'BAL MAHMUT'

1970’ler; TRT’nin siyah beyaz dönemi. Önce tek gün başlayan yayınlar haftanın diğer günlerine paylaştırılınca program sıkıntısı yaşanıyor.

Radyodaki birçok sevilen programın televizyon versiyonu hazırlanırken bayram programları için akla Bal Mahmut yani Mahmut Baler geliyor.

Dinleyicilerinin yakıştırdığı Bal Mahmut lakabıyla ünlenen Mahmut Baler 1969’da Abdi İpekçi’yle radyoda programa çıkmış, dost toplantılarında anlattığı fıkralar, taklitler ve anılarla çok sevildikten sonra radyo aracılığıyla özel dinleyicisini yakalamış, hoş sohbet biri. Baldan Damlalar adlı kitabı da var.

Televizyonda ünü artıyor; bayramlar dışında da ekranda görünmeye başlıyor, özellikle de ‘Ramazan’da.

Geniş kültürü, gözlem yeteneği, kıvrak zekasıyla o dönem ülkede fıkra deyince akla gelen ilk isim oluyor.

Pekiyi kim bu Bal Mahmut? Babası, Sultan Abdülaziz’in başmabeyincisi Hafız Mehmet Bey.

2. Abdülhamit tahta geçince, amcası Abdülaziz’in intiharından sorumlu tuttuğu kişiler arasında saydığı HafızMehmet Bey’i Antalya’da bir çiftlik evine sürüyor; Mahmut Baler de 1897’de o evde dünyaya geliyor.

Anne-baba Antalya’da kalırken Baler İzmir Dârü’l-İrfân Mektebi’nde, Üsküdar Merkez Rüştiyesi’nde, Üsküdar İdâdîsi’nde, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde öğrenimini tamamlıyor.

Aile ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra İstanbul’a dönebiliyor ve Mahmut Baler ticarete atılıyor.

Kısa sürede Atatürk’ün de dostluğunu kazanıyor; Dolmabahçe Sarayı’ndaki, Florya Köşkü’ndeki yemeklere, sohbetlere davet ediliyor.

Atatürk, Mahmut Baler’i Savarona’yı almaları için ABD’ye gönderdiği heyete katıyor…

Siyasilerle dostluğu devam ediyor. Celal Bayar’la da arkadaş oluyor ve 1960 ihtilalinde sırf Bayar’ın arkadaşı diye hapis yatıyor.

Demirel döneminde de başbakana yakın isimlerden biri.

Sebze-çorba fabrikası var; otel de işletiyor…

Mahmut Baler (ö. 1987) fazla bilinmedik, resmi ideolojinin dışında pek bir şeylerin anlatılmadığı bir dönemin son tanığı. Fıkra, anı, tarihle süslediği muhabbetiyle, yaşlılıktan hafif peltekleşen diliyle 70’ler ekranının gözde isimlerinden biri haline geliyor.

Yaptığı talk-şov değil. Tarihi, geçmişten o güne taşırken TRT’nin siyah beyaz günlerini renklendiren isim kendisi.

Kurgu hiç yok; konu açılıyor ve dağarcığında ne varsa anlatıyor, anı naklediyor; azınlık ağızıyla taklitler yapıyor, sıradan fıkraları ballandırmayı, süslemeyi beceriyor ve ekran başında zaman su gibi akıp gidiyor.

CUMHUR CANBAZOĞLU