Almanya’da, pek de izlenmeyen bir televizyon kanalı, belgesel çekmeleri için ufak bir film ekibini İstanbul’a gönderir. Ekip, şehre ayak bastıkları andan itibaren röportajlara başlar. İstanbul’un çeşitli mahallelerini gezip, oranın enteresan sakinlerini tanırlar: Kediler medeniyetinden bahseden tarihçi, meczup ve aşıklar kahvesinin sufi derviş sahibi, Ermeni gazeteci, Alevi Komünist, tarikatten bir Müslüman, her şeyi çözmüş çaycı. Yıkılan mahalleler, kaçak göçmen işçiler, farklı din ve cemaatler eşsiz bir hüzün.
Her kadının kendine ait bir odaya ihtiyacı olması gibi Naciye’nin de kendine ait bir yere ihtiyacı var. Adadaki ev onun “güvenli” sığınağı. O evi ve içindekileri kanının son damlasına kadar koruyacak. Bengi ise hamile. Kendisiyle, doğmamış çocuğuyla, ve kocasıyla ilişkileri karışık. Kocasının, ondan habersiz kiraladığı adadaki eve hafta sonu için kalmaya gidiyorlar ve iki kadın karşı karşıya
New Yorklu bekar anne Maggie, sorunlu kızı Summer´la baş başa vakit geçirmek için İtalya tatiline çıkmaya karar verir. Gençlik yıllarını geçirdiği Toskana’ya vardıklarında ilk aşkı Luca’yla karşılaşan Maggie, Luca’nın evli olmadığını öğrenince heyecanlanır. Luca’nın çılgın annesi Carmen, Roma’daki sevgilisiyle gizlice evlenme planları yaparken, bu tatile zorunlu olarak gelen Summer ise bir an önce New York’a dönmek istemektedir. İkisi işbirliği yaparak gizlice Roma’ya kaçar. Maggie ve Luca da onları aramak üzere Roma’ya doğru yollara düşer.
Tris ve Dört, hayatlarında ilk defa, bildikleri tek şehir olan Şikago’yu bırakmak zorundadırlar. Dışarı çıktıklarında eski bildiklerinin hiçbirinin geçerliliği kalmaz. Tris ve Dört’ün, Şikago duvarlarının arkasında devam eden ve insanlığı tehdit eden savaşta kimden yana olacaklarına hızlı bir şekilde karar vermeleri gerekmektedir.
Yozgat’ta yaşayan ailenin babası şoför Muammer çocuklarından bıkmıştır. Annenin lâkabı Rambo’dur. Abla ve enişte çalışmaktadırlar. Ailenin oğlu Erdinç bütün kızların kendisine ilgi gösterdiğini düşünmektedir. Aileye bakınca, Erdinç’in sevdiği kız için İstanbul – Taksim’e kaçması normaldir. Asıl garipsenecek şey, ailenin çocuklarını bulmak için daha önce hiç gelmedikleri Taksim’e gelmeleridir.
Sekiz aylık hamile eşi İlknur’un bitmek tükenmek bilmeyen isteklerini yerine getirmek için seferber olan ve hayal bile edilemeyecek durumlara düşen Ali Kundilli’nin babalık yolundaki macerası. İlknur’un birbirinden ilginç istekleri ve akıl almayan hamile kaprisleri karşısında Ali Kundilli’nin yaşadıkları çok tanıdık gelecek.
Anna Fritz tanınmış bir oyuncudur ve otelde ölü olarak bulunması büyük bir şok etkisi yaratır. Bedeni bir hastanenin morguna gönderilir. Bu morgda çalışan Pau, Anna Fritz´in çıplak bir fotoğrafını çekerek en yakın arkadaşı Ivan´a gönderir. Bir süre sonra Ivan ile diğer arkadaşları Javi sarhoş bir halde Pau´nun çalıştığı morga gelip Anna´nın cansız bedeniyle ilişkiye girmek ister...
Öldürücü gücü gitgide artan dört saldırı dalgası Dünya’nın büyük bir kısmını kırıp geçirmiştir. Korku ve güvensizliğin hüküm sürdüğü bir ortamda, Cassie umutsuzca erkek kardeşini bulmaya çalıştığı bir mücadele ve koşturmacanın içindedir. Kaçınılmaz ve ölümcül 5. dalgaya hazırlanırken, genç kız kendisinin son umudu olabilecek genç bir adamla işbirliği yapar.
Film, karısının iki çocuğuna en iyi üvey baba olmak için çabalayan, ancak çocukların başıboş ve avantacı gerçek babalarının gelmesiyle çıkan zorluklar karşısında çocukların sevgisi için rekabet etmek zorunda kalan iyi huylu bir radyo yöneticisini konu alıyor. Babaların birbiriyle tanışması beklenirken iki zıt kutup birbirinin babalığını alt etmeye kalkışınca durum, komik ve feci sonuçlarıyla tam bir savaşa döner.
Banning, İngiltere Başbakanının vefatı sonrası, Londra’da düzenlenecek cenaze töreninde, Başkan Asher’ın yakın koruması olarak görevlendirir. Törenin başlamasından kısa bir süre sonra, Londra’da bombalar patlamaya başlar. Tek başına olayların ortasında kalan Banning, Başkan Asher’ın can güvenliğinden sorumlu olmakla beraber bu saldırıları ve kişileri de etkisiz hale getirmek durumundadır.
İnternette fenomeni olmak için youtube’da yayın yapan dört üniversiteli bir türlü sonuca ulaşamazlar. Yeni videolar çekmek için araştırma yapan gençler, bir villada yaşanan enteresan bir hikâyeye rastlarlar. Yaşanan trajik hikayenin iyi bir malzeme olacağını düşünen gençler hocalarının da yardımıyla villayı kiralarlar. Birkaç görüntü çekmek isteyen gençler, kendilerini hiç ummadıkları olayların içinde bulacaklardır.
Aşkını kurtarmaya çalışan bir ölümlü olan Bek güçlü bir tanrı olan Horus’a yardım etmeli, Mısır tahtını ele geçiren merhametsiz karanlıklar tanrısı Set’e karşı bir ittifak kurmalıdır. Set’e ve adamlarına karşı başlattıkları nefes kesici savaş onları farklı boyutlara götürür. Ölümlüler ise tanrıların yüzleşmesinden kendilerini korumak için bir dizi cesaret testine tabi tutulacaktır.
Ben Cahill, New Orleans’da prestijli bir hukuk firmasında çalışan hırslı bir avukattır. Acil servis doktoru Charlotte ile evlidir. Ben başarılı oldukça eşinden uzaklaşmaya başlar. Bir anda Ben’in hayatına Üniversiteden eski kız arkadaşı Emily Hynes girer. Emily ilaç endüstrisinin devlerinden Pierson Pharmaceuticals’da çalışmakta ve şirketin CEO’su Charles Denning ile ilişki yaşamaktadır. Emily, Ben’e şirkete ait bilgileri vermeyi teklif eder.
Jane Austin ve Seth Grahame Smith romanlarından senaryolaştırılan ve 19. yüzyılda İngiltere’de geçen film, Elizabeth Bennet ve kardeşlerinin zombileri öldürmesini konu alıyor. Ülkeyi zombilerden kurtarmak için uzak doğu dövüşleri ve silah kullanımında uzman olan Bennet sosyal önyargılardan sıyrılarak kendi takımını kurmalıdır. Hikâye, bir virüsün herkesi zombiye dönüştürmesi ile ilginç bir hal alıyor.
Hikâye, geçimsiz delikanlı Peter’ın, annesi Monica ile beraber yaşadığı sessiz sakin bir kasabada geçer. Gizemli bir adam Peter’ı ve Monica’nın eski bir arkadaşı olan Ana’yı bulmak için geldiğinde, bir zamanlar sakin olan bu kasaba vahşi ve kanlı bir değişime sahne olacaktır.
Adem siyasi bir yazardır. Yılların tecrübeleri sonunda görünenle olanın çok farklı olduğunu göstermek için Senarist isminde bir kitap yazar. Fakat bu kitabın bastırılması engellenir. Adem boşa çıkmakta olan çabalarının getirdiği sıkıntılarla boğuşurken bir not alır: Senaristi Bul… Senaristi arayan Adem işin içine gizemli grupların da girmesi ile kendini anlamlandırması güç bir karmaşanın merkezinde bulur.
Konservatuvar öğrencisi bir grup genç dünyada ilk kez canlı yayında bir korku filmi çekecek ve yayınlayacaklardır. Filmin seti, oyuncuları ve seyirciler, her şey hazırlanır, büyük bir heyecanla olacaklar beklenmektedir. Sinema filmi çekimi ile eş zamanlı olarak TV yayını başlar. Ancak yayın başlar başlamaz her şey kontrolden çıkar ve ortalık kan gölüne döner. Korkutmak için hazırlananlar, kapalı kapılar ardında cinlerin korkunç saldırılarına maruz kalırlar.
Osman, İstanbul’un orta halli mahallelerinden birinde hangardan bozma ofisinde Uzakdoğu’dan getirdiği ve kendi kendine ürettiği ürünlerin satışından zengin olup, kendisiyle aynı mahallede yaşayan aşık olduğu kızla evlenme hayali kuran küçük ölçekli bir girişimcidir. Aşık olduğu kız ile evlenebilmek için önündeki en büyük engel olan kızın babasına başarılı bir işadamı olduğunu ispat etmelidir.
Bugüne kadar soykırım üzerine çekilmiş filmlerden farklı bir yaklaşım izleyen filmde, Naziler tarafından toplama kampında iş yapmaya zorlanan Yahudi esir Saul’un hayatının iki gününe odaklanılıyor. Saul, bir gün cesetlerin yakıldığı imha fırınında oğlu olduğunu düşündüğü bir çocuğun cesedini görür. Saul, oğlunun cesedini yakılmaktan kurtarıp usulünce toprağa vermeyi istemektedir.
Ma, Nick tarafından kaçırılır ve bir odaya kapatılır. 2 yıl sonra oğlu Jack dünyaya gelir ve yaşam çok zor bir hale gelir. Ma kendini Jack’in mutluluğuna adar ve bu küçücük odada ona büyük bir dünya yaratmaya çalışır. Penceresi olmayan, 3’e 3 metre bir alanda, Jack’in iyi bir hayat yaşamasını sağlamak için elinden geleni yapar. Ama Jack’in, bitmeyen soruları ve artık bu dünyanın ona yetmemesi, kaçmak için bir plan yapmasına neden olacaktır.
SİYAD üyesi deneyimli kalemler vizyonu 5 üzerinden notluyor... Yıldızlı Pekiyi, her hafta sizinle!
Çekimleri sırasında sette Alex Baldwin'in silahından çıkan kurşunla görüntü yönetmeni Halyna Hutchins’in öldüğü Rusk filminden ilk fragman yayınlandı. Alec Baldwin’in başrolünde yer aldığı western filmi, 2 Mayıs’ta ABD sinemalarında ve dijital platformlarda yayınlanacak.
Sinema tarihinde bugün neler yaşandı? İşte tarihin sayfalarından birkaç önemli not:
Antonio Banderas, ünlü mutfak şefi Anthony Bourdain'in biyografik filminde rol almaya hazırlanıyor. Yedi yıl önce hayatını kaybeden Amerikalı şefin gençliğini Dominic Sessa'nın canlandıracağı filmde Banderas'ın rolü henüz duyurulmadı. Matt Johnson yöneteceği, Tony adlı filmin çekimlerine Mayıs ayının sonunda başlanacak.
Çad, 2006, on altı yaşındaki Atim'in babası, o henüz doğmadan öldürülmüştür. Atim'in büyükbabası Gumar Abatcha, yıllar süren iç savaşın sona ermesinin ardından hükümetin af çıkardığını duyunca büyük bir öfkeye kapılır. Oğlunun katilinin dışarıya çıkmasını kabullenemeyen Abatcha, Atim'e babasının katilini takip edip onu öldürmesini emreder. Büyükbabasının emrine uyan Atim, kendisini yetim koyan Nassara'yı takip etmeye başlar. Atim'in Nassara'yı bulması tahmin ettiğinden de kolay olur.
Baba Zula’nın filme yazdığı müzikleri yeterli bulmayan Derviş Zaim, Şenol Filiz-Birol Yayla ikilisinin Bab-ı Esrar albümünden de parçalar alıyor. Hatta bu parçaların sayısı Baba Zula’nınkileri aşıyor. Filiz ile Yayla, istemleri dışında işin içine giriyor açıkçası. 1995 tarihli ikinci albümleri Bab-ı Esrar’daki şarkıların bir bölümünün Tabutta Rövaşata filminde kullanılması albümün tanıtımına önemli katkıda bulunuyor aslında. Özellikle Bab-ı Esrar parçası çok dikkat çekiyor, filmle özdeşleşiyor.
Haftanın filmleriyle ilgili sinema eleştirmenleri köşelerinde neler yazdı; nelere dikkat çekti. İşte eleştirilerden özet bölümler: