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini kesinlikle bırakmamaya devam edin. Herkese sağlıklı günler!
Bu hafta siz değerli okuyuculara, eskiden; on dört yıl öncesinden yazdığım ve artık hayatta olmayan canım ‘Sinema’ dergisinde yayınlanan ‘sinemayı çok sevmemin nedenleri’ adlı notları sunmak istiyorum… Ortak nedenlerimiz vardır belki, kim bilir? Bu arada günün anlamı da var. Dünyada emeğin bayramı olan 1 Mayıs İşçi bayramı, emek ve dayanışma günü, kutlu olsun bütün emekçilere. Evde kalmaya ve içinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini kesinlikle bırakmamaya devam edin. Herkese sağlıklı günler!
Bu hafta siz değerli okuyucular için Koronavirüsle ilgisi olmayan, ‘Auteur Algısı ve Yedinci Sanatı İçselleştirmek Üzerine’ adlı bir yazı kaleme aldım. Umarım ilgiyle okursunuz. Evde kalmaya ve içinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini kesinlikle bırakmamaya devam edin. Herkese sağlıklı günler!
Bu hafta siz değerli okuyucular için ‘hangi arada’ böyle olduk mevzulu, epey geçmişte kaleme aldığım ve bazı güncel değiniler eklediğim eski bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Koronavirüsle ilgili değil. Uzun zamandır dertli olduğum durumlar ve biraz içinde yaşadığımız günlerin tahlili. Değişen bir şey yok. Maalesef daha da kötüleşmiş vaziyet! Yazıda sinema da var tabii. Bu hafta böyle oldu. Evde kalmaya ve içinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini kesinlikle bırakmamaya devam edin. Herkese sağlıklı günler
Korona günleri sürüyor. Evdeyiz… Mümkün olduğunca evde kalmaya gayret ediyoruz. Dışarda üretmek, çalışmak zorunda kalan, bizlerin günlük ekmeğini sağlamak için ter döken bütün emekçilere ve canla başla koşuşturan sağlık çalışanlarına şükranlarımızı sunmak gerek. Zor günler geçiriyoruz evet! Moralimizi yüksek tutup gülümsemeyi, sevdiklerimize ihtimam göstermeyi ve içimizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini bırakmamayı asla unutmamalıyız bu arada! Sizin için bu hafta bünyeye mutluluk veren romantik komedi ve komedi türündeki çok sevdiğim filmleri derledim… Herkese sağlıklı, umut dolu günler ve sevgiler!
... Bu arada virüsün en çok altmış beş yaş üzerindeki insanları etkilediği açıklandı ve büyüklerimize dışarıya kısıtlı çıkma, mümkünse hiç çıkmama kuralı getirildi. Evlerinde oturan saygıdeğer büyüklerimiz, hepimiz gibi yaş alıyorlar! Onlara ‘yaşlı’ demek hiç hoş ve doğru değil. Bu sebeple sadece onlar için ‘yaş almak üzerine’ ilk anda aklıma gelen otuz iyi film derledim.
Bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs hastalığı (COVID-19) nedeniyle, insanların toplu halde bulunacağı birçok kapalı mekân gibi sinemalar da, ikinci bir duyuruya kadar kapatılmıştı… Karantina durumu sürüyor. 27 Mart haftasında da vizyon sessiz! Evde oturmaya, kitap okumaya, film izlemeye, yazmaya, çizmeye, ailemizle birlikte vakit geçirmeye devam ediyoruz. Gezegeni ve insanlığı tehdit eden bu virüsün etkisini kaybetmesini beklerken, değerli ve rafine vakitler geçirmek bize düşen…
Bütün dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs hastalığı (COVID-19) nedeniyle, insanların toplu halde bulunacağı birçok kapalı mekân gibi sinemalarda, ikinci bir duyuruya kadar kapatıldı. Bu hafta, çok uzun yıllar sonra ilk kez filmlerle buluşturamıyoruz sizi… Evde yaşamaya, gündelik hayatımızı sürdürmeye, kitap okumaya, film izlemeye, yazmaya, çizmeye, ailemizle birlikte vakit geçirmeye odaklanacağız. .. Bu arada hazır evdeyken yedinci sanat örneklerinden, belli başlı akımların auteur isimlerinden bir dizi film önermek isterim size… ‘Akla virüsü ve dünyanın sonunu getiren on film, felaket filmleri, evde geçen filmler’ vb. yerine, hazır evimizde otururken, Netflix ve Digiturk bein movies haricinde izleyebileceğiniz sıkı filmler aşağıda…
Biri yerli yapım olmak üzere, yeni hafta toplam altı filme ev sahipliği yapıyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
İlkbaharın ilk vizyon haftasına, beşi yerli yapım olmak üzere toplam dokuz yeni film merhaba diyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
Şubat’ın son haftası, dördü yerli yapım olmak üzere, toplam dokuz yeni filme ev sahipliği yapıyor. İçinizde yaşayan insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
İkisi yerli yapım olmak üzere, toplam yedi yeni film merhaba diyor sinemaseverlere bu hafta. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
Dördü yerli yapım olmak üzere, toplam dokuz yeni filme ev sahipliği yapıyor 14 Şubat haftası. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.
Üçü yerli yapım olmak üzere, toplam dokuz yeni film merhaba diyor vizyona. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.
44. İstanbul Film Festivali sürüyor… İlkbaharın İstanbul’a dokunuşudur bir bakıma film festivali ta o ilk ‘sinema günleri’ yıllarından bu yana… Eski tadı ve heyecanı olmasa da festival önemlidir. Başımızın tacıdır! Vizyon durur mu; o da hız kesmiyor... Beşi yerli yapım, ikisi yeniden vizyon görecek film olmak üzere toplam on filme ev sahipliği yapıyor 18 Nisan haftası… Özünde politik bir tür kırması olan ‘Sinners / Günahkârlar’ ve gerilimli casusluk öyküsü ‘Black Bag / Kara Torba Operasyonu’ haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan iki yenisi!
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
CIA’de masa başı bir görevi olan Charles Heller’ın eşi, iş dolayısıyla gittiği Londra’da terörist saldırısı sonucu öldürülür. Bu durumda intikam almak için yola çıkan kocasıysa geniş kaslara ya da silah kullanma becerisine sahip olmasa da zekâsı ve yanında taşıdığı laptop’la hedefine ulaşmaya çalışır. Eski bir romanın sinemadaki yeni uyarlaması olan ve kimi bölümleri İstanbul’da çekilen ‘Amatör’ün başrolünde ‘Bohemian Rhapsody’de canlandırdığı Freddie Mercury rolüyle Oscar kazanan Rami Malek var. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/12.04.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Geçen hafta, Berlin Film Festivali (Berlinale) izlenimlerimize başlamıştık. Kaldığımız yerden devam edelim. Bu hafta bahsedeceğimiz filmler arasında, festivalden Altın Ayı ile dönen ve İstanbul Film Festivali’nde de gösterilecek olan Drømmer, Radu Jude’nin yeni filmi Kontinental ’25, tümüyle yapay zeka ile oluşturulmuş görseller ile yapılmış bir animasyon ve festivalden Teddy ödülü ile dönen, Lesbian Space Princess de var. Haftaya, Berlinale notlarımızın üçüncü bölümü ile devam edeceğiz.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 21.15'de TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.
50. yaşını kutlayan albümlerin, yayınlandığı dönemde yarattıkları heyecan, uzunçaların kulaklardaki doygunluğu, yeni yeni piyasaya çıkan kasetlerin sunduğu kolaylık, bugünün dijital ortamında unutulmuş plakların önemi müzik camiasının en tatlı muhabbetlerden biri bu yıl. Doğum günü pastaları 50 mumla adeta yangın yerine dönmüş, eskimeyen, çoğu klasikleşen albümler arasında gezintiye ne dersiniz?