Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

15 NİSAN 2016

14 Nisan 2016 Perşembe 22:02
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Beyazperdede yeni hafta hayli kalabalık. On filme merhaba diyeceğimiz yeni vizyonda, beş de yerli film yer alıyor. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.

ORMAN ÇOCUĞU
Nobel Edebiyat Ödülü’nü en genç yaşta (kırk iki yaşında) kazanan edebiyatçı olarak edebiyat tarihine geçen Rudyard Kipling’in (1865-1936) önemli eserlerinden ‘The Jungle Book’tan uyarlanan aynı adlı film, haftanın değil sadece, sezonun en önemli yapımları arasında. Disney yapımı serüven, kurtlar tarafından büyütülen erkek çocuk Mowgli’nin destansı macerası eşliğinde, insan-doğa ilişkisini yansıtıyor perdeye. Mowgli, insan ırkına düşman olan kötücül kaplan Shere Khan’ın bütün diğer hayvanları tehdit etmesinin ardından, ormandan ayrılıp, kendi ırkının, insanların yanına gitmek üzere yola düşer. Mowgli’yi ormanda bulan ve onu himaye eden akıl hocası panter Bagheera ve iyi kalpli yaşlı ayı Baloo ile beraber kendi gücünü keşfedeceği bir yolculuğa çıkar. İnsan-hayvan-bitki-doğa ve gezegenin doğal kuralları. İnsan ve doğa dengesi üzerine incelikli, sembolik bir destan ‘Orman Çocuğu’. Aktör kökenli yapımcı-yönetmen-senarist, yani komple sinemacı Jon Favreau’nun iyiden iyiye çok sıkı bir yönetmen olduğunun da kanıtı öte yandan film. On üç yaşındaki aktör Neel Sethi’ye, bilgisayarda yaratılmış canlı aksiyon performansları eşlik ediyorlar. Seslendirme kadrosu da birbirinden önemli isimlerden oluşuyor; yediden yetmişe, hemen her izleyiciye seslenen bu özel filmin. Ben Kingsley, Bill Murray, Scarlett Johansson, Idris Elba, Lupito Nyong’o, Giancarlo Esposito ve Christopher Walken, kadronun öne çıkan usta isimleri. Medeniyet ve doğaya ettikleri üzerine incelikli göndermelere de sahip film. Kaçırmayın. (4 / 5)

TOZBEZİ
Nesrin ve Hatun… İki gündelikçi kadın. Hatun’un tek hayali, çalışmaya gittiği semtte bir ev almak. Küçük kızıyla bir başına kalan Nesrin ise, kocasının geri dönmesini istiyor. Kurtlar sofrasında daha fazla yalnız kalmamak. Birbirlerinden başka dayanacak kimseleri olmayan iki kadının buruk ve gerçek öyküsü. Ahu Öztürk’ün yazıp yönettiği film, 35. İstanbul Film Festivali’nde buluştu izleyici ile ilkin. Başrollerini Nazan Kesal ve Asiye Dinçsoy’un paylaştıkları dramda, diğer önemli rolleri, Serra Yılmaz, Mehmet Özgür ve Didem İnselel üstleniyorlar. Kesal ve Dinçsoy’un performansları, iz bırakıyor. İnsanı yok eden, küçük insanın en büyük düşmanı olan büyük şehrin netameli yalnızlığında, İstanbul’da geçen hikaye, politik bir fona sahip aynı zamanda. Sosyal adaletsizlik, milliyetçilik, unutulmuşluk, kadersizlik, yoksulluk ve geniş anlamıyla yoksunluk. Yoldaşlık yaparak birbirine tutunmaya çalışan iki kadının öyküsü, sınıf bilinci ve şuur da içeriyor son tahlilde. Annelik, kadınlık, düşler, hepsinin üzerine, kara bir bulut gibi çöken üşüten gerçekler. Çaresizliği üzerinize, eskimiş, yıpranmış, el örgüsü bir yelek gibi giyiyorsunuz. Finalde, yüreğinizin iç cebinde saklamak istiyorsunuz o özel planı… Başarılı bir ilk film Tozbezi. (3,5 / 5)

KAR KORSANLARI
Ülke tarihinin en çetin askeri darbesinin başlarında ve en soğuk kışının ortasında, 1981’de geçer öykü. Kars’ta, doğunun en ücra köşelerinden birinde, karların, çok uzun zaman yerden kalkmadığı beyaz bir boşluktayız. Halkın kömür ihtiyacı, özgürlük ihtiyacı ile at başı giderken, tek servetleri kızakları olan üç yakın arkadaş, üç çocuk, kara kömürün peşinde, dayanışmanın ve mücadelenin ne olduğunu öğrenecekleri çetin günler geçireceklerdir. Faruk Hacıhafızoğlu’nun ilk uzun metrajı, 34. İstanbul Film Festivalinde yaptığı galasının ardından, 6. Malatya Film Festivali’nde ‘en iyi film’ seçilmeyi başarmıştı. Film ayrıca, Adana Altın Koza’da, Yılmaz Güney Ödülünü kazanırken, en iyi görüntü yönetmeni ödülü de, filmdeki çalışmasıyla Türksoy Gölebeyi’nin olmuştu. Her şeyden önce son derece naif ve içten öyküsüyle, üç çocuğun gözünden, sosyal adalet ve adalet arayışı öykülenmiş, güçlü bir kameranın beyazperdeye yansıttığı öyküde. Dostluk, fedakarlık, masumiyet, dayanışma, öfke, çaresizlik, hüzün, yoksunluk, imkansızlık, baskı, Kars’ın kendine özgü doğası ve motifleri içinde, karşımıza çıkan önemli kavramlar. Küçük oyuncular, büyük oynuyorlar. Bir şehrin, bir ülkenin, içli ve gerçek hikayesi. (3 / 5)

ÖLÜM TRENİ
Senarist kimliğiyle tanınan Michael Petroni’nin yazıp yönettiği gizemli gerilim, doğaüstü oluşlardan, seri katil öyküsüne uzanan, bir alt tür kırması işin aslı. Başarılı da. Öncelikle atmosfer yaratmada, işini iyi yapıyor film. Psikolog Peter Bower, bir kaza sonucu, kızını kaybetmiştir. Acı kaybın yaşattığı suçluluk duygusu ile baş etmeye çalışan Peter, hastalarındaki tuhaflıklar ve çevresinde oluşan garip olaylara önceleri anlam veremez. Kayıp parçaları birleştirdiğinde, bütün hastalarının aynı gün ölmüş olduğunu dehşetle kavrayan psikolog, aradığı cevaplara, kendi geçmişiyle de alakalı olan kapkara sırları çözerek ulaşacaktır. ‘The Sixth Sense / Altıncı His’den, ‘The Others / Diğerleri’ne uzanan birçok tür örneğiyle yakın flört halinde olan film, incelikli bir orijinallik yaratmayı da beceriyor. Başrolü üstlenen usta aktör Adrien Brody’ye, bir diğer usta isim Sam Neill ve George Shevtsov ile Robin McLeavy eşlik ediyorlar. Karanlık hikayesini, elem yüklü bir drama yedirmeyi başaran gerilimli yapım, bazı anlarıyla gerçekten ürkütmeyi başarıyor. Tanıdık olsa da, öyküsünü ilgiyle izleten film, özellikle türün hayranları için cazip. (3 / 5)

BEKAR YAŞAM KILAVUZU
New York’u fon alan romantik komedi, dört bekar kadının duygusal hayatları üzerinden, şehir yaşamının farklı ve kişisel tarafını öykülemiş. Medeni durumlardan bekarlık, duygusal deneyimlerle mercek altına alınmış, Christian Ditter’in yönettiği romantik ve mizah yüklü filmde. Liz Tuccillo’nun popüler kitabından uyarlanan yapımda, başrolleri, Dakota Johnson, Rebel Wilson, Leslie Mann ve Alison Brie üstleniyorlar. Erkekler kontenjanı ise, Anders Holm, Nicholas Braun, Jake Lacy ve Damon Wayans Jr. ile doluyor. Kozmopolit şehrin, ışıltılı gece hayatında, geç saatte buluşmalar, cep mesajları, alkol, tek gecelik ilişkiler, yalnızlık, özlemler, düşler, aşk, doğru insan ve bekarlığa övgü! Fazla tanıdık olmasına rağmen, tuhaf bir albenisi olan, samimi ve sıcak film, oyuncu kadrosu ve rahat anlatımıyla ilgiyle izletiyor kendini. (2,5 / 5)

YEMEKTEYDİK VE KARAR VERDİM
Görkem Yeltan’ın senaryo ortağı olduğu ve yönetmen koltuğuna oturduğu dram, bir ailenin; bayram yemeği için bir araya gelmesinin ve aile bireyleri arasında an be an yükselen gerilimin öyküsü. Gürsoy ailesi, kurban bayramı için bir araya gelirler. Çocuklar, torunlar ve kardeşler. Ailenin despot, dediğim dedik babası Rıza bey, kurduğu imparatorluğun konformizmini süredursun, bir torunun kaybolmasıyla başlayan gerilim, geçmişin bir isyan olarak dile gelmesiyle başka bir kimliğe bürünür. Aslında bu özet, filmin kendisinden daha ilginç oldu; kabul edelim. Dünya, özellikle Fransız sinemasında birçok örneği olan, yazlık evde toplanıp hesaplaşan aileleri odağa alan saymakla bitmez örneklerden biri. Akla, Bertrand Tavernier’in 1984 tarihli ‘Un dimanche à la campagne / Kırda Bir Pazar’ı gelir ilk olarak. Thomas Vinterberg imzalı ‘Festen / Şölen’ hafızadan zaten çıkmaz. Alain Resnais’in enfes ‘Providence’ı ve daha neler neler… Ülkemiz sinemasında da Yavuz Özkan’ın 1994’te çektiği ‘Yengeç Sepeti’. Aile içinde kopan fırtınalar, bozulan sessizlikler, eteklerden dökülen taşlar. Aktris kimliğiyle tanıdığımız Görkem Yeltan’ın yönetmen olarak imzaladığı ilk filmi, maalesef bütün bu önemli örneklerin uzağında. İyi niyetli olsa da, sınıfı geçemiyor. Bazen iyi niyet yeterli olmuyor, neyi, nasıl anlatacağını bilmek adına. Öyküde yer alan büyük boşluklar ve soru işaretleri, filmin hemen her anına savrulmuş. İzleyicisini, finale hazırlayan dram, elindeki tek mermiyi de, hedefe atamayınca, öylesine bir şeyler olup bitiyor perdede. Filmin en kayda değer özelliği ise, sinemamızın önemli isimlerinden, 70’lerin vamp kadını Arzu Okay’ın, otuz yedi yıl aradan sonra sinemaya geri dönmesi. İyi performansıyla anlamlı bir ‘hoşgeldin’ diyeceğimiz Okay’ın rol arkadaşları, sinemacı, müzisyen, yazar ve ressam Mehmet Güreli, Sema Poyraz, aynı zamanda filmi yazıp yöneten Görkem Yeltan, Kaan Çakır, Ayçıl Yeltan, Gökçer Genç ve Turgay Aydın. (1 / 5)

Haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer filmleri ise, Haluk Piyes’in yönettiği ve başrolü üstlendiği yerli aksiyon denemesi ‘Ateş’, Kevin Costner’lı aksiyon içeren suç dramı ‘Suçlu’, Hindistan-İngiltere ortak yapımı korku örneği ‘The Other Side of the Door / Kapının Diğer Tarafı’ ve çocukluğumuzun klasiklerinden Almanya-İsviçre ortak yapımı ‘Heidi’. Herkese tekrar iyi seyirler.
MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar