Film, sevgiyi kendisi bulmak zorunda kalan ve günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos’un çocukluğundan izler taşıyan hikâyede, çok yoksul bir ailenin oğlu olan Zezé, hayatın karşısına çıkardığı zorlukları hayal gücünün yardımıyla, yazarak aşabileceğini keşfeder. Yeni taşındıkları evlerindeki portakal ağacı ise, artık en iyi arkadaşı olmuştur.
Zarina adındaki peri, Peri Adası’nın çok değerli Mavi Peri Tozunu çalar ve kaçar. Skull Rock korsanları, Tinker Bell ve diğer peri arkadaşları güçlerini birleştirerek, peri tozunu ait olduğu yere geri getirmek için maceraya çıkarlar. Ancak, Tink’in dünyası Zarina’nın peşinde alt üst olur. O ve peri arkadaşları, yeteneklerini yitirmektedirler. O yüzden, Mavi Peri Tozunu geri getirmelidirler.
Küçük çocukları ölen genç evliler Halid ile Salama evlerine döner. Yaşadıkları El Hamra köyü,söylentiye göre kötücül ruhlar köy sakinlerini rahatsız ettiği için boşaltılmıştır. Salama kıza süre sonra belirsiz güçler tarafından rahatsız edilmeye başlar...
Film, ailesinin öldürülüşüne tanık olan bir çocuğun başından geçen akıl almaz olayları anlatıyor. Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin öldürülüşüne tanık olur. Ailesinin öldürülmesinden sonra geriye kalan tek kişi Neve´dir. Olayı soruşturan polisler bir çeteden şüphelense de, gerçekler sandıkları gibi değildir.
Marie ve Eric liseden beri birliktedirler. On yıl sonra, birlikte bir daire almaya karar verirler. Aslında bu durum evlilik kadar sorumluluk anlamına gelmektedir. Kontratı imzaladıktan hemen sonra Marie’nin aklı karışmaya başlar, ardından da bir adamla tanışması her şeyi allak bullak eder. Marie, Eric’i alışılmışın dışında bir şekilde terk eder ve kendisini zevk ve özgürlüğün adresi olan bekârlar dünyasının kollarına bırakır.
Adam, kız arkadaşı Mary ile olan ilişkisini bitirmek üzeredir. İkili bir gece film izlerken Adam, filmde küçük rollerden birinde yer alan bir adamın kendisine benzediğini fark eder. “Kopya”sı ile görüşmek için yanıp tutuşan Adam, hamile karısı Helen ile yaşayan Anthony’nin peşine takılır ve onu, karışık ve tehlikeli bir oyunun içine sürükler. Yalnızca bir tanesinin hayatta kalabileceği kimlikler ve ikililikler üzerine kurulmuş bir psikolojik gerilim.
Uzayın dokuzuncu sektör adıyla bilinen tehlikeli ve henüz keşfedilmemiş kısmında bulunan bir nebulanın içinden gaz ve partikül örnekleri toplamak üzere Murat kaptan komutasındaki bilim insanlarından oluşan dört kişilik küçük bir mürettebat, Savarona uzay gemisiyle ayrılarak yola çıkarlar. Bu yolculukları onları yaşamla ölüm arasında kalacakları bir savaşın ortasına götürecektir. Bu savaşı kazanamazlarsa tüm güneş sistemi ve insan soyu da yok olacaktır.
Sarışın punk Daisy, İngiltere’nin kırsal bir bölgesinde yaşayan uzak akrabalarının yanına gönderilir. Önceleri içine kapanık yaşarken, çevresindekilerin cana yakınlığıyla ortama alışır ve yakışıklı Edmund ile romantik bir ilişkiye başlar. Ancak huzur dolu yaz günleri Avrupa’da giderek artan çatışmaların haberleriyle değişir. İngiltere acımasız bir askeri düzene geçerken, Daisy ve arkadaşları hayatta kalabilmek için saklanmaya ve mücadele etmeye başlarlar.
The Soronprfbs grubu alternatif müzik dünyası için bile aykırı tiplerden oluşmuş bir gruptur. Güç bela ayakta duran grup, dengesiz ve karizmatik müzik dâhisi Frank’in etrafında toplanmıştır. Frank’in en ayırt edici özelliği kafasından hiç çıkarmadığı maskesidir. Grupta ona en yakın isim hırçın Clara’dır. Ana akım müziğin tam anlamıyla bir anti-tezi olan Clara ile birlikte grubun diğer üyeleri Nana, Moe-Tucker ve Baraque’dir. Daha sonra klavyeci olarak Jon da ekibe katılır.
Yıl 1962. Karizmatik Chester MacFarland ile eşi Colette herkesin imrendiği Amerikalı bir çifttir. Atina’da Rydal isimli tur rehberiyle karşılaşırlar. Rydal, genç, Yunanca konuşabilen bir Amerikalıdır ve bir yandan rehberlik yaparken, diğer yandan kadın turistleri dolandırmaktadır. Rydal, Colette’in güzelliğine ve Chester’ın zenginliğinden etkilenir. Ne var ki, MacFarland ailesinde her şey göründüğü gibi değildir.
Dev canavar Godzilla derin uykusundan uyanıp kendisine yapılanların intikamını birer birer almak için harekete geçiyor.
Detroit’te, güzel günlerden kalma tuğla evler artık sadece en azılı suçlulara ev sahipliği yapmaktadır. Polis, şehrin geri kalanını korumak için bölgeyi devasa duvarlarla çevirmiştir. Polis Damien’in her günü mücadele ederek geçmektedir. Uyuşturucu mafyası lideri Tremaine, dürüst yaşamaya çalışan eski mahkum Lino’nun sevgilisini kaçırınca Damien, Lino’nun yardımını kabul eder. Şimdi ikisi birlikte, bütün şehri yok edebilecek sinsi bir plânı durdurmak zorundadır.
Kerem herkes tarafından sevilen ünlü bir rock yıldızıdır. Ailesini küçük yaşta kaybetmiş, kızkardeşi Buse ile birlikte dedesinin çiftliğinde büyümüştür. Dedesi hayvanlar üzerinde çeşitli buluşlar yapan bir bilim adamıdır. Bir gün hayvanlarla konuşmaya ve onlara hükmetmeye yarayan bir iksir yapar. Kötü güçlerin eline geçmesin diye de bu icadını çok gizli tutar. Ancak Kerem ve Buse ile birlikte büyümüş ve Buse’ye aşık Ökkeş, bu iksirin varlığından haberdardır.
Ankara’da üniversite okumuş iki genç kuzen Kaan ve Fikret düzenli bir hayat kurabilme ümidiyle geldikleri İstanbul’da düzenli bir hayat kuramamış ve Ankara’ya dönme kararı almışlardır. Parasızlıktan dolayı otostopla yola çıkan gençlerin yolu, mafya sevgilisinden kaçan Sanemle kesişir ve kendilerini müthiş bir aksiyonun içinde bulurlar. Kaan ve Fikret tüm bu yaşananlardan yola çıkarak bir sinema filmi senaryosu yazarlar, yapımcı Hilmi’ye ulaşırlar.
Müslüm Baba’nın Evlatları belgeseli Türkiye’nin en önemli arabesk sanatçılarından biri olan Müslüm Gürses’in onun kadar biricik olan kitlesi Müslümcüler’i merkezine alıyor. Müslümcülük, hayranlık haliyle açıklanamayacak ayrı bir kategori. Müzikal bir seçim olmanın ötesinde bir kimlik ve varoluş biçimi. Eşi çok az görülebilecek cinsten bir bağlılık türü. Bunu anlamak için, ezberlerden arınmış bir zihinle, onlara yaklaşmak gerekiyor. Müslüm Baba’nın Evlatları, izleyenleri Müslümcülere bir parça da olsa yaklaştırmayı hedefliyor.
Kariyerinin en parlak günlerini yaşayan Charles Dickens, genç ve güzel bir kadınla tanışır. Ünlü yazara aşkla bağlı olan kadın, Dickens’ın ölümüne kadar onun gizli sevgilisi olarak kalacaktır.
Taze ebeveynler Mac ve Kelly küçük kızlarıyla banliyöde, sevimli bir evle tyaşamaktadırlar. Otuzlu yaşlarında olan çift hâlâ içlerinde biraz popülerlik kaldığına inanmaktadırlar. Yetişkinliğe girmenin gerçeklikleriyle mücadele ederken hayatın bu bir sonraki aşamasının zor olacağı bellidir. Mac ve Kelly, yan evdeki yeni komşularının Teddy Sanders başkanlığındaki Delta Psi Beta Öğrenci Birliğinden olduklarını keşfettiklerinde onlarla iyi geçinmeye çalışırlar.
Dünya, tüm insanlığı tehdit eden korkunç bir virüsün etkisine girmiştir. Etkilenen insanlar, yani Dönüşenler hayata kalabilmek için bir ilâca bağımlı yaşamaktadır. Kate, bir hastanenin Dönüşenler Bölümü’nde bu virüsten zarar görenlere yardım etmektedir. İşine sıkı sıkıya bağlı olma sebebi eşi Alex’in de virüsten etkilenmiş olmasıdır. Virüsten etkilenenlerin bir kampta toplanması emri çıkınca Kate ve Alex bütün virüsün ilacını alarak kaçarlar.
Güven Sarıselimoğlu, birçok alanda yatırımları bulunan ülkenin en büyük holdinglerinden birinin sahibidir. Evliliğinde mutsuz olan ve sürekli kocasının göz hapsinde tutulan Münevver Sarıselimoğlu, eşi Güven’den kurtulmak ve ondan intikam almak için bir mafya babasından, Galip’ten yardım ister. Galip kimsenin öngöremeyeceği bir plân yapar ve böylece sadece kapandaki bu üç insanın değil ülkenin kaderini değiştirecek bir hesaplaşma başlar.
Kayıp oğlunu arayan bir annenin öyküsü. Gazeteci Martin Sixsmith’in yaşadığı gerçek hikâyeden uyarlanan filmde Judi Dench, 50 yıl önce henüz bebekken elinden alınarak evlâtlık verilen oğlunun izini bulmaya çalışan Philomena’yı canlandırıyor. Jeff Pope ile birlikte filmin senaryosuna da imzasını atan Steve Coogan ise Philomena’ya bu dramatik ve hüzünlü yolculukta yardımcı olan gazeteci Martin Sixsmith rolünde.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Antonio Banderas, ünlü mutfak şefi Anthony Bourdain'in biyografik filminde rol almaya hazırlanıyor. Yedi yıl önce hayatını kaybeden Amerikalı şefin gençliğini Dominic Sessa'nın canlandıracağı filmde Banderas'ın rolü henüz duyurulmadı. Matt Johnson yöneteceği, Tony adlı filmin çekimlerine Mayıs ayının sonunda başlanacak.
Yirmi üç yaşındaki virtüöz piyanist Jennifer Rogiers, hayatının çoğunu korkunç bir sırla geçirmiştir. Dünyaca ünlü 'Kraliçe Elisabeth' yarışmasına katıldığında travmatik bir çocukluk deneyiminin kalıntısı yeniden su yüzüne çıkar.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: