Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

05 EKİM 2012

04 Ekim 2012 Perşembe 20:28
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Vizyon yine kalabalık. Tam sekiz yeni film çıkıyor karşımıza bu hafta. Vizyona ‘Filmekimi’nden eklenen Clive Owen’lı politik gerilim “Gölgede Dans / Shadow Dancer”, “Ben X” filminin Belçikalı yönetmeni Nic Balthazar’ın yeni çalışması “Hayatımın Kararı / Tot Altijd”, Usta Rus yönetmen Nikita Mikhalkov’un 1994 tarihli enfes filmi “Güneş Yanığı”nın 2010 tarihli ikinci filmi “Güneş Yanığı 2 / Burnt By The Sun 2” ve yine Belçika yapımı üç boyutlu bir animasyon devam filmi “Sammy’nin Maceraları 2 / Sammy’s Adventure 2” haftanın notlarımız arasında yer alamayan yapımları. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insana şefkatle sarılmaya özen gösterin lütfen. Çünkü sokaklar, sinemadan çıkmayanlarla dolu! Herkese iyi seyirler.

CENNETTEKİ ÇÖPLÜK
Fatih Akın, “İstanbul Hatırası – Köprüyü Geçmek” belgeselinden yedi sene sonra yeni bir belgeselle karşımızda. Cannes Film Festivali programında da yer alan dokümanter, Fatih Akın’ın dedesinin köyü olan Trabzon’un Çamburnu köyünde geçiyor. Köklerinin yaşadığı toprakları ziyaret etmek amacıyla 2007’de babasıyla birlikte Çamburnu’na giden Akın, üzerinde çay yetişen gür yeşilliklere aşık olduğunu belirtiyor. Hükümet’in bölgenin en büyük çöplüklerinden birini köyün hemen yukarısına kurma kararından sonra bu belgeseli yapmaya karar verdiğini belirten sinemacı, bir cennetin çöplüğe dönüşmesinden duyduğu rahatsızlığı bir isyan çığlığı olarak yansıtmış perdeye. Görüntü yönetmenlerinden biri de, aynı zamanda bölgede yaşayan amatör kameraman Bünyamin Seyrekbasan. 19. Adana Altın Koza Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan ve yoğun ilgi gören film, cesaretli bir toplumsal proje son tahlilde.

STRİPTİZ KULÜBÜ
Büyük prodüksiyonların yanı sıra aslan yürekli bağımsız işlere de imza atmayı sürdüren yaratıcı yönetmen Steven Soderbergh, gişede en başarılı olan filmlerinden biriyle vizyonda bu hafta. Orijinal adıyla “Magic Mike”, genç aktör Channing Tatum’un projesi olarak doğmuş. 19 yaşındayken bir yıla yakın süre striptizci olarak çalışan Tatum, Soderbergh’e projesini kabul ettirince doğal olarak başrole de kurulmuş. Reid Carolin imzası taşıyan senaryo, kadınlara seslenen bir striptiz kulübünde dans ederek geçimlerini sağlayan erkeklerin öyküsünü ele almış. Renkli ama yıpratıcı bir dünyanın üzerindeki örtüyü kaldırıp, izleyiciyi yakından bakmaya çağırıyor film. Gündüzleri, ilginç mobilyalar tasarlama derdindeki Mike, geceleri kadın müşterilerini striptiz yaparak memnun etmektedir. Bu işin prensidir o. On dokuz yaşındaki çaylak ‘Adam’da bu işin potansiyelini görünce, yeni tanıştığı genç adamı, bu bol paralı, renkli görünen aldatıcı dünyaya davet eder. “I Am Number Four / Ben Dört Numara” adlı bilimkurgu gerilimde başrolü üstlenen yakışıklı aktör Alex Pettyfer ve güzel aktrisler Olivia Munn ile Cody Horn’un yanı sıra, Matthew McConaughey’nin renk kattığı oyuncu kadrosu oldukça başarılı. Kolay para kazanmak uğruna, genç bir adamın masumiyetini törpüleyen ve dejenere bir dünyanın kapılarını açan bunun yanında, egoya seslenerek, kişinin ’bambaşka’ hissetmesine neden olan cazip işin perde arkası… Kirlenmek, özgüven, dans, striptiz, seks, arz-talep, piyasa koşulları, dostluk ve aşk… Bir de, ‘şov sürmeli’ meselesi.

TAKİP: İSTANBUL
2008 yapımı “Taken / 96 Saat”, Arnavut fuhuş çetesinin eline düşen kızını kurtarmak için Paris’i birbirine katan eski CIA ajanı ‘baba’ Bryan Mills’in macerasını öykülemişti. Bir Luc Besson projesi olan yapım, büyük gişe başarısı elde edince, kendini tamamen ticarete adayan Luc Besson ve ekibi devam filminde gecikmedi tabii. Paris’ten sonra bu kez tanıdık bir yerde, İstanbul’dayız. Çekimlerinin tamamına yakını İstanbul’da gerçekleşen aksiyon, her nedense Eminönü ve Mısır Çarşısı çevresinden başka bir yeri görüntülememiş. Kara çarşaflı kadınlar, sakallı kara kuru adamlar, daracık sokaklar dışında İstanbul’dan bahsetmek güç. Kahramanımızın Paris’te öldürdüğü oğlunun intikamını almak için İstanbul’da bir tuzak planlayan Arnavut adam ve çetesi, Bryan Mills’in gazabından kurtulamıyor tabii ki yine. Bu kez yanında kızı ve eşiyle birlikte bir tim olarak çalışıyor Mills ailesi. Genç kızın, önce babasının talimatıyla, ardından kafasına göre elindeki el bombalarını sağa sola fırlatışı, sadece güldürüyor izleyeni. Yönetmen koltuğu Pierre Morel’den, “Transporter 3” ve “Colombiana / Kolombiyalı” gibi aksiyonlardan tanıdık Besson elemanlarından Olivier Megaton’a verilmiş. Kendini zorla, düşmüş aksiyon yıldızları sınıfına sokan usta aktör Liam Neeson’a eşlik eden isimlerse, ilk filmdeki kızı ve karısını canlandıran Maggie Grace ile eski model Famke Janssen. Filmin kötü adamı ise, usta Hırvat aktör Rade Serbedzija. Filmin finalinde, karanlık İstanbul sokaklarından dönüş yaptığımız, güneşli, surf tahtalı, bikinili Los Angeles sahilleri, ‘medeniyete’ hoş geldiniz derken, iki yüzlü bir çifte standartı da ilan ediyor gibi. Vaktiniz varsa!

AŞK YENİDEN
Uzun zamandır evli ve birbirlerine sadık bir çift olan Kay ve Arnold, aralarındaki sevgili olma durumunu yitirmişlerdir. Kay, bundan çok rahatsız olmakta, evliliğine yeniden heyecan getirmek istemektedir. Eşini, ünlü bir evlilik terapistine gitmek için ikna eder. İki usta oyuncu Meryl Streep ve Tommy Lee Jones’un karşılıklı döktürdükleri romantik komedi; uzun süre süren evliliklerde karşılaşılan problemler, pürüzler ve çözümlerle ilgili trajikomik anlar içeriyor. İki büyük oyuncunun, oldukça yalın, samimi performanslarına, ünlü komedyen Steve Carell’da eklenince, oldukça keyifli bir seyirlik çıkıyor ortaya. Streep ve Lee Jones’un uyumlu kimyaları, ikilinin gerçekten otuz seneyi aşkın bir evliliği yürüttüğüne ikna edebilir izleyeni. Kimi anlarında, yakın çevremizi, hatta kendimizi bulacağımız filmin yönetmen koltuğunda ise, Meryl Streep ile daha önce “The Devil Wears Prada / Şeytan Marka Giyer” de çalışmış olan David Frankel oturuyor.
MURAT ERŞAHİN




Diğer Yazılar