Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

29-30 EKİM 2015

29 Ekim 2015 Perşembe 17:50
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Sekiz yeni filme merhaba dediğimiz yeni vizyon, 29 Ekim’de başlıyor bu kez. Bildik korku-gerilim hikayesinin yeni yorumu olan ‘Frankenstein’ ile yerli romantik komedi ‘Git Başımdan’, 29 Ekim Perşembe günü giriyorlar vizyona. 30 Ekim Cuma programının notlarımızda yer alamayan yapımları ise, Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış’ bölümünde, ‘jüri özel ödülü’nün sahibi olan Hırvatistan-Sırbistan-Slovenya ortak yapımı romantik dram ‘Zvizdan / Güneş Tepedeyken’, özellikle küçük izleyiciye seslenen, Alman yapımı öğretici animasyon ‘Der kleine Rabe Socke - Das große Rennen / Afacanlar Takımı: Büyük Yarış’ ile iki yerli komedi, ‘Abbas’ın Melekleri’ ve ‘Mavi Gece’. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.

NEFESİM KESİLENE KADAR
Dardenne Kardeşler ve Ken Loach sinemasının yerli kombinasyon denemesi, genç yönetmen Emine Emel Balcı imzası taşıyor. Balcı’nın senaryosunu da kaleme aldığı ilk uzun metraj kurmacasının ilk gösterimi, Berlin Film Festivali’nde gerçekleşmişti. Başrolü Esme Madra’nın üstlendiği toplumsal dramda, Rıza Akın, Gizem Denizci ve Sema Keçil’de rol alıyorlar. Bir tekstil atölyesinde, ‘ortacı’ olarak çalışan emekçi Serap’ın en büyük hayali, uzun yol şoförü olan babası ile birlikte yeni bir eve çıkabilme, onunla birlikte yaşayabilmektir. Ablası ve eniştesinin yanında ‘sığıntı’ gibi yaşamaktan son derece mutsuzdur. Özellikle yakınlarından gördüğü, acımasız, anlayışsız yaklaşım ve davranışlar sonucu, yaşamı; çekilmez bir hal almıştır. Sürekli ‘uzaklarda’ olan babasının kayıtsızlığı ve duyarsızlığı, Serap’ı iyice yalnızlığa iter. Çıkışsızlıktan kurtulabilmek, sadece kendi elindedir. Karanlık, sıkışmış, çaresiz bir hayatın tam ortasında birey ve insan olarak kalabilme çabası, insancıl ve gerçek biçimde yansımış perdeye. Aile, toplumsal cinsiyet meselesi, mücadele, bilinç ve sınıf kavramlarına doğrudan ve yakından bakma gayretindeki yapım, incelikli bir dram. İyi yazılmış, iyi çekilmiş, iyi oynanmış ilk film, kimi ‘fazla veya az’ değinilerin yol açtığı törpülenme göz ardı edilirse, yılın yerli film adına kaliteli örneklerinden biri olarak nitelenebilir kolaylıkla. (3,5 / 5)

ÇOK PİŞMİŞ
Gastronomi dünyasının en önemli meselesi ve ‘haklı gururu’ olan ‘Michelin’ yıldızlarından iki tanesinin sahibi olan Şef Adam Jones, kötü alışkanlıklarını ve takıntılarını geride bırakıp, yeni bir başlangıç yapmak adına, Londra’ya geri döner. Madde ve alkol bağımlılığı ile karşı cinse olan aşırı ilgisini, ‘körlenmiş’ ruhundan temizleme gayretindeki yetenekli aşçı, yeni kurduğu ekiple, birlikte, en kötü alışkanlığını, kibrini ve bencilliğini yenip, üçüncü Michelin yıldızına ulaşabilecek midir? 2010 tarihli ‘The Company Men’ ve özellikle 2013 yapımı radikal hiciv ‘August: Osage County / Aile Sırları’ ile dikkat çeken TV kökenli yapımcı, senarist ve yönetmen John Wells imzalı yapımda, başrolü Bradley Cooper üstleniyor. Son derece yetenekli ama bir o kadar da bencil Şef Adam Jones karakterini, başarıyla, olabildiğince ‘nüanslı’ biçimde canlandırıyor aranan aktör. Hüzünlü güzel Sienna Miller, Daniel Brühl, Omar Sy, Riccardo Scamarcio, Matthew Rhys, Alicia Vikander ile birlikte; iki yıldız isim; Uma Thurman ve Emma Thompson, dikkat çekici, zengin oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. Son tahlilde, ‘ben değil, biz diyen’ lezzetli dram, reklam çekimlerini akla düşüren yakın plan leziz yemek görüntüleriyle acıktırsa da, yeni bir şey söylemeyen, ‘aynı’ senaryosu ve bazı boşluklarıyla, oyuncu kadrosu, temiz biçimi ve albenisiyle çelişiyor. Ekip ruhu, dayanışma, aşk, dostluk, tutku ve ‘pişmek’ üzerine damak çatlatan gastronomi filmi, içeriğindeki, üstün ‘Michelin’ yıldızlarının aksine vasat, geniş anlamda. (2,5 / 5) MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar