Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

11 ARALIK 2009

02 Nisan 2011 Cumartesi 00:00
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu haftanın film sayısı beş. ´´Gecenin Kanatları´´, ´´Testere VI´´ ve ´´Kapitalizm: Bir Aşk Hikâyesi´´ ise benim izleyebildiğim filmler… Herkese iyi seyirler…

GECENİN KANATLARI
Serdar Akar´ın altıncı uzun metrajının senaryosunda Mahsun Kırmızıgül´ün imzası var. Senaryoyu Ahmet Küçükkaya ile birlikte kaleme alan Kırmızıgül, aynı zamanda filmin müziklerini de Yıldıray Gürgen ile birlikte yapmış. 12 Eylül darbesinin ardından ailesi bir polis baskınında katledilen Gece, intikam almak için yıllar sonra intihar bombacısı olmayı seçer. Eylem için geldiği İstanbul´da yolu, milli takım sporcusu olmak için çalışan Yusuf adlı bir atletle kesişir. Gece´yi, hayat ve ölüm arasında bir seçim beklemektedir. İnandırıcı olmayan, tek bir planıyla olsun, sinema zevki vermeyen, insanın hemen unutmak istediği bir ´iş´ olmuş ´´Gecenin Kanatları´´. Beren Saat, Murat Ünalmış ve Erkan Petekkaya´nın başrolleri üstlendiği filmde Yavuz Bingöl ve Cezmi Baskın da rol alıyorlar. ´´Sonbahar´´ adlı TV dizisiyle tanınan Erkan Petekkaya ise ilk sinema filminde, kadronun en iyi ismi olarak öne çıkıyor. Sinema filmi estetiği ve tadından uzak yapım, ilkokul iki seviyesindeki öyküsü itibariyle de tatmin edici değil. Öyküdeki mantık hataları ve ikna edici olmayan metin, perdedekini bir müsamereye çeviriyor. Filmin açıldığı sahnede 6-7 yaşlarında bir çocuk olan baş kahramanın, olayın ardından yani 25-27 sene sonra otuzlarının ortasında olması gerek. Oysaki Beren Saat´in canlandırdığı karakter çok daha genç. Sol örgütün, intihar bombacısı kullanması ise yine ikna edici değil. Tabii, zayıf sinemanın, senaryonun, hemen her yapı taşının yanında bu noktalar çok önemli değil… Daha neler, neler… Keşke yaratıcılar, Filistinli Hany Abu-Assad´ın Oscar adayı olup, Altın Küre kazanmış 2005 tarihli ´´Paradise Now / Vaat Edilen Cennet´´ adlı filmini izleselerdi. Benzer meselenin ve konunun nasıl farklı bir biçimde ve sinema estetiğiyle işleneceği üzerine önemli bir örnekti bu film. Bu örnekler o kadar çok ki… Ama meseleniz, sinema gözünüz, anlattığınız, anlatım biçiminiz, estetik anlayışınız ve sanatsal kaygınız, ´öncelikleriniz´ dahilinde değilse, ortaya çıkan ürün de bu olur haliyle…

TESTERE VI
2004 yılında Leigh Whannell ve James Wan, kanlı canlı korku-gerilim ´´Testere / Saw´´u yarattıkları zaman, bir fenomene dönüşeceğini tahmin etmişler miydi; çok emin değilim. Gösterildiği hemen her yerde büyük gişe başarısı elde eden ´ekonomik proje´, 2005´te çekilen ikinci bölümüyle çok kârlı bir seri halini aldı. Bu hafta, altıncı bölüm beyazperdede olacak. Jigsaw adlı ´didaktik´ katilin, aslında katil demek doğru değil; ´vahşi ölüm oyunları yaratıcısının´ kurbanlarına saldığı dehşet ve ´hayatın değerini bilmeyen insanlara verdiği vahşet yüklü cezalar´ sürüyor yine… Jigsaw artık, bedenen aramızda olmasa da, elçileri ve varislerine miras olarak bıraktığı birbirinden vahşi yepyeni ölüm oyunları, izleyicinin dayanma gücünü test ediyor… İlk filmin, türe getirdiği yenilik ve adrenalinden sonra etkisini ve orijinalliğini gittikçe yitiren seri, altıncı filmle sıkıcılık tavanı yapıyor ve İspanyol engizisyon işkencelerini andıran ölüm aletleri bile artık dikkat uyandırmıyor. Sadece midenizde beliren kötü bir hisle ´bakıyorsunuz´ perdeye ve dolu mideyle filme girmediğinize şükrediyorsunuz… Bütün Testere serisinin kurgusunu yapan Kevin Greutert´in yönettiği altıncı bölümde, önemli rolleri Costas Mandylor, Peter Outerbridge, Betsy Russell ve namı diğer Jigsaw, Tobin Bell üstleniyorlar. Türün ´daha fazla kan ve vahşet´ görmek istiyorum diyen ´korkulacak´ hayranlarına duyurulur.

KAPİTALİZM: BİR AŞK HİKÂYESİ
Günümüzde belgesel sinema deyince akla gelen en popüler isim kuşkusuz Michael Moore. 1989´da çektiği ilk belgesel ´´Roger & Me´´ ile dikkat çeken, birbiri ardı sıra imzaladığı çarpıcı belgesellerle ´üstat´ mertebesine yerleşen Moore, bu kez dikkatleri, global ekonomik krize çekiyor. Ekonomik krizin ve yoksullaşmanın röntgenini, kendi tarzıyla ´çeken´ Moore, yeni filminde de Amerikalı cumhuriyetçilerin yakasını bırakmamaya kararlı olduğunu gösteriyor. Güncel ekonomik problemlerden yola çıkarak, yoksul insanların yaşadığı Amerikan gerçeğinin rüya değil, tamamen bir kâbus olduğunu belgeleyen Moore, kapitalizmi de itinayla ameliyat masasına yatırıyor. Venedik Film Festivali´nde ´Altın Aslan´ için yarışan ve iki özel ödül kazanan dokümanterde, gelmiş geçmiş ünlü cumhuriyetçi politikacılar, kapitalizmin yaratıp desteklediği yıldızlar, popüler isimler ve ünlü tarihi karakterler var…

NO OFSAYT
Futbolun popüler kuralı ofsayt üzerinden bir şeyler söylemeye çalışan bir komedi olduğu adından anlaşılan filme basın gösterisi yapılmadığıyla başlamak gerek sözlere. Reklam sektöründe gerçekleştirdiği sıra dışı işlerle adını duyuran Ali Taran´ın senaryosunu yazdığı ve yapımcılığını üstlendiği filmi, kısa filmden gelip ´´Kara Köpekler Havlarken´´ adlı ilk uzun metrajlarını gerçekleştiren Mehmet Bahadır Er ile Maryna Gorbach ikilisi yönetmişler. Futboldaki ofsayt kuralını kafasına takıp, bunu değiştirmek isteyen Ali Tarantula karekterine, Ali Taran´ın reklamlarında sıkça yer alan Yıldırım Memişoğlu namı diğer Ali Desidero can veriyor. Ahmet Çakar, Sinan Engin, Ziya Şengül, Gökmen Özdenak, Hıncal Uluç, Abdürrahim Albayrak futbol dünyasından filme destek ve renk veren popüler isimler olmuşlar.

AŞKA DAİR
Terk edilme hissini ve kaybetme korkusunu eşeleyen 2008 tarihli İtalyan yapımının başrollerini güzel yıldız Monica Bellucci ve Ferzan Özpetek filmi ´´Bir Ömür Yetmez / Saturno Contro´´da da izlediğimiz Pierfrancesco Favino paylaşıyorlar. Usta aktör Ugo Tognazzi´nin kızı olup, kısa film, belgesel ve video klip çalışmalarıyla tanınan Maria Sole Tognazzi´nin ikinci uzun metrajı, ´Senza farsi male´ adlı şarkısıyla ´En İyi Orijinal Şarkı´ dalında İtalyan Oscar´ları olarak bilinen David di Donatello´ya aday olmuştu.

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar