Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

21 MAYIS 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 21:28
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Haftanın film sayısı altı. Basın gösterimi düzenlenmeyen Feo Aladağ´ın yönettiği ve Sibel Kekilli´nin başrolü üstlendiği Almanya yapımı Ayrılık, Steve Carell´lı komedi Çılgın Bir Gece ve Mavi Cennet izleme şansı bulamadığım filmler. Haftanın diğer üç filmi, notlarım arasında. İyi seyirler herkese!

BAHTI KARA
Evin temel direği, anneyi kaybeden bir aile. Başına gelen türlü talihsizlikleri, melankolisiyle birleştiren evin babası ve üniversiteye hazırlanan sorunlu oğul. Onlarla dirsek temasında yaşayan, dayı, yenge ve kuzenden oluşan çekirdek aile modeli. Kopuşlar, problemler, bir arada kalabilmek için verilen uğraşlar… Uzun süredir Türkiye´de yaşayan Amerikalı sinemacı Theron Patterson´un ilk uzun metrajı, psikolojik ve sosyolojik boyutları olan bir kara mizah olarak tanımlanabilir. 4. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali´nde ´En İyi Film´, ´En İyi Senaryo´ ve ´En İyi Erkek Oyuncu´ ödüllerini kazanan dram, aldığı ödüller neticesinde bir tartışma doğurmuştu. Senaryosu da Patterson´a ait olan yapımda başrolü üstlenen tiyatrocu Reha Özcan, ilk sinema deneyimini yaşamış. Yeşim Ceren Bozoğlu ve Haktan Pak, filmin diğer oyuncuları. Bir ilk film olarak, ´vasatın hafif üstünde´ fakat ´eli ayağı düzgün´ statüsünde değerlendirilebilecek yapım, toplumsal problemleri, sıradan bireyin çıkışsızlığı, umutsuzluğu ve yalnızlığıyla buluştururken, talih, kader, aile, sevgi, ölüm, dayanışma gibi önemli kavramlar üzerine de bir şeyler söylemeye çalışıyor.

ELM SOKAĞI´NDA KÂBUS
Yeniden çevrimler, Hollywood´da sıkça karşımıza çıkıyor son yıllarda. Özellikle popüler korku filmleri, yeniden çevrimlerin gözbebeği durumunda. ´´Teksas Katliamı´´, ´´Halloween´´, ´´Tepelerin Gözleri´´, ´´13. Gün´´ derken, bu kez de Wes Craven´ın 1984´te sinema tarihine armağan ettiği, adı ünlü karakter Freddy Kruger ile anılan ´´Elm Sokağı´nda Kâbus´´ yeniden çevrimle karşımızda. Şapkası, ustura bıçaklı eli, korkunç yüzüyle rüyalarına girdiği gençleri bir bir öldüren ve filmden sonra binlerce insanı günlerce uykusuz bırakan Freddy Kruger, yedi filmlik bir serinin ardından bu kez yeni nesil için tekrar beyazperdede. Son yıllarda dilimize yerleşen tabiriyle ´re-make´in yönetmen koltuğunda reklam ve klip yönetmenliğinden gelme Samuel Bayer oturuyor. En önemli değişim ise başkarakterimizde. Yılların ´Freddy Kruger´ı Robert Englund, yerini Jackie Earl Halley´e bırakmış. Kariyerindeki çıkışı Elm Sokağı ile yapan Englund, Wes Craven´a gerçekten çok şey borçlu. Aslında Craven´da ona. Englund´un çoğu korku filmi olmak üzere ufak tefek yan rollerde ve televizyon filmlerinde yer alan kariyeri, ´´Elm Sokağı´nda Kâbus´´ ile 1947 doğumlu aktörü popüler, aranan ve ´korkulan´ bir isme dönüştürmüştü. Yeni ´Kruger´ Halley ise iyi bir karakter oyuncusu. Kendisi, 2006 tarihli ´´Little Children / Tutku Oyunları´´nda canlandırdığı arızalı karakter ile ´En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu´ dalında Oscar adayı olmuş, Zack Snyder´ın ´´Watchmen´´ ve Martin Scorsese´nin ´´Zindan Adası´´ filmlerinde önemli roller üstlenmişti. Tabii, iyi bir aktör olmak, her rolü üzerinde başarıyla taşımak anlamına gelmiyor. Halley, ´Freddy Kruger´i, bambaşka bir yorum ve tipoloji ile canlandırsa da, insan nerede ´Robert Englund baba´ diye soruyor kendine filmin her anında. Hızla yaşlandığımızdan, alışkanlıktan, zamanın acımasızlığından, ´eski´nin değerinden mi bilinmez, yeni Freddy çok iğreti, olmamış duruyor perdede. Film de öyle. Bir yeniden çevrimden öte, kötü bir kopya olmuş izlediğimiz şey. Bildiğimiz öykü, hiçbir sinemasal numara içermeden, eskisinin üzerine yeni bir ´tat´ ve buluş koyamadan servis edilmiş. Anlık sıçramalar, suni bir etki yaratıyor insanın üstünde. Dilde kekremsi bir tat, iflah olmaz bir nostaljiyle çıkıyorsunuz salondan. ´One, two Freddy come for you´ filan kurtarmıyor meseleyi. Önce ekmeklerin bozulması gibi bir his bu. ´Elm Sokağı´nda hayatta kalmanın tek yolu, uykuya dalmamak ya; ´yeniden çevrimi´ izlerken hayatta kalmak için uykuya dalmak gerekiyor inanın…

PERS PRENSİ: ZAMANIN KUMLARI
Steven Spielberg´in açtığı güvenli yolda ilerleyen yapımcıların en vizyonlularından Jerry Bruckheimer´ın, çok satan bir bilgisayar oyununu beyazperde için tasarladığı ´epik avantür´, ´´Harry Potter´´ serisine de dokunan İngiliz yönetmen Mike Newell imzalı. 90´ların başında piyasaya sürülen ´´Pers Prensi´´ adlı popüler bilgisayar oyunu, perdede oldukça gösterişli duruyor. ´´Indiana Jones´´ ruhu içeren yapımın başrolünü Jake Gyllenhaal üstlenmiş. Evlatlık olarak alınmış Pers Prensi Dastan, bütün tarihi değiştirmek isteyen, hanedanın kötü kardeşi Nizam´la mücadele ediyor. Ona bu zorlu yolda destek verense, Gemma Arterton´un canlandırdığı güzeller güzeli Prenses Tamina. Usta aktörler Ben Kingsley ve Alfred Molina filmin lokomotifleri. Çekimleri Fas´ta yapılan fantastik macera, özellikle türün bütün örneklerini kaçırmadan izleyenler için bir zorunluluk. Egzotik mekânlarda geçen sürükleyici seyirlik, eğlence dolu iki saat geçirmek isteyenlere de önerilir.
MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar