16 Ekim 1994 tarihli İkinci albümü Lâ’l için Aksu ekibinden kim varsa bir araya gelmişti. Düzenlemeleri Uzay Heparı yazacaktı. Bir bölümünü yazdı da, ama bitirmesine bir trafik kazası müsaade etmedi… Piyasanın kalburüstü müzisyenlerinin, tamamen akustik ve canlı kaydettikleri albümde davul zaman zaman aksasa da, sound hayli başarılıydı. Lâ’l, rahmetli Uzay Heparı’nın son çalışması olarak da belleklerde yer etti. …
Kadın’da prodüktör İskender Paydaş’tı ve Pentagram’dan Demir Demirkan ile Tarkan Gözübüyük’ün de eli değmişti parçalara. Şebnem’in bestelerindeki rock soluğunu Pentagramcılar ortaya çıkarırken, piyasayı çok iyi bilen Paydaş da bizim renk sazlarıyla şarkıları etnik rocka çekip popçu kulaklara hoş gelebilecek sihri yakalamıştı. Bir de albümün ismi ‘Kadın’ olunca…
Tünay Akdeniz 2017’de eski parçalarını ve bunların sözsüz hallerini The Godfather of The Turkish Punk adını verdiği albümde bir araya getirdi. Yerli rock tarihine arman ettiği bir nevi ‘best of’tu yaptığı…
Yeni değerlerin toplumumuza ‘bela ettiği’ magandalara açık açık Vay Hayvan Vay (Why High One Why) demişti şarkıda. Albümün genel dokusuna pek uyamayan parçanın sunumunda İzzet Öz, geri vokallerinde Hıncal Uluç, Ferhan Şensoy, Grup Gündoğarken gibi isimler vokalist olarak görev yapmıştı...
Nisan 2004’te o meşhur Dünya Yalan Söylüyor albümü gelmişti. Bu yapıt, mor ve ötesi için tam bir milattı. Albümün söylemi gayet politik çizgide ilerlerken, grubu dinleyenler parçaların sadece ‘ezgisel yanı’yla ilgilenmiş ve ortaya garip bir durum çıkmıştı. Liseli kızların katılımıyla hayran kitlesi genişlerken ‘Cambaz’ parçasının peşinden giden yeni kitlenin pek umurunda olmuyordu grubun dedikleri. Fazla ısırmayan bu 2004 model muhalefet, genç müzikseveri ilgilendirmiyor; rock müziğini, babaların yaşındaki adamlar yerine akranlarından dinlemenin coşkusunu yaşıyorlardı sadece.
Kesmeşeker ilk albümü Dipten Ve Derinden’i 1991’de yayınlamıştı. Cenk Taner daha 25'inde kentsoylu insanı iyi gözlemleyebilmişti ve Aceleye gelse de. hatasıyla, sevabıyla iyi albüm yapmışlardı. Dipten Ve Derinden ile gruba bağlanan bir daha hiç bırakmamışlardı…
12 Eylül rejiminin yasaklı müzisyenleri oraya buraya dağılmışken, birkaç genç ortaya çıkmış, halk türkülerinden, ozan geleneğinden geniş şekilde yararlanarak, toplumcu şairlerin yapıtlarını besteleyerek muhalif çevrelerin yüreklerine su serpmişti. Darbe ortamında büyük işti yaptıkları. 1985 tarihli ilk stüdyo albümleri Seni Düşünmek’ten bir yıl sonra da ikinci albüm Sabah Türküsü gelmişti. Albüme adını veren Sabah Türküsü, o gün bugündür hak arayışlarının simge şarkısı...
2004’te ikinci albüm Hayde gelmişti. Bu albümle büyük çıkış yapmış ve geleneksel Karadeniz ezgilerini, tulumla kemençenin yanında modern tarzda düzenleyerek önemli adımlar atmıştı. Hayde albümünden Fadime, Denizde Karaltı Var, Narino, Tsira, Ben Seni Sevdiğimi parçaları konserlerde binlerce kişi tarafından tek ağız söylenmişti. En verimli döneminde hastalanmıştı Koyuncu. Akciğer kanserine yakalanmıştı. Pes edecek biri değildi kesinlikle;
Askerde yazdıklarından oluşan 'çağdaş alaturka' Bezgin albümü İlhan İrem’in yeni bir aleme saptığının ve Doğu-Batı arası sentezin ilk göstergesiydi. Özellikle, albümün flaş şarkısı Olanlar Olmuş, farklı düzenlemesi, etnik çalgıların ağırlığı, İrem’in sözel ve müzikal derinliğiyle bir milat işlevi görüyordu. Senfonik rockla ilgili ilk örnekler de bu albümde mevcuttu.
Piyasayı arabesk şekillendirirken 1988’de yayımladığı Benim Şarkılarım’la albümüyle tam anlamıyla patlama yapmıştı. Albümde boş parça yoktu. Kayahan kendi bestelerini söylüyor ve değerlerinden ödün vermeden piyasaya çizgisini kabul ettiriyordu. Oradan buradan çalıp çırpmadan, büyük emek vererek yazdığı şarkılarıyla, zirve için ilk ipuçlarını veriyordu.
Arabeskin tüm pazarı ele geçirdiği dönemde bin adet basılan bu Türkçe soft-progressive rock albüm ‘Batı normlarında Türkçe rock’ etiketi taşıyordu. Kapağında kırık Medusa başı olan, Öncü Plak etiketiyle çıkan, iki de Ömer Hayyam rubaisi içeren albüm önceleri satmasa da kısa süre sonra tükendi ve yıllarca
Piyasanın tamamen arabeskin elinde şekillendiği, pop müziği kasetlerinin bile kolay yapılamadığı bir ortamda yayınlanan ikinci albümleri Uçtu Uçtu’da ülke insanı için ‘Acil Demokrasi’ diye haykırırken, gözünü geniş coğrafyalara, Şili’ye, Hiroşima’ya da çeviriyordu grup; Lagara Lugara, Bayram Görüşmesi, Gün Başlıyor’ daki ince eleştiri de cabası.
İstanbul Kızıltopraklı mimar Hatipoğlu, elinde gitarıyla bestelediği yapıtlarını, günü geldiğini düşünerek insanlara sunmak istemiş ve ‘Mevlevihane’den misafir müzisyen dostlarıyla ev stüdyosunda Musiki’yi bitirivermişti. Sözlü ve sözsüz 10 parçadan oluşan Musiki’de tasavvuftan hareketle Anadolu’da upuzun bir yolculuğa çıkan Hatipoğlu, Aşık Veysel’in Kara Toprak’ına da gönlünde ye açmıştı.
Sentetik sounda uzak durmuş bir çalışmaydı Göç albümü. Bir dönem Hümeyra şarkılarını anımsatan yeni tadıyla, kısa saçları ve sade ceketiyle Batılı kadın ozanları anımsatan yeni görüntüsüyle kalbindeki müziği yapmaya gelmişti. Ozan yönünü ön plana çıkararak adeta kumar oynamış ve kazanmıştı. Alternatif işlerin fazla kabul görmediği günlerde ‘Göç’le piyasanın değil, kendisinin istediğini yapmış, nicelikten niteliğe büyük bir adım atmıştı.
1980’de siyaseten bitik bir ülkede alaturkaya meyleden aşk şarkıları yazmaya başlamıştı. Her dönem farklı işler üretmeyi başarmış kentsoylu bir ozanın şarkıları Zaman Zaman albümünde şiiri, felsefeyi damıtılmış bir söylemle, minimal tatta, yaşama dair hınzır bir bilgelikle sunmuştu müziksevere.
Bağlamalı soundu bir kenara koyan Cem Karaca ile Dervişan 1977 ilkbaharında, sekiz ayda hazırladığı Yoksulluk Kader Olamaz albümünü sunmuştu müzikseverlere. Yerli rock tarihinin kilometre taşlarından sayılan bu çalışmada Cem Karaca ‘Toplum İçin Sanat’ çizgisinde en önemli şarkılarını üretmişti. Şarkıcının ilk stüdyo albümü olma özelliğini de taşıyan plak, sert sounduna rağmen geniş kitlelerce kabul görerek listelerin üst sıralarında dolaşmıştı…
1974, ‘Elektronik Türküler’ adlı uzunçaların yılıydı. Koray’ın arabesk arayışlarına bir süreliğine ara verip halk müziğine yöneldiği Elektronik Türküler projesi, daha önce piyasaya sürülmüş bir 45’likler toplaması değildi. Düzenlemelerin Erkin Koray tarafından yazıldığı yapıttaki sekiz parça arasında, yedi dakika 40 dakika süren progressive-folk arayışı Cemalım, sekiz dakika elli saniyelik Türkü ile Karlı Dağlar, Anadolu Pop adına önemli çalışmalardı.
Sıra dördüncü albüme gelmişti; genç besteci Müjdat Akgün’ün yapıtlarıyla ve düzenlemeleriyle şekillenen albüm, birçok yanıyla ilginç bir deneydi o günün şartlarında. Albüme adını da veren Güven Parkı adlı 10 dakika uzunluğundaki parçada Alpay, Fabrika Kızı’yla şöyle bir yokladığı toplumcu söylemi yeniden hatırlamış ve para kazanmak için Ankara Güven Parkı’na gelen Fatma Kız’ın buruk öyküsünü tane tane anlatmıştı.
İnandığın Masallar’ın başına sihirli değnek 2007’de değmişti. Albümün parçalarının kullanıldığı Kavak Yelleri adlı TV dizisinin popülerliğiyle Pinhani bir anda genç kitleleri yakalamış ve İnandığın Masallar iyi satmaya başlamış, medyada haberler, yorumlar artmış; Bülent Ortaçgil’in yolundan gittikleri, sağlam sözler ürettikleri yazılıp çizilmişti.
Gülümse, Sezen Aksu'nun onuncu stüdyo albümüydü ve kayıtları altı ay süren çalışma 16 Temmuz 1991'de yayınlanmış, üç milyona yakın alıcı bularak Sezen Aksu’nun en fazla satılan albümü olmuştu. Kemal Burkay’ın şiirine bestelenmiş Gülümse ilk günlerde fazla ilgi görmemiş, iki hafta sonra Hadi Bakalım şarkısının keşfedilmesiyle büyük patlama yapmıştı.
Haziran ortasını bulduk bile… Vizyon, gündelik hayatla yarışıyor. Hız kesmeden! Dramı, macerası, komedisi, gerilimi, romantizmi hemen her türden öykü, hayata denk düşüyor… Biri yerli yapım olmak üzere toplam beş yeni film, 13 Haziran vizyonunu oluşturuyor! İstanbul dışında bulunduğumdan ötürü kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan, haftanın yeni filmlerine yapım notlarına değinerek yer vereceğim.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Bir kargo şirketinde pilot olarak çalışan Antoine de Saint-Exupéry, And Dağları çevresinde kaybolan yakın dostu Henri Guillaumet’yi kurtarmak için harekete geçer. Pablo Agüero imzalı ‘Saint-Ex’, ‘Küçük Prens’in yazarının hayatından bir kesiti aktarırken şiirsel bir havada seyreden, görselliğiyle dikkat çeken bir yapıt olmuş. Filmde başrolleri Louis Garrel, Vincent Cassel ve Diane Kruger paylaşıyor. UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/10.05.2025)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Sinema salonlarına giden seyirci sayısı giderek düşse de, vizyona giren filmlerin sayısı azalmıyor. Hatta, tam tersine artıyor. Her ne kadar, bunların çoğunluğu vasat olsa da, aralarında güzel sürprizler de çıkabiliyor. Bu hafta da önce, bunlardan birine, Sinners’a bir göz atalım. Sonra, modern klasikler kontenjanından vizyona giren, 20 yıllık bir Star Wars filmine, Tolga Karaçelik’in Amerika’da çektiği ilk filme, Güney Kore yapımı bir gençlik filmine ve bir cin filmine bakalım.
Orhan Çakmak, Türk dünyasının izini sürüyor ve bugün 17.30'da TRT Müzik'te kültürlerarası etkileşimi ekrana taşıyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
İletişim yayınları etiketiyle satışa çıkan kitapta müzik yazarı, eleştirmen, programcı Murat Beşer, Türk müziğinin zarif sesi Nesrin Sipahi’nin yaşamı ve sanat serüvenini ayrıntılarıyla anlatıyor. Kitap, Yeşilköy’de başlayan çocukluğun, radyolardan plak kayıtlarına, turnelerden gazinolara uzanan başarı öyküsüne dönüşümü kadar Sipahi’nin bilinmeyen yönlerini de ortaya koyuyor. Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi aynı zamanda bir dönemin kültürel portresi.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Hemen her öğretmenin, okul müdürünün maratona benzettiği hayatın henüz başında biri Lezzet. Başka bir deyişle; böğürtlenli, limonlu, çilekli, çikolatalı, vişneli, karamelli, karadutlu dondurmalardan henüz tatmadı, sadece vanilyalının tadını biliyor. Onunla tanışmak için sayfaları çevirmen yeterli. Çelişki Bilmez Lezzet’in Geçmiş Zaman Maceraları Uğur Vardan’ın çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı öykülerden oluşuyor.
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.