Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

02 KASIM 2012

01 Kasım 2012 Perşembe 22:55
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Haftanın dört yeni filmi arasında kuşkusuz en popüler olanı James Bond’un yeni macerası “Skyfall”. Altı yıl önce, yeni 007 Daniel Craig’le yeni bir döneme adım atan beyazperdenin belki de en uzun soluklu serisi, sinemadaki ellinci yılına Sam Mendes’in yönetmenliğinde merhaba diyor. Bir rüya takım çalışmış “Skyfall”da. Senaryo John Logan, görüntü yönetimi ise Roger Deakins imzalı. Besteci Thomas Newman, kurgucu ise Stuart Baird. Daniel Craig’in rol arkadaşları ise Ralph Fiennes, Javier Bardem, Judi Dench, Albert Finney gibi usta isimler. Serinin olmazsa olmazlarından güzel Bond kızları ise Naomie Harris, Bérénice Marlohe ve Tonia Sotiropoulou. Ellinci yılın 23. Bond filmi, bakalım serinin en iyileri arasına girebilecek mi? “Skyfall” dışında yine oldukça zengin bir hafta 2 Kasım vizyonu. Herkese iyi seyirler! Bu arada, içinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın üzerine titremeye devam etmenizi anımsatmaya gerek yok sanırım. Çünkü sokaklar tıka basa, sinemadan çıkmayanlarla dolu.

BABAMIN SESİ
Prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde yapan, ardından 31. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’da Altın Lale için yarışıp ‘en iyi senaryo’ ile ödüllendirilen yapım, son olarak katıldığı Adana Altın Koza Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Senaryo’ ödüllerini de kazanmayı başarmıştı. İç ısıtan, söyleyecek sözü olan, kahraman yürekli “İki Dil Bir Bavul” filminden tanıdığınız Orhan Eskiköy’ün, bu kez ortağı Özgür Doğan ile değil, Zeynel Doğan ile birlikte yönettiği alçak sesli ama güçlü anlatı, yönetmenlerden Doğan’ın ailesinin öyküsü üzerinden ülkenin gerçeklerine bir bakış atıyor. Kürt-Alevi bir ailenin otuz yıllık tarihi duruyor perdede. Babasının, gurbetten gönderdiği ses kayıtlarından kendi öyküsünü arayan bir oğul. Maraş olayları sonrası Elbistan’a göç eden bir ailenin kişisel ses arşivleri ve 1979-2009 yılları arasında hüzünlü bir gezinti. Yıllardır siyah matem giysileri içinde sessiz bekleyişini sürdüren anne ve eski kelimelerin barındırdıklarını keşfetmeye çalışan oğlu arasındaki ince diyaloglardan süzülen yarı resmi, yarı yazılmamış tarih. Gurbet, ayrımcılık, yoksunluk, ana dil ve olanca adaletsizliğine, hainliğine rağmen; bizi sarıp sarmalayan hayat. Ayakta durmak ve umutla insana seslenmek niyetinde olan, gündelik hayatın olanca sığlığı, kayıtsızlığı ve nobranlığına inat geleceğe gülümseyen, yürek burkan bir ezgi duruyor perdede. Kaçırmayın!
(Notu: 3,5 / 5)

EVİM SENSİN
Özcan Deniz, ilk yönetmenlik deneyimi olan “Ya Sonra”nın ardından ikinci kez kamera demiş. Başrolü, Fahriye Evcen ile paylaşan oyuncu-yönetmen-müzisyenin ikinci yönetmenlik denemesi “Evim Sensin”in oyuncu kadrosunda, Özay Fecht, Sait Genay, Teoman Kumbaracıbaşı, Volga Sorgu ve Kayhan Yıldızoğlu da yer alıyorlar. Filmin sonunda perdeye yansıyan ‘aşka hâlâ inananlara’ ibaresi kanımca tartışmalı; zira film, ‘aşktan soğutup, aşka olan inancımı zedeledi’. Arabesk romantizmi yüksek öykü, ‘Hollywood üstü Bollywood tarzı’ aşk hikâyelerinden. Bol kağıt mendil tükettirmeyi amaçlayan senaryo, meslektaşım Burak Göral’ın kaleme aldığı 2011 tarihli Özer Kızıltan filmi “Beni Unutma”nın aynısı gibi. Başrollerini Mert Fırat ile Açelya Devrim Yılhan’ın paylaştıkları romantik dramın neredeyse çift yumurta ikizi (!) Özcan Deniz’in kaynağı belirtilmeyen uyarlama senaryoyu da imzaladığı filmi. Çıkış itibariyle aşk filmlerinin anası “Love Story” çizgisinde ilerleyen yapım, açılış sahneleri itibariyle “Robocop”u, anlık sahneler ve oluşlar itibariyle de “Babam ve Ustam / Padre Padrone”, “Karate Kid” filmlerini anımsatıyor! Afişinde, ‘sizin eviniz kim?’ diye soran film böylelikle; Kim ki-duk’un “Boş Ev / Bin-Jip” filmini de çağrıştırmış oluyor. Özellikle Kore sinemasının çok sevdiği mevsim değişimlerini işaretleyen devingen! kamera kullanımı abartılmış bazı anlarda. Bu çağrışım deryasında; ev kalbini bıraktığın yerdir klişesinden hareketle; yapıma; ‘hayırlı işler’ dileyebiliriz. Bir de filmin, ‘erkeklik’ durumlarına ve olgusuna, ‘asıl erkek karakter’ marangoz İskender’in beline asıp taşıdığı ‘takım’larla gönderme yapması yok mu… Başta öykü olmak üzere, hemen her şey daha iyi, daha gerçek ve daha sağlam olmalıydı. İngilizce-Türkçe romantik şarkıların ve Leyla karakterinin seslendirdiği Karadeniz türkülerinin ‘itici’ bir hal aldığı film, son tahlilde insanı, ‘aşk’ mevzusuna da yabancılaştırıyor!
(Notu: 1 / 5)

HAYALİMDEKİ AŞK
“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular” diyor orijinal adıyla “Ruby Sparks”… İki Oscar’lı “Little Miss Sunshine / Küçük Gün Işığım” adlı şahane bağımsız filmleriyle tanıdığımız Jonathan Dayton ve Valerie Farris ikilisinin ikinci uzun metrajlarının senaryosu, usta yönetmen Elia Kazan’ın torunu Zoe Kazan imzası taşıyor. Aynı zamanda fantastik bir tat içeren romantik komedinin başrolünü, yetenekli aktör Paul Dano ile paylaşıyor Zoe. Annette Bening, Antonio Banderas, Steve Coogan ve Elliott Gould, kadronun diğer ünlü isimleri. İlk romanıyla büyük bir başarı elde eden dahi genç yazar, aynı başarıyı yakalayamayacağı korkusuyla hiçbir şey yazamaz hale gelir. Giderek içine kapanan genç adam, insanlarla ilişki kuramamaktadır öte yandan. Psikoloğunun tavsiyesiyle aldığı köpeği de, onun arkadaş edinmesine katkı sağlayamaz. Rüyalarında gördüğü güzel kız, bir gün kanlı canlı evinde belirince, önce aklını kaçırdığını düşünür ama son derece gerçektir genç kız ve varoluşu, yazarın yazdıklarına göre şekillenmektedir. Fizik ve mantık kurallarıyla izah edilemeyecek bu tuhaf durum, ilk başlarda mükemmel bir ilişki görüntüsündeki birlikteliği zamanla, çekilmez bir hale sokar. Sizin için mükemmel biriyle bir ilişki yaşarken, onu hapsetmek ve özgür kılmak üzerine; sanatçının yaratım sürecini de mercek altına almayı ihmal etmeden ciddi sorular soran ve yanıtlar içeren romantik komedi, çok tanıdık bir meseleyi perdeye yansıtsa da, ilgiyle izletiyor kendini. Aşk, yalnızlık, yaratım zorluğu, yazarlık, dostluk, ilişkilerdeki tüketen kontrol arzusu, tesadüfler ve bizi savuran hayat. Zeki metni, rahat anlatımı, iyi oyunculuğu ve akılda kalan orijinal müziğiyle kalburüstü yapımı izleyin derim.
(Notu: 3 / 5)
MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar