ÖMER FARUK TEKBİLEK (NEY)
1951’de Adana'da doğdu; küçük yaşta müzik dükkanına çırak verildi. Ustasından Türk müziği usul ve makamlarını, bağlamayı, çalgı yapmayı öğrendi.
İmam Hatip’te okurken kaval çalmaya başladı. Ağabeyi Hacı Ahmet Tekbilek de ney üflemeyi gösterdi.
12 yaşında pavyonlarda çalışarak eve ekmek getiriyordu.
17’sinde İstanbul’a gitti ve Galata Mevlevihanesi’nde toplantılara katıldı, Mevlevi kültürüyle haşır neşir oldu; Tasavvuf müziğine ilgi duydu.
Ahmet Sezgin’in grubunda gazino sahnesiyle tanıştı.
1971’de Burhan Tonguç, Vedat Yıldırımbora ile Orhan Gencebay, Doğu müziği üzerine deneyler yapmak amacıyla güçlü bir grup oluşturmayı planlıyordu.
Gencebay’ın bireysel çalışmaları nedeniyle proje bir türlü hayata geçemeyince, 1972’de Tonguç ile Yıldırımbora 'Grup Metronom’u kurdu. Amaç, plaklardaki müzikal performansı gazino sahnesinde yakalayamayan yıldızlara, aynı kaliteyi sunabilecek bir grup yaratmaktı. Ömer Faruk Tekbilek de Metronom’un en parlak üyelerindendi.
Orhan Gencebay’ın da grubunda yer aldı, ondan çok şey öğrendi.
ABD turnesinde gönül verdiği kız arkadaşıyla evlenmek amacıyla Türkiye’deki işlerini bırakıp 1976’da ABD’ye yerleşti.
Fabrikada çalışarak ailesinin geçimini sağlarken, yeni ülkesinde Arap müzisyenlerle lokallerde çalıyordu.
1988’de yapımcı Brian Keane ile tanıştı ve Muhteşem Süleyman sergisine müzikler yazdı. Bu yapıt ona uluslararası müzik pazarının kapılarını açtı.
Ardından filmlere, belgesellere müzikler hazırladı, konserler verdi, albümler yayınladı.
‘World music’in en parlak günleriydi ve 3000 yıllık Anadolu kültüründen gelen Tekbilek, Doğu ile Batı füzyonunu, sufi ezgilerini modernize etmeyi ustalıkla beceriyordu.
Türkiye ise Tekbilek’i 2000’li yılların başında ‘fark etti’. Albümleri bizde de basılırken, yerli festivallerin yeni gözdesiydi.
Dünya çapında ünlü birçok isimle ortak işlere imza atarken ney sazına sekizinci deliği açarak kapasitesini arttırmayı denedi.
Plurienstrümentalist olmasına karşın kartvizitinde en öne hep ‘neyzen’i yazdı.