Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

20 MAYIS 2016

19 Mayıs 2016 Perşembe 18:28
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Vizyonda bu hafta (20 Mayıs 2016)

Yeni hafta, beraberinde getirdiği sekiz filmle merhaba diyor! Aceleci davranan Marvel kahramanları, 19 Mayıs Perşembe günü vizyonda olacaklar. Bryan Singer imzalı ‘X-Men Apocalypse’, kaliteden yine taviz vermemiş. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.

X-MEN APOCALYPSE (19 Mayıs 2016)
Toplamda sekizinci X-men filmi duruyor karşımızda! Serinin mimarlarından Bryan Singer yine yönetmen koltuğunda. Marvel’in ünlü kahramanları, bu kez 1980’lerin başlarında, gençlik dönemleriyle karşımızdalar. Adeta bir prequel, yeni yapım. Bildik medeniyetin ilk günlerinden beri, Apocalypse’e tanrı gözüyle bakılmaktadır. Marvel´in X-Men evreninin ilk ve en güçlü mutantı Apocalypse, birçok mutantın özelliğini kendinde toplayarak ölümsüz ve yenilmez olmuştur. Tarihin ilk mutantı, binlerce yıllık uykusundan uyandığında, kendine farklı özellikli mutantlardan güçlü bir takım oluşturur. İçinde Magneto’nun da bulunduğu takımın amacı insanoğlunu gezegenden temizlemek ve Apocalypse’in yeni zalim krallığını sürebileceği bir dünya hazırlamaktır. Aydınlık tarafta duran tanıdık mutantlarımız ise el ele vererek, Apocalypse’e karşı dururlar. Bu mücadele, bildiğimiz mutant ekibinin bir araya gelişini müjdeleyecektir. Artık ezbere bildiğimiz oyuncu kadrosuna ve ilginç karakterler geçidine; Oscar Isaac, Olivia Munn, Evan Peters, Sophie Turner gibi isimler de dahil olmuş. 2011’i anımsamak da yarar var: ‘X: First Class / X-Men: Birinci Sınıf’. Tempolu, orijinal öykünün çıkış noktasını gözler önüne seren, stilize, şık, zeki, atmosferi ve matematiği gayet düzgün bir filmdi, yönetmenliğini, 2004 tarihli ‘Layer Cake’ ile adını duyuran İngiliz Matthew Vaughn’un üstlendiği sürükleyici yapım. Karşımızda, serinin gerçek ‘prequel’ macerası duruyordu: ‘Mutant’ların ortaya çıkışı… Profesör Charles Xavier ile ezeli dostu ve düşmanı Magneto’nun, bilinen kimliklerini oluşturma serüvenleri… Çocukluktan, zorlu ‘kendini keşif’ yıllarından, Mutant akademisinin kurulduğu ilk günlere, yani iki eski dost Xavier ve Magneto’nun yollarının kesişip, tamamen ayrıldığı ana dek süren oluşlar… İnsanlığın yanında ve karşısında yer almak. Bizi biz yapan seçimlerimiz. Bu kez, bu prequel’in bir süre sonrasına gidiyoruz. Bildik karakterlerin X-Men evrenine ve ‘evine’ dahil olma süreçleri. Storm, Quicksilver, Raven, Beast, Cyclops, Havok, Nightcrawler. Hatta Wolverine sürprizi! Yeni X-Men, sürükleyici, şık, hafıza tazeleyici, eğlenceli, öyküsü ve kurgusu sağlam, iyi bir yönetmenlik ve tür örneği. (3,5 / 5)

ANNEMLE GEÇEN YAZ
Umut, emek ve bilinç yüklü bir Latin hüznü! ‘Yoksulluk kader olamaz, kader değildir’ diyor Anna Muylaert’in yazıp yönettiği politik ve duygusal dram. Sınıf bilinci ve sınıfsal durumlara olabildiğince yakından bakma çabasındaki Brezilya yapımı, Berlin Film Festivali ve bağımsızların kalesi Sundance’dan ödülle dönmüş, koca yürekli bir film. Tek çocuğunun, biricik kızının büyümesini göremeden, başka bir şehirde, zengin bir ailenin çocuğunu büyüten ve hayatını heba eden Val, fedakar bir anne olmanın ötesinde, gerçek bir anne kalbine sahiptir. Sadakati, çalışkanlığı ve iyi niyeti ile yanında upuzun yıllardır çalıştığı ailenin oğlu Fabinho’yu da çocuğu gibi büyütmüştür adeta. Sao Paulo’ya üniversite giriş sınavı için gelen kızı Jessica’nın, çalıştığı evde kalmasıyla birlikte, alışkın olduğu hemen her şeyi sorgulayacaktır Val. Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ni de içine alan ve müthiş bir sınıfsal çıkarımla donanmış senaryo, başarılı yönetim ve Brezilyalı ünlü aktris Regina Casé’nin olağanüstü oyunculuğuyla birleşince, leziz bir yapım yansımış perdeye. Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren Ahu Özyurt imzalı yetkin yerli film ‘Tozbezi’nin Brezilya yapımı muadili, anne şefkati, fedakarlığı ve sıcaklığından tutun da, sınıfsal acımasızlık ve sınıf bilinci üzerine çarpıcı kanıtlar içeriyor. Kaçırılmamalı. (4 / 5)

BAŞIMIN BELASI
Müziğin epey öne çıktığı romantik yapımı Sean Meashow yönetmiş. Yönetmenin, öyküsünü de kaleme aldığı ilk uzun metrajında başrolleri Rebecca Hall ve Jason Sudeikis üstleniyorlar. New Yorklu öğretim görevlisi Andrew McDonnell, bir kaza sonucu hayatını yitiren folk şarkıcısı Hunter Miles’ın biyografisini yazmak için, müzisyenin kırsalda, ufak bir kasabada yaşayan eşinden yardım ister. Acılı eş Hannah, aynı amaçla çalışmaya başlamıştır ve Hunter’ın teklifine sıcak bakmaz. İlk başta birbirlerini son derece itici bulan ikili, gizemli biyografi etrafında, birbirlerini daha iyi tanıyacaklardır. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman mizahi tonlar içeren duygusal yapım, geride kalan, yeniden başlayan ve karşılıksız sevgi ile sürüp giden hayatın gücü üzerine gerçekçi bir ‘falling in love’ hikayesi. Blythe Danner, Griffin Dunne ve Richard Masur gibi usta isimlerin renk kattığı yapım, elindeki iyi malzemeyi orijinal, nüanslı ve derinlikli bir sinemaya dönüştüremese de, romantik öyküsü, iyi oyuncuları ve Damien Jurado imzalı soundtrack’ı ile dikkat çekici. (2,5 / 5)

MİSAFİR
İlk uzun metrajı ‘Hazan Mevsimi – Bir Panayır Hikayesi’ ile tanıdığımız Mehmet Eryılmaz, galasını 34. İstanbul Film Festivali bünyesinde Altın Lale için yarıştığı ulusal yarışma bölümünde yapan ikinci uzun metrajının senaryosunu da kaleme almış. Baba evinden kovulan Nur, uzun yıllar sonra, annesinin ölüm döşeğinde olduğunu öğrenince, küçük kızını da yanına alarak eve döner. Annesini son kez görüp, helalleşmek isteyen kadın, geçmişin acılarıyla yeniden yüzleşecektir. Aile içi cinsel taciz gibi kanayan bir toplumsal yarayı, ölüm, anne-kız ilişkisi, aile, mücadele, sınıf, yoksunluk, yoksulluk, umut gibi kavram ve gerçeklerle sarmalayan yapım, gayri safi milli hasıla ve milli mutluluktan pay alamayan tutunamayanların öyküsünü taşımış perdeye. Zümrüt Erkin ve Tamer Levent’e eşlik eden isimlerse, Ayten Uncuoğlu, Ümit Çırak, Hale Akınlı, Melek Çınar, Ersin Umut Güler, Fatih Al ve Sema Moritz. Kimi sarkma ve tekrarlar dışında, gerçekçi ve üzerine düşünülmüş metni ile seyre değer bir yerli yapım. (2,5 / 5)


Başrollerini Russell Crowe ile Ryan Gosling’in paylaştıkları, yetkin senarist ve yönetmen Shane Black imzalı mizahi suç filmi ‘The Nice Guys / İyi Adamlar’, Hindistan yapımı Bollywood’lu suç aksiyonu ‘Rocky Handsome / Yakışıklı Rocky’ ile iki korku örneği; Singapur-ABD ortak yapımı ‘The Offering / 7. Gün’ ve Doğa Can Anafarta imzalı yerli yapım ‘Alamet-i Kıyamet’ haftanın notlarımızda yer alamayan diğer yenileri. Herkese tekrar iyi seyirler! MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar