Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

05 KASIM 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 22:34
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Bu haftanın üç filmi de yerli yapım. Mahsun Kırmızıgül´ün yazıp yönettiği iddialı prodüksiyon ´´New York´ta Beş Minare´´ ile Murat Aslan´ın yönettiği komedi ´´Pak Panter´´ adlarına basın gösterimleri düzenlenmeyen filmler oldular. Basın gösterimi gerçekleşen ´´Vay Arkadaş´´ ise notlarımız arasında. İyi seyirler!

Bu ´bazı filmlere basın gösterimi düzenlenmemesi´ durumu, ciddi boyutlara ulaştığı için, mesele üzerine görüşlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Sinema yazarları için önemlidir vizyon öncesi düzenlenen basın gösterimleri. Hoş, bir filme vizyona çıktıktan sonra da ulaşılabilir pek tabii. Gidip, sinemada izleriz filmi ve yorumumuzu yaparız. Bu -tercihe göre-farklı disiplinler ve yaklaşımlarla ele alınan yorum, önemi değerlendirilmek üzere tarihe kalır. Basın gösterimlerinin gayesi, eleştirmenin, filmi izleyici için önceden yorumlayıp, bir yol gösterici vazifesi görmesidir. Kamusal bir yanı vardır işin anlayacağınız. Sinema tarihine ve gündelik tarihe not düşmenin, yedinci sanata katkı sağlamak dışında, ´vizyon takvimine´ uygun olarak bir rehberlik hizmeti yapması söz konusudur burada. Tabii ki her film hakkında iyi veya kötü yorumlar yapılacaktır. Okuduğunuz ve güvendiğiniz eleştirmene inanır, yol haritanızı ona göre şekillendirirsiniz. Ön gösterimler, bazıları tarafından bir reklam, iyi bir tanıtım vazifesi olarak görünür. Elektronik postalarla, telefonlarla, mesajlarla, kimileri tarafından defalarca hatırlatmalarla yapılır davetler. Anlaşılan o ki, bazıları tarafından da olumsuz gözle bakılan, lüzumsuz olarak nitelenen bir eylem. Şu sıralar adına ön gösterim düzenlenmeyen birçok yapım çıkıyor karşımıza. Bazıları, düzenlendikleri ´gala´ ile yetinirlerken, bazıları belirledikleri haftada filmi direkt gösterime sokuyorlar. Bu galalar da basına uygun değil görüşündeyim. Basın gösterimleri, sinema yazarları ve eleştirmenler başta olmak üzere basın mensupları için düzenlenirler; galalar ise herkes için. Bir filmi, tıkış tıkış bir salonda, gece elbiseleri, ağır makyaj ve parfüm katkılı süslü püslü elbiselerle salona gelmiş sosyete mensupları, protokol, ilgili ilgisiz popüler bir kalabalık, ekip yakınları en önemlisi de film ekibi ile birlikte izlemek zaten bir sinema yazarı-eleştirmen için doğru ve uygun değildir. Etik bir sorundur bu… Son tahlilde; buradan şu anlaşılır: filmleri için basın gösterimi düzenlemeyenler ya filmlerine hiç güvenmemekte, çıkacak eleştirilerden ürkmekte; ya da basının ne düşündüğünü umursamamaktadırlar. Hem eleştiri müessesesi nedir ki? Olmasa da olur, olsa da. Bu gayri demokrat, snop, kompleksli görüş, hem izleyicinin haber alma özgürlüğünü engellemekte, hem de yedinci sanatın birikimine eklenebilecek önemli bir tuğlanın yapıdan esirgenmesi anlamı taşımaktadır. Olası kopya sorunları ve imkânsız oluşlar haricinde bir filme basın gösterimi düzenlenmemesi, o filme karşı olan ciddiyetin bir göstergesidir her şeyden önce. Yaratıcı, yapımcı ve dağıtımcıdan kaynaklanan bu ciddiyetsizlik ise sadece onları bağlar. Sinema ve sinema yazını ciddi işlerdir. Gündelik hayatın sığlığından, korkutucu bayağılığından uzaklaşmak için başvurulan önemli bir limandır sinema. Yedinci sanatın varlığı, hâlâ ´insan´ olarak devam etmemizin önemli nedenleri arasındadır. İlgilisine ve izleyiciye saygıyla hatırlatmak isterim.

VAY ARKADAŞ
Hollywood´un sıklıkla başvurduğu, Birleşik Krallığın ´serseri ruhu´ Guy Ritchie´nin gayet iyi kotardığı formülün yerli örneği ´´Vay Arkadaş´´… Üç sıkı dostun, Manik, Tik ve Dildo´nun sürükledikleri, Demet Evgar´ın strip-dans sahnesiyle desteklenen öykü, yurt dışı muadillerine göre oldukça yetersiz. Tutturamamış üç yakın arkadaşın, bozuk düzen kaldırımlarında geçen öyküleri, bazı anlar gülümseten ´gag´lar hatırına izleniyor. Ali Atay ve Fırat Tanış´ın (Manik ve Tik) -özellikle Atay´ın- performansları, filmin itici gücü. Aktör olarak tanıdığımız Kemal Uzun´un ilk sinema filminin bazı sahneleri, yüksek hızlı kameralarla çekilmiş. Özel efektli çatışma sahneleri, tempoyu besliyor. Ticari-popüler sinema adına kolaylıkla bir seriye dönüşebilecek avantür yapım, yabancı, orijinal örneklerine oranla emekleme aşamasında. Daha iyi bir öykü, daha iyi anlatım ve sinema büyüsü gerektiren ´´Vay Arkadaş´´, ´beklentisi´ ve ´derdi´ olmayanlar içinse izlenir kıvamda. 2005 tarihli Yılmaz Erdoğan filmi ´´Organize İşler´´in küçük kardeşi olan ´´Vay Arkadaş´´, bu ´perdeden´ film yapacak yönetmenler için iyi ve kötü anlamda bir referans noktası oluşturabilir.

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar