Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

30 EYLÜL 2016

30 Eylül 2016 Cuma 08:55
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Vizyonda bu hafta (30 Eylül 2016)

Hemen her beğeniye seslenen yeni hafta, ikisi yerli olmak üzere; beraberindeki yedi filmle merhaba diyor sinemaseverlere. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.

BAYAN PEREGRINE’NİN TUHAF ÇOCUKLARI
Cin fikirli yaratıcı usta Tim Burton’un on sekizinci uzun metraj kurmaca filmi, yine fantastik bir serüven yansıtıyor perdeye. ‘Şiirimiz karadır abiler’ demeyi sürdüren Burton; hayatın içindeki her türlü karanlığa rağmen, insanın içindeki umut ve sevgiyi de unutmuyor tabii yine. Ransom Rings’in aynı adlı romanından perdeye uyarlanan fantastik öykü, Tim Burton’un zihinlere çakılmış o eski eserlerinin tatlarını veremese de, yine titiz bir yapım tasarımının egemen olduğu, fikri hür, vicdanı hür bir ışıltı barındırıyor içinde! Tuhaf bir adam olan dedesiyle bambaşka bir yakınlığı olan Jake’in tekdüze, sakin hayatı, çok sevdiği yaşlı adam, gizemli biçimde hayatını kaybederken, kendisine söyledikleriyle farklı bir boyuta geçer. Dedesinin yönlendirmesiyle kendini, Bayan Peregrine’nin ve onun tuhaf çocuklarının evinde bulan Jack, tehlike ve sır dolu gerçeküstü bir dünyaya adım atacaktır. Koltuğa gömülüp, saatlerce güzelliğini izlemenin yeterli olacağı Eva Green’e, ‘Hugo’ filminin yıldızı yetenekli genç aktör Asa Butterfield eşlik ediyor. Usta oyuncular Samuel L. Johnson, Judi Dench, Terence Stamp ve Rupert Everett, kadronun iddialı isimleri. Titiz sanat yönetimiyle kendini gösteren yapım tasarımı, Burton’un sınır tanımaz hayal dünyasında, eskisi kadar sarsıcı ve kalıcı olmasa da, keyifli bir yolculuk yapmamızı sağlıyor yine. Gotik bir gerilimin, günümüz tekinsizliğiyle buluştuğu alt yapı, filmin incelikli noktası. (3 / 5)

ELVEDA BERLİN
Fatih Akın, yeni filmiyle karşımızda! Alman yazar Wolfgang Herrndorf’un (1965-2013) aynı adlı romanından perdeye uyarlanan ‘Tschick’, ülkemizde vizyona ‘Elveda Berlin’ adıyla giriyor ki, nedenini anlamak mümkün değil! Fatih Akın, 2014’te çektiği politik ve tarihi dram ‘The Cut / Kesik’in ardından, kendini daha rahat hissettiği, daha hafif meselelerle buluşmuş. Hayatın içinden, uçucu ama hakiki tespit ve oluşlar, Akın’ın sinemasında daha bir lezzetle izleniyor sanki. On dört yaşında iki erkek çocuk, çalıntı bir Lada marka otomobille, hayatlarını değiştirecek, farklı bir serüvene atılırlar. Fatih Akın’ın yeni baştan ‘yollara düştüğü’ sevimli film, yönetmenin, Hollywood sinemasına göz kırptığı anlatılardan biri olarak da alınabilir ele. Şöyle ki, Hollywood kalıpları ve Amerika kıtası sınırları içinde daha anlamlı ve yerine cuk oturan bir hikaye, Avrupa kıtasında hafif eğreti duruyor. İki yeni yetmenin, dostluğu, aşkı ve hayatı keşfedip, korkularıyla başa çıkmasının öyküsü, yaşadığımız yaşlı kıtada, biraz hafif kalıyor sanki. Çöllerde, derin Amerika’nın tekinsiz boşluğunda, ıssız otobanlarda geçmesi gereken bir öykü sanki bu. Annesi alkol derdiyle boğuşan, ilgisiz ve sevgisiz babasından bunalmış Maik, sınıfta kendisi gibi ‘öteki’ olan göçmen Tschik ile yakınlaşır. Yaz tatilinde, dizel bir Lada otomobil ile yollara düşen ikili, pek tanımadıkları bir dünyaya dokunup, büyüyeceklerdir. Fatih Akın, çok satan popüler romandan uyarladığı yapımda, rahat, sıcak, samimi bir üslup tutturmuş yine ve keyifle izlenen bir ‘yol ve büyüme’ filmi çıkarmış ortaya ama sinematografisinde oldukça sıradan bir rafta duruyor bu hikaye haliyle. Daha çok yeni dünya izleyicisine göz kırpan büyüme ve dostluk öyküsü, bütün dışlanan durum ve insan hallerine de şefkatle sarılmayı ihmal etmiyor. Sevgisiz değil yani orijinal adıyla ‘Tschick’. İki gencecik aktör, Tristan Göbel ve Anand Batbileg’in performanslarına eşlik eden ‘Ballade pour Adeline’, Richard Clayderman yorumuyla zihne ve dile takılıyor. (2,5 / 5)

DEEPWATER HORIZON: BÜYÜK FELAKET
ABD tarihindeki en büyük petrol kazası faciasının gerçek öyküsü. 2010 Nisan ayında, Meksika Körfezinde, Louisiana açıklarında bulunan BP’ye ait Deepwater Horizon adlı petrol platformu infilak etmiş, okyanusa; seksen yedi gün boyunca, 210 milyon varil petrol sızıntısı olmuş, bu da son yılların en büyük çevre felaketlerinden biri olarak tarihe geçmişti. Ekolojik facia, milliyetçi damarıyla tanınan aktör-yönetmen Peter Berg imzasıyla perdeye yansımış. Doğanın ve çevrenin tahribatı değil, sadece felaket anının tahlili ve canlandırması olmuş, bu felaket öyküsü. Üstelik Amerikan kahramanlarının tarihteki yerleri teslim edilerek tabii. Kazada hayatlarını yitiren on bir kişiye adanmış film, olay anının hemen öncesi ve hemen sonrasına da değinip, bizi faciayla baş başa bırakıyor. Yapım tasarımının katkısıyla gayet iyi çekilmiş felaket anları, öykünün boşlukta salınmasına engel olamıyor öte yandan. Başrolü Mark Wahlberg üstlenmiş. Kurt Russell, üvey kızı Kate Hudson’la birlikte, son dönem aksiyon rollerinin aranan ismi Wahlberg’e eşlik ediyorlar. Sadece şirketinin kârını düşünen BP görevlisini canlandıran usta oyuncu John Malkovich, gerilimli felaket filminin sürpriz ismi. Ödüllü görüntü yönetmeni Enrique Chediak’ın kamerası, filmin en başarılı yanı. (2 / 5)

Futbolun gelmiş geçmiş belki de en önemli efsanesi Pele’nin, yıldız olma yolundaki hikayesinin anlatıldığı biyografik dram ‘Pelé: Birth of a Legend / Pele: Bir Efsanenin Doğuşu’, Gemma Arterton ve Glenn Close’un önemli rolleri paylaştıkları korku-gerilim katkılı dram ‘The Girl with All the Gifts / Tüm Sırların Sahibi Kız’ ile birlikte iki yerli yapım; yönetmenliğini Kemal Özdemir’in üstlendiği gerilim türündeki ‘Lanet: Uyanış’ ile Sermiyan Midyat’ın yazıp yönettiği ve başrolü üstlendiği komedi ‘Bir Baba Hindu’ , haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Herkese tekrar iyi seyirler.
MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar