'YERLİ POP/ROCK'TAN 100 ALBÜM

Mİ KUBBESİ / NEKROPSİ (1996)

31 Mart 2020 Salı 12:44

Mİ KUBBESİ / NEKROPSİ (1996)

1989’da Necropsi (O dönemde İngilizce yazılışını kullanmışlardı) adıyla Nişantaşı Anadolu Lisesi’nde Cem Ömeroğlu (gitar, vokal), Cevdet Erek (davul, vurmalılar), Eren ve Umut tarafından kurulmuştu grup. İlk günlerde underground çizgide, ‘trash-speed’ soundunda müzik yapmaya başlamışlardı.
Konserler vererek tekniklerini geliştirirken 1992’de dört parçalık ‘Speed Lessons Part 1’ adını verdikleri demo çıkardı ekip. Sonra bassçı ile gitaristleri gitti ve grupta Cevdet ile Cem kaldı ilk kadrodan. İlanla buldukları Tolga Levent Yenilmez (gitar, vokal) aralarına katılınca müzikal bakışlarında değişim oldu ve ilk albüm Mi Kubbesi’nin fikri de o günlerde doğdu. 1994’te CenkTuranlı da (bass) girdi gruba ve Kadıköy’de bir stüdyoya kapanıp denemeye başladılar farklı soundları Ekim 1995 ile Mayıs 1996 arası.
Sound olarak ‘soundsuzluk’u hedeflemişlerdi; sınır yoktu arayışlarında. Genellikle sözsüz ama vokal içeren besteler çıkıyordu bu deneyden...
Zamanla ‘trash’i sürdürmekle beraber Anadolu’ya ilgileri artmış, araştırmalar derinleşmişti. Aralarında büyük ortak çizgiler bulunmayan, çoğu doğaçlama ortaya çıkan bestelerdeki tek ortak nokta enstrümantal olmalarıydı.
Yeterli sayıda beste birikince albüm çıkarmak için harekete geçtiler ve Mi Kubbesi (İnsanlığın tepesindeki koskoca bir kubbe ve içinde çınlayan mi sesi) adını verdikleri 14 parçalık 74 dakika süreli ilk yapıtlarını 1996’da yayınladılar.
Üniversite camiasında eni konu tanınan bir grup olan Nekropsi’nin Mi Kubbesi, hiçbir promosyon çalışmasına gidilmemesine karşın iyi sattı o yıllarda. Bu arada, Led Zeppelin’den Robert Plant’la Jimmy Page’in İstanbul konserinde ön grup olarak gösterdikleri performans tam anlamıyla ‘görkemliydi’.

Tüketimi, dinlenmesi hayli zor bir sounddu bu. Yer Yer Anadolu Rock’a kayarken caz ve fusion da ağır basıyordu bazı parçalarda.

Trash'in ağırlıkta olduğu, yer yer Anadolu'nunve fusionun hissedildiği Mi Kubbesi'ndeki ilk parça Crying Game'i ayı adlı filmden etkilenerek yazmıştı Tolga. Basın çok iyi kullanıldığı parçadaki Anadolu dokunuşları etkileyiciydi. İkinci ve üçüncü parçalar Fok ve Efsane'de trash devam ediyordu. Efsane'deki aksak ritmler de iyiydi. 

Çarşı adlı parçada Ortadoğu'da bir çarşıda gitar ve vurmalılar eşliğinde geziniyordu Nekropsi.  94 Kor da trash yine ağır basıyordu. Derinlik de aynı özelliklere sahipti. Hindu ise, çalınırken grup eemanlarına Hindistan'ı anımsatmış ve bu ismi almıştı. Çarklar ve diğer parçalar da yoğun deneyler içeriyordu...

Cevdet’e göre grup kendine rock içinde yer açmaya çalışmaktan çok, rock çizgisinden uzak bir çizgiye oturmak istiyordu.

Nekropsi’nin en önemli özelliği özgünlüğü hedeflemesi, deneyi sürdürmesi, halk müziğimizden yararlanması ve bunların hepsini ülkede pek tutulmayan enstrümantal müzikle sürdürmeye kararlı olmasıydı. Yolları uzun ve sarptı. Albümün ardından konserler aracılığıyla dinleyici kitlesini geliştirmeye çalıştılar. Bu arada, Türkiye sınırlarını aşıp Batı Avrupa’da hatırı sayılır bir ilgiyle karşılandı albümleri; Batılılar’a göre onların kulvarı ‘progressive pschedelic ‘ti…

 

İÇERİK

1- Crying Game 

2- Fok 

3- Efsane 

4- Çarşı 

5- 94 Kor

6- Derinlik 

7- Dimli Mi 

8- Lim 

9- Hindu 

10- Çarklar 

11- Ateis 

12- Göç 

13- Kubbealtı 

14- Yollar 

15- Son 

16- 41 



Diğer Haberler